Multimedya: Melih Sancaktar
Keyifli okumalar...
" Ne halt yiyorsun lan sen? Niye patlatıyorsun lastikleri? " Sesim haddinden fazla çıkınca ürküp elimden kurtulmaya çalıştı.
" Bırak kolumu Allah'ın cezası. Öyle hayvan gibi tutulur mu? Morarttın kolumu " dedi ve kolunu tuttuğum yere sinirli sinirli baktı. " Hem sen ne diye karışıyorsun ki? " dedi.
Bu nasıl bir ses böyle? Kulaklarım isyan bayraklarını çekerken kızın kolunu henüz bırakmamıştım.
" Lastiklerini patlattığın araba benim arabam olunca karışmam çok normal " dedim.
Derin derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Sinirlerime hakim olamadığım bazı anlar oluyordu ve şu an öyle bir halin içindeydim. Böyle giderse bu kız zararlı çıkacaktı. Kafamdaki düşünceleri kovmak istercesine başımı salladım. Bir kızı dövecek halim yok ya.
" Demek o şerefsiz sensin. Namussuz, adi pislik... Masum bir kızın duygularıyla oynayıp onu nişan arefesinde terk etmek, yakışıyor mu lan erkekliğe? Arkadaşım seninle evlilik hayalleri kurarken kim bilir kaç kızı bindirdin şu lanet arabana... Mendebur herif... Hem sadece lastiklerini patlatmadım. Camları da kırdım " dedi.
Yüzünde kendisiyle gurur duyduğunu gösteren bir sırıtış belirdi. O söyleyene kadar camların kırık olduğunu fark etmemiştim. Arabama çok güzel(!) hasar verdiği için biraz daha sıktım kolunu. Canının yandığını değişen yüz ifadesinden anlamıştım. Ama bunu hak etmişti. Saçma sapan bir yanlış anlaşılma yüzünden arabamı mahvetmişti.
" Gece gece ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama başın fena halde dertte küçük cadı. Bu yaptığının hesabını vereceksin... Ayrıca ne nişanından bahsediyorsun sen? "
" Bir de bilmemezlikten geliyor. Karşında çocuk yok senin. Beni bu aptal numaralarla kandıramazsın "
" Karşımda küçük bir çocuk olsa daha az saçmalardı. Bak... söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum. ' Arkadaşın kim? Neyden bahsediyorsun? ' bilmiyorum ama sabrımın sonlarındayım haberin olsun " dedim.
Hala boş boş konuşmaya devam ediyordu. Bu kızın çenesini dinlemek yedi adamı ard arda dövmeye bedeldi. Bunu şu an test edip onaylamıştım.
" Sen de haklısın tabi. Hatırlamaman çok normal. Kim bilir kaç kızı böyle aldattın? Pislik herif " dedi.
Ben sakinleşmek için çaba sarfederken o beni sinirlendirmek için hiç çaba sarfediyormuş gibi durmuyordu. İnsanın çenesi hiç ağrımaz mıydı? Bu kızın çenesi ağrımıyordu belli ki.
" Beyinsiz misin kızım sen? Hala aldattın diyor ya. Allah'ım sen bana sabır ver "
" Bence sabır yerine akıl versin sana. Hatta yanında belanı da versin tam olsun. Böylece bir daha kimsenin duygularıyla oynayamazsın " dedi. Gözleri -bana duyduğu sinirden mi yoksa o aradığı şerefsize duyduğu sinirden mi bilmiyorum- alev alev yanıyordu sanki. Öfke gözlerini ele geçirmişti, her an saldıracakmış gibi duruyordu.
" Düzgün konuş lan benimle dengesiz... Geldiğimden beri hakaret etmekten başka bir şey yaptığın yok "
Söylediklerimden sonra aniden duraksadı. Elimin altında çırpınmayı kesmişti en azından.
" İlla benim de hakaret etmem mi gerekiyordu susmayı akıl edebilmen için?... Anlaşıldı, seninle insan gibi anlaşamayacağız. Çağır arkadaşını gelsin. Belki ona anlatırım senin anlamakta zorluk çektiğin derdimi. En azından kendini aldatan şerefsizin ben olmadığımı kanıtlar " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Novela JuvenilTan yeri kızıllığının seyircisi , Duyduğu gecenin ayak sesi , Umut kokan günlerin habercisi, Unutulmaz bir aşkın hikayesi. Sıradan hayatının ardında beş bilim insanından geriye kalmış büyük sırlar, kilitli kasalar ve unutulmaz bir aşk bekliyordu gen...