31. BÖLÜM ~ TEHLİKE

185 20 9
                                    

Multimedya: Nihan...

Sena' dan...

Bazen iki insan arasında kilometrelerce mesafe olur. Aşılamayan duvarlar, engellerle dolu uzun yollar...

Her bir sorun zamanını bekler gibi çıkagelir aniden. Zaten zahmetli olan yolu kat be kat uzatırlar ve o iki insan, tek bir kelimenin aradaki tüm engelleri aşıp o kilometreleri iki heceye dönüştüreceğini bilmezler. Tüm ilişkilerin o iki heceyle kurulduğunu, evlilik gibi ciddi bir konunun dahi temelinin o hecelere bağlı olduğunu bilmezler. Kimi zaman o iki hecenin nelere mâl olduğunu ve kimi zaman da nasıl güzel sonuçlar doğurduğunu bilmezler. Tıpkı benim de bilmediğim ve uzun yıllar sonra ilk defa yaşamayı istediğim gibi...

Güven.

Hasretini çektiğim bu duygunun yıllar sonra yeni yeni tanımaya başladığım bir kişide canlanması beni tedirgin ediyordu şimdilerde. Ona güvenmek kolay ama zahmetliydi. Yoruyordu, endişelendiriyordu. En yakınım olan annemden bile ibretlik bir ders almışken başka birine güvenmem epey zordu.

Oysaki bahsi geçen şahıs hasta yatağında, bu sorunumu aşmış ve endişeli halimle ağzımdan birçok söz kaçmasına bile sebep olmuştu.

Şimdi ayakta ve hareket edemez bir halde dikilmişken ne bir cevap verebiliyordum ne de rahat bir nefes alabiliyordum.

Ondan istediğimi vermişti işte, derdim neydi?

Ondan, ona sarılmama izin verecek kadar bana güvenmesini istemiştim ve o da net bir şekilde cevaplamıştı beni. Bana güvendiğini söylemişti, hem de sarılmama izin verecek kadar.

Şimdi ise aramızdaki o uzun yolların azaldığını ve artık mesafelerin ona ulaşmam konusunda bir engel teşkil etmediğini düşünüyordum.

Güven, aramızda oluşan uzaklığı yok etmese de saydamlaştırmıştı ve ben bu saydamlığın karşısında çaresizce bekliyordum.

" Bir şey söylemeyecek misin küçük huysuz? Ya da sarılmayacak mısın? "

Sesindeki muzip tınıyı duyunca yanaklarımın kızarmaya başladığından emindim. Onca itiraf nitelikli sözden sonra bu halimi de görmesine izin vermezdim. Tam kaçmak için bir şeyler saçmalayacakken kapı açıldı ve tok adım sesleri içeriyi doldurdu.

Yüzümün alev aldığı sıralarda gelen kişinin kurtarıcım olduğu kesinleşmişti. Hala arkam Hazer'e dönük bir şekilde ayakta dikildiğimden Rüzgar Abi'nin dikkatini ilk ben çektim. Bakışları yüzümde oyalandıktan sonra Hazer'e doğru ilerledi.

" Paçayı iyi kurtardın. Nasılsın şimdi? "

Bu paçayı kurtarmış haliyse biz gitmesek olacakları tahmin bile edemiyordum. Belli ki bundan daha kötü durumlarla da karşılaşmışlardı.

" İyiyim hatta baya iyiyim. Kesikler dışında keyfim yerinde "

Sözlerindeki ima karnımda ince bir sızı bıraksa da hemen toparlanıp odadan çıktım. Yoksa aptallığımın sonucuna dayanamayıp cevap verecektim.

Dışarıdakileri umursamadan tuvalete ilerlerken hangi akılla o cümleleri kurduğumu düşünüyordum. O an ki deli cesaretimin dilime vurması sonucu duydukları, Hazer'in keyfini yerine getirirdi tabi.

Tuvalete girip aynanın karşısına geçtim. Yanaklarımdaki pembelikler durumun vehametini gösteriyordu. Sıkıca topladığım saçlarımın dağıldığını görünce ilk önce onları düzelttim. Ardından yüzümü soğuk suyla yıkadım.

Yanaklarım soğuk suyun etkisiyle biraz daha kızarınca umursamamaya karar verdim. Gören görmüştü zaten. Ellerimi havlu kağıtla kuruladıktan sonra tuvaletten çıktım.

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin