Taksiye bindiğimizde Pınar'ın adresini verdim. Yol boyunca hiç konuşmadığımız için kafamdaki ağrı biraz hafiflemişti. Pınar'ın evine geldiğimizde taksi durdu. Pınar'la vedalaştıktan sonra kendi adresimi verip kafamı cama yasladım. Evde bugün beni bekleyen iki başbelası olmazsa hemen yatağıma teslim olup uykuya dalacaktım.
Evime geldiğimde taksiciye ücreti ödeyip arabadan indim. Apartmanın merdivenlerini ağır ağır çıkarken bir yandan da çantamın içinden anahtarımı bulmaya çalışıyordum. Uzun bir uğraş sonucu bulduğum anahtarımla evime girdim. Teker teker odaları kontrol ettikten sonra kuzenlerimin evde olmadığını anladım.
Annem ve babamla yaşadığım tatsız olaylar sonucu evden ayrılmıştım. Kalacak bir yer ararken kuzenlerimin teklifiyle bu arayışa son verip onlarla kalmaya başladım. Çoğu zaman beni sinir etseler de daima mutlu olmam için çabalarlardı. Zaten bu evi de sırf ben yalnız kalmayayım diye tutmuşlardı. Yoksa insan rahat aile ortamını bozup niye başka bir evde kalsın ki ?
Yaptıkları bu fedakarlığa karşı onlara hep yardımcı olmaya çalıştım. Ancak garipsediğim bir durum vardı. Beni hiçbir zaman arkadaşlarıyla tanıştırmazlar, benim de arkadaşlarıma onlardan bahsetmemi istemezlerdi. Başta bu durumu garipsesem de sonra alıştım. Zaten Pınar'dan başka yakın olduğum bir arkadaşım yoktu. Pınar'a da kuzenlerimden bahsetmek büyük bir aptallık olurdu. Çünkü gördüğü her yakışıklı erkeğe sülük gibi yapışan bir yapısı vardı. Bu huyundan dolayı ne kadar kızsam da bana inat devam ederdi bu yılışık tavırlarına. Ben de böyle bir riski göze alamadığımdan kuzenlerimden hiç bahsetmedim.
Fuat ve Suat... Benim yakışıklı ikiz kuzenlerim. 26 yaşındalar ama kendilerine asla abi dedirtmezler. Ben de abi dememeye alıştım zaten. İkisi de bir kafede çalışıyor ve evin ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Ben de çalışmak istedim ama bana izin vermediler. En azından yemeklerini ve evin temizliğini yaparak bir işe yaradığımı düşünüyorum.
Mutfağa geçip buzdolabını açtım. Dünden kalmış birkaç yemeği çıkartıp kuzenlerim için hazırladım. Hazer' in evinde pizza yediğim için aç hissetmiyordum. Masayı hazırladıktan sonra odama geçtim. Kendimi çok yorgun hissettiğim için uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Sabah uyandığımda kendimi dinç hissediyordum. Dünkü yorgunluğum tamamen geçmişti. Kıyafetlerimi değiştirip mutfağa yöneldim. Dün akşam kuzenlerim için hazırladığım yemekler silinip süpürülmüş yerinde yeller esiyordu.
Kahvaltılıkları masaya koydum. Bugün cumartesi ve kuzenlerimin tek izinli olduğu gündü. Çok geç gelmiş olmalılar ki bu saate kadar uyanmamışlar diye düşündüm. Üçümüzünde sevdiği şeyler arasından en vazgeçilmezi kahvaltıda poğaça yemekti. Cüzdanımı ve anahtarımı alıp evden çıktım. Büyük ihtimalle dün eve geç geldikleri için ben eve dönene kadar uyanmazlardı.
Pastaneye girdiğimde gözüm Hazer'i aradı ama gelmemişti. Onu burada görmeye alışkın olduğumdan biraz garip geldi bu durum. Gerçi sadece hafta içi okuldan önce uğrardım bu pastaneye , eğer acil bir işim varsa pastaneye uğramadan okula gider , okul çıkışı gelirdim. Hafta sonu poğaçalarımızı ise Suat alırdı ama bugün onu uyandırmaya kıyamamıştım.
Poğaçaları alıp eve doğru yürüdüm. Kafamda ise Hazer'le ilgili bir sürü soru vardı. Hafta sonunu da pastanede oturup vakit öldürerek geçiriyor sanıyordum. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama nedense bu benim için sorun değildi. Zamanla onu tanıyıp nasıl bir insan olduğunu öğrenecektim. Belki en yakın arkadaşım bile olurdu.
Eve geldiğimde uykucu kuzenlerim yataklarından kalkmış ancak bu seferde kahvaltı hazırladığım masada uyuyakalmışlardı. Bu hallerine ne kadar gülsem de içim bir anda hüzünlendi. Sırf ben yalnız kalmayayım diye kurulu düzenlerini , anne babalarını bırakıp gelmişlerdi. Onlar olmasa zor zamanlarımı atlatamaz , kafayı yerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Fiksi RemajaTan yeri kızıllığının seyircisi , Duyduğu gecenin ayak sesi , Umut kokan günlerin habercisi, Unutulmaz bir aşkın hikayesi. Sıradan hayatının ardında beş bilim insanından geriye kalmış büyük sırlar, kilitli kasalar ve unutulmaz bir aşk bekliyordu gen...