11 Ağustos 2019, saat 17.59
Sena'dan...
Garsonun getirdiği yemekler masada yerini alırken ben büyük bir merakla karşımda oturan ve bana hararetli bir şekilde bir anımızı anlatan adamı dinliyordum.
" Sonra ne oldu peki? " dedim bardağımdaki sudan bir yudum daha içerken.
" Sonra biz size bir daha ulaşamayacağız sandık. Melih'in restoranda çalışan adamı sizin kim olduğunuzu bilmeyince yanlışlıkla sizi kovmuş. O zamanlar o adamın kovulmaması için Melih'i zor tutmuştum " dedi başını iki yana hafifçe sallayıp gülümserken.
" Bizi nasıl buldunuz peki? "
Gözleri gözlerime sabitlenmiş sanki eşsiz bir tabloya bakar gibi bana bakıyordu. Onu affetmeye çalıştığım ilk andan beri bana karşı duyduğu sevgiyi göstermekten çekinmiyordu.
" Aslında umudumun son bulduğu bir anda karşıma çıktın. Siz restorandan kovulmuşsunuz, telefonlarınız orada kalmış, biz size ulaşamıyoruz derken o gece Tan Yeri'ne çıkmıştım. Sen de oradaydın... " dedi. Sanki iyi ki oradaydın der gibi. " İlk başta yanlış görüyorum sandım. Seni yerde ararken tepede bulmuştum " diyince kötü esprisine yüzümü buruşturarak gülümsedim. O da benim ifademe gülmüştü. " O gün ağlıyordun, bir şeye canın sıkılmıştı belli ki. Sonra tepenin ucuna gittiğini görünce intihar edeceksin sandım. Koşup seni durdurdum ve ıhlamur ağacının altına çektim "
Şaşkınlıkla onu dinlerken böyle bir şeyin olup olmadığını hatırlamaya çalışıyordum. Karşımdaki adamın beni sevdiğini ve benim de onu sevdiğimi söylüyorlardı ama güven başka bir şeydi ve şimdi ondan dinlediğim her şeyde sanki çok ütopik bir film izler gibi hissediyordum.
" İntihar etmiyorumdur ya " dedim başımı iki yana sallarken. Yine de kendimden emin çıkmayan sesim onu açıklama yapmaya itmişti.
" Etmiyormuşsun zaten. Ayaklarını o kadar yüksekteki bir tepeden aşağı sarkıtınca kendini özgür hissediyormuşsun, öyle demiştin "
Yıllar geçse de aynı huyumdan vazgeçmediğimi öğrenince gülümsemiştim. " Sonra ne oldu peki? "
" Ondan sonra seninle orada oturup biraz sohbet ettik. Gün doğumunu izledik. Hatta bana ilk defa o gün asık suratlı ihtiyar dedin "
Yüzümün alev aldığını hissederken utançla başımı eğmiştim. Hazer'in neşeli gülüşü kulaklarıma dolunca muhtemelen kızarmış yanaklarıma bakıyor diye düşündüm.
" Utanma Sena biz bunları çoktan aştık. Bak telefonlarımızda bile huysuz diye kayıtlıyız "
Bakışlarım yeniden onu bulurken konuyu değiştirmek ister gibi sordum. " Sahiden neden öyle kayıtlıyız? "
Hazer yemeğinden birkaç çatal aldığında bunu onun da düşündüğünü anlamıştım.
" Aslında kendi numaramı senin telefonuna ben kaydetmiştim, Hazer Atahan diye. Ama sen huysuz ihtiyarın bana daha uygun olduğunu düşünmüş olabilirsin tabi " diyerek yeniden güldüğünde ters bir bakışla ona baktım.
" Ben seni neden öyle kaydettiğimi şimdi anladım. Sürekli gıcıklık yapan birisin! Huysuz dedelere benziyorsun! "
Söylediklerime alınmasını beklerken Hazer daha çok gülünce gerçekten de bu konuyu çoktan aştığımızı fark ettim. O da benim yaptığım huysuzlukları düşünüp beni küçük huysuz diye kaydetmiş olmalıydı.
" Bir tek sana böyle huysuzluklar yapıyorum biliyor musun? Yoksa çok mülayim bir insanımdır. Çok da beyefendi "
Yüzümde alaycı bir ifade oluştuğunda gülerek başımı sağa çevirdim. Tekrardan ona baktığımda onun da gülümseyerek bana baktığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Fiksi RemajaTan yeri kızıllığının seyircisi , Duyduğu gecenin ayak sesi , Umut kokan günlerin habercisi, Unutulmaz bir aşkın hikayesi. Sıradan hayatının ardında beş bilim insanından geriye kalmış büyük sırlar, kilitli kasalar ve unutulmaz bir aşk bekliyordu gen...