14.BÖLÜM~ GÜN DOĞUMU

285 33 29
                                    

Bölümü canım arkadaşım Meryemavi' ye ithaf ediyorum.

Multimedya: Tan yerine giden yol

Telefonumun zil sesine lanetler okuyarak gözlerimi açtım. Komodinin üzerindeki telefonuma uzanayım derken dengemi kaybedip yataktan düştüm ve komodine de lanetler okudum. Başımdan neden hiç belanın eksik olmadığı anlaşılıyordu.

Telefonu elime aldığımda Melih'in sahibi olduğu restorantın genel müdürünün aradığını gördüm. Saate baktığımda daha yeni iki olmuştu. Saat altıda yattığımı hesaba katarsak uykumu iyi almıştım.

" Efendim Caner. Bir sorun mu var? "

" Hazer Bey rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Melih Bey'e ulaşamayınca sizi aramak zorunda kaldım " dedi.

Melih'e ulaşamaması çok normaldi çünkü yan odadaki horlama sesleri Melih'in hala uyuduğunu gösteriyordu ve uyuyan bir Melih'e kimse, ne olursa olsun ulaşamazdı.

" Tamam sorun değil. Ne için aramıştın? " dedim.

" İki genç kız, Melih Bey'in kendilerini işe aldığını iddia ederek bugün işe başlamışlar. Ben de böyle bir konuda Melih Bey'in beni mutlaka bilgilendireceğini bildiğimden onları işten kovdum efendim. Bunu haber vermek için aramıştım " dedi.

Ne yani tam onu buldum derken yeniden mi kaybetmiştim? Duyduklarımın verdiği şaşkınlıkla yatakta doğruldum.

" Ne yaptım dedin sen?! Caner manyak mısın oğlum?! Kovmadan önce niye aramadın?! Melih işe almıştı onları! "

" B-ben özür dilerim efendim. Aklıma gelmedi... Melih Bey işe alınan elemanları bana bildirdiğinden bu kızların doğru söylediklerine emin olamadım. Çok özür dilerim " dedi.

" Benden özür dileme Caner. Hesap vermen gereken kişi Melih biliyorsun ki. Neyse bunu ona açıklarsın artık. Bu kızların kimlik bilgileri elimizde var mı? " dedim.

" Maalesef efendim. Çalışmak için geldiklerini söylediklerinde yalan söylediklerini düşünüp hemen kovdum " dedi.

" İyi halt yedin Caner! Aferin sana! " dedim ve telefonu kapattım.

Bilgilerin Melih'te olmasını ümit ederek onun odasına girdim. Tam da tahmin ettiğim gibi yüksek desibelde horlayarak yerde yatıyordu. Onu yerde yatarken görmeye alışmıştım çünkü kendisi yataktan düştükten sonra tekrar yatağa çıkamayacak kadar uykusuna düşkün ve üşengeç bir insandı.

" Melih... Melih... Uyansana lan kutup ayısı " Dediklerime hiç aldırış etmeden yerde yatmaya devam ediyordu. Ama ben de Hazer'sem onu nasıl kaldıracağımı da bilirdim.

" Hoşgeldin Rüzgar Abi. Melih de hala yatıyor işte " dedim. Melih Rüzgar Abi'nin adını duyar duymaz yerden kalktı ve yarı açık gözlerle ve ayakta durmakta zorlanan bedeniyle asker selamı vererek konuşmaya başladı.

" Hoşgeldin abi. Ben uyumuyordum. Hazer yalan söylüyor " dedi boğuk bir sesle. Yavaş olmasına özen göstererek Melih'in kafasına vurdum. Hızlı vurunca beyin nöronlarının öldüğünü iddia ediyordu paşa hazretleri.

" Abi falan yok. Uyan diye öyle söyledim. Ayrıca seninle konuşmam gereken önemli bir konu var. Git elini yüzünü yıka da kendine gel. Suda debelenen gergedanlara benziyorsun. Mutfakta bekliyorum seni. Çabuk ol " dedim.

Ben mutfağa ilerlerken, Melih'in de arkamdan homurdandığını duyuyordum. Tatlı uykumuzdan uyandırılmaktan ikimiz de hoşlanmıyorduk.

" Rüzgar Abiler kovalasın seni Hazer! Eşekler tepsin seni! Gergedanlar yalasın o muşmula suratını! Allah'ın cezası pislik herif... " Bu saydırmalarının cezasını elbet ödetecektim bir gün ama şu an ilgilenmem gereken başka şeyler vardı.

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin