8 Aralık 2027, saat 10.29
Bürge'den...
" Sena o gün Yağız Abi'yi aramıştı. Yağız Abi de Sena'nın ağladığını duyar duymaz evden çıkmış ve arabasına binip yola koyulmuştu. Annesi, babası ve ben Yağız Abi'nin Sena'yı sağ salim getirmesi için dua ediyorduk. Aradan belki bir saat geçmişti ki Yağız Abi kucağında baygın gibi duran Sena ile kapıda gözükmüştü. Annesinin o gün Sena'yı gördüğündeki ağlayışını hala bile kulaklarımda duyabiliyorum "
Berra 20 ağustos günü olanları anlatırken ben bir yandan onu dinliyor bir yandan da Hazer'in tepkilerini izliyordum. Hazer öyle pişman öyle bitkin duruyordu ki bunları dinlemeye hala nasıl dayanıyor bilmiyordum.
" Yağız Abi soru sormamamızı özellikle tembihlemiş ve Sena'yı odasına çıkarırken benim de onlarla çıkmamı rica etmişti. Sena'yı yavaşça yatağa oturtup gözlerinin içine bakmıştı. ' Berra sana yardım etsin bir duş al. Sonra da biraz uyur dinlenirsin ' demişti. Sena onu duymuyormuş gibi hiç tepki vermeden izlerken sanki şoka girmiş gibi abisine bakıyordu. Bakışları donuk, gözleri ise ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu "
Sena'nın gözümün önünde bir türlü canlanmayan yüzü sanki karşımda belirmişti. Ne yaşadığını bilmediğimiz kız bir travmanın eşiğinde gözüküyordu. Hazer'in, güzelliğini anlatmakla bitiremediği o cennet yeşili gözlerin kızardığını zihnimde bile görebiliyordum. Belki de Berra haklıydı. Sena'yı bu kadar içselleştirmem fazlasıyla enteresandı.
" Sonra Yağız Abi odadan çıktı. Ben Sena'yı da alıp banyoya geçtim. Üzerindeki kıyafetine bakılırsa kusmuştu. Üstündeki bluzun boyun kısmı hala bile ıslak duruyordu, tıpkı saçları gibi. O gün o ne yaşadı bilmiyorum ama izleri Sena'yla birlikte ölene kadar gidecek gibi duruyordu " dedi ve biraz soluklandı. Onun da benim gibi Sena'yı zihninde canlandırdığını tahmin edebiliyordum. İşin kötü yanı Berra, Sena'yı bizzat o haliyle görmüştü. " Kıyafetlerini çıkarttık, ona duş aldırdım. Dışarıdan bakıldığında hiçbir yarası yoktu. Ama içinde devam eden bir savaş vardı ve sesleri bana kadar ulaşıyordu "
Berra için bu durumun ne kadar zor olduğu gelmişti o an aklıma. Arkadaşının başına gelmeyen kalmamıştı ve o devamlı onun yanındaydı. Sena'nın saçlarını okşayan şefkat eli hep Berra oluyordu. Şimdi ise o bile Sena'ya kilometrelerde uzak kalmıştı.
" Duş alırken de üstünü giydirdiğimde de tek kelime etmemişti. Gözlerinden akan yaşları görmeme rağmen dönüp de bir kez olsun yüzüme bile bakmamıştı. Sanki orada göreceğim şeylerden utanıyor gibiydi... Saçlarını kurutup güzelce toplamıştım. Onu yatağa yatırıp ben de onunla birlikte yatağa girdim. Başını göğsüme yasladım. O anda ağlaması durmuştu. Birkaç dakika tepkisiz beklediğimde Sena konuştu. Bana ' Nişan günümü anlatır mısın? ' demişti. Neden bunu sorduğunu bilmesem de en başından o nişan günü için yaptığımız hazırlıklardan, nişan kıyafetinden, o gün ne kadar mutlu olduğundan bahsettim "
" Onu götüren kadın ona ne anlatmış olabilir ki senden nişan gününü anlatmanı istedi? " dedim. Onu böldüğümü biliyordum ama merak etmiştim.
" O kadınla ilgili konuşmadı. Sadece ben güzel şeylerden bahsederken benim sözümü bölüp ' Beni kaçırdıkları kısmı anlat. Beni kim kaçırdı? ' dedi. O anda şok olmuştum çünkü biz Sena'ya kaçırıldığını asla söylememiştik. Bunu bizden birinden öğrenmesinin imkanı yoktu. O benden cevap beklerken ona yalan söylemek istemediğim için ' Seni Nihan kaçırdı, Timur'un kızı ' dedim. O an öyle bir iç çekti ki her aklıma geldiğinde benim nefesim kesilir. Sanki elindeki tek umudu almışım gibi soluksuz kalmıştı "
Berra da sanki soluksuz kalmış gibi boynunu ovaladığında masadaki sürahiden bardağa su doldurup ona uzattım. Teşekkür edip aldı ve birkaç yudum içti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Novela JuvenilTan yeri kızıllığının seyircisi , Duyduğu gecenin ayak sesi , Umut kokan günlerin habercisi, Unutulmaz bir aşkın hikayesi. Sıradan hayatının ardında beş bilim insanından geriye kalmış büyük sırlar, kilitli kasalar ve unutulmaz bir aşk bekliyordu gen...