24. BÖLÜM ~ ÖMER YILDIRIM

203 26 3
                                    

Multimedya: Melih Sancaktar

Hazer'den...

Gözlerimi açtığımda odada gördüğüm kişiyle gülümsedim. Yatağımda yavaşça doğrulup oturur hale geldiğimde Bürge hala bir şeyler arıyordu.

" Günaydın meleğim, bir şey mi arıyorsun? "

Bürge yavaşça arkasını dönünce yüzündeki yaramazlık dolu ifadeden bir şeyler çevirdiğini anlamıştım. Bana suç üstünde yakalanmış çocuklar gibi bakıyordu.

" Şey...ben... " Yanıma geldiğinde pes edercesine omuzlarını düşürdü. " Sana bunu söylemeliyim. Sen benim en sevdiğim insansın. Senin arkandan iş çevirmem çok yanlış " dedi parmaklarıyla oynarken.

Onu yatağa oturtup bana bakmasını sağladım.

" Sorun ne meleğim? "

Üzgünce bana bakıyordu. Niye bu kadar tedirgin olmuştu?

" Sena...senin en sevdiğin tişörtünü istedi benden... Onu turuncuya boyayacakmış... Hazer ben ona yapmayalım dedim ama ' bir şey olmaz o da benim odamı turuncuya boyamasaydı ' dedi... Ben özür dilerim. Kızdın mı bana? "

Anlattıklarını duyunca şaşırdığımı söyleyemezdim. Sena'dan bir atak bekliyordum ancak bu işe Bürge'yi katacağı aklımın ucundan geçmemişti.

" Sana kızmadım. Aksine bana bunları anlattığın için sevindim. Ona tişörtümü götürdün mü peki? "

Eliyle dolabımdan sarkan tişörtü gösterdi.

" Alıp almamakta kararsız kalmışken sen uyandın. Bu yüzden götüremedim "

Başını okşayıp alnına bir öpücük kondurdum.

" Sen aşağı in. Ben de birazdan yanında olurum "

Yataktan kalkıp başını salladı.

" Gidip sana kahvaltı hazırlayayım "

Bürge odadan çıktıktan sonra yavaşça yatağımdan kalkıp odamdaki banyoya ilerledim.

Yaram eskisi kadar ağrımasa da ani hareketlerde bulununca kendini belli ediyordu. Ben de deli cesaretiyle ' ben erkek adamım, ufacık bir yaradan bir şey olmaz ' diyerek dayılanmıyordum.

Banyoda işimi halledip aşağı indim. Merdivenlerden inerken, dün inatla ben üst katta kalacağım diyen aklıma küfrediyordum. Şimdi dikişlerim ağrıyordu.

Tıslaya tıslaya merdivenleri indikten sonra mutfağa girdim. Herkes sofrayı kurmakla meşguldü ancak Bürge sandalyeye oturmuş, yüzündeki sırıtışla ikizleri izliyordu. Yanına yaklaşıp fısıldadım.

" Neye gülüyorsun sen öyle? "

İlk başta korksa da sonradan gülerek cevapladı sorumu.

" Benim kahvaltı hazırlamama izin vermediler. Ben de onlara hazırlatıyorum " dedi ve elini sır verircesine yanağına koydu. " Onları, Şermin Teyze'nin en sevdiği tabaklarını kırdıklarında gördüm. Yanlışlıkla oldu biliyorum ama onları tehdit etmem için iyi bir fırsattı "

Şaşkınca Bürge'ye bakıyordum. Bu kızın kafası nelere çalışıyordu böyle. Laflarla bakın.

Ellerimi yukarı kaldırıp konuştum.

" Senden korkulur meleğim "

Gülümseyerek bana baktı.

" Senin benden korkmana gerek yok ki. Başında Sena gibi biri varken benden korkma "

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin