36. BÖLÜM ~ (PART1) BÜRGE

131 15 8
                                    


Serdar'dan...

Sena ve Bürge yatmak için üst kata çıktıklarında ben de Zümra Teyze'den izin isteyip evden ayrılmıştım. Zehra Teyze'nin önceki evine gidip Bolu'daki evin adresini bulmalıydık.

Arabayı çalıştırmadan önce Rüzgar'ı arayıp yola çıktığımı haber verdim. O da yanına Melih ve Eren'i alıp peşimden gelecekti. Diğerlerini koruma görevini ikizlere bırakmıştık. Hazer hastaneden daha yeni çıktığı için onu bilerek dahil etmemiştim.

Yaklaşık on dakika sonra dikiz aynasından Rüzgar'ın arabasını görebilmiştim. Şehir merkezine bir saatlik mesafedeydik ancak yarım saate kalmadan orada olacağımızı biliyordum.

Bu işe başladığımızdan beri sabırlı olmakta zorlanıyordum. Beklediğimiz her saniye annemden ve babamdan daha çok uzaklaşıyormuşum gibi geliyordu. Onların öldüğüne hiçbir zaman inanmadığım gibi şimdi de inanmıyordum. Bir yerlerde bize kavuşacakları günü sabırla beklediklerine emindim ve o günün gelmesini hızlandırmak için elimizden gelenin en iyisi için çabalamamız gerekiyordu.

Zehra Teyze'nin evine ulaşmamıza on dakika kalmışken telefonum çaldı. Arayanın Rüzgar olduğunu görünce aramayı yanıtladım.

" Bir sorun mu var? "

" Hayır, sadece planda bir değişiklik yaptık. Eren eve giden farklı bir yol olduğunu söyledi. Timur'un adamlarının bölgeden çekildiğini biliyoruz ancak yine de tedbirli olmalıyız. Sen eve normal yoldan giderken biz de Eren'in bahsettiği gizli yoldan gideceğiz. Bir sorun olursa bu şekilde daha iyi müdahale ederiz "

" İyi düşünmüşsünüz. Birazdan evin önünde olurum ben de "

" Tamam yine haberleşiriz " dedikten sonra telefonu kapattı.

Planın değişmesi iyi olmuştu. Timur'un itlerinin nereden çıkacağı belli olmazdı.

Evin önüne geldiğimde saat sekize yaklaşıyordu. Güneş çoktan gökyüzündeki yerini almıştı. Etraf fazla kalabalık olmamasına rağmen yine de elimden geldiğince dikkat çekmeden içeri girmeliydim. Arabayı evin karşı kaldırımına park edip arabadan indim. Ceketimin altında, belimde takılı olan silahım herhangi bir tehlikeye karşı hali hazırda bekliyordu.

Arabamın önünden geçip karşı kaldırıma ilerledim. Evin bahçe kapısını açtığımda yeni evlere taşınma fikrimizin ne kadar yerinde olduğunu anlamış oldum. Bahçenin her yeri talan edilmişti. Süs olarak konulan heykeller kırılmış, önceden çiçeklerle dolu olduğu belli olan yerler harap olmuştu. Dışarısı bu haldeyken içerisini düşünemiyordum bile.

Adımlarını hızlandırıp çelik kapının önüne geldim. Önceden yaptırmış olduğumuz yedek anahtarı cebimden çıkarıp kapının kilidine soktum. Hafif bir çevirmeyle kapı açılmıştı. Muhtemelen evi yerle bir ettikten sonra istediklerini bulamayınca kapıyı vurup, çekip gitmişlerdi.

Evin içinde dikkatli adımlarla yürürken bir yandan da etrafa saçılmış eşyalara bakıyordum. Eren bu evin halini görünce eminim Timur'un ebesine kadar sövecekti.

Oturma odası olduğunu tahmin ettiğim yere geldiğimde koridorun sonunda gelen bir ses duydum. Elim direk belimdeki silahı kavradığında içeriden çıkanları görebileceğim şekilde saklandım. Elimdeki silahın kabzasını sıkı bir şekilde kavradığım sırada koridorun sonundaki odanın kapısı açıldı.

" Oğlum fazla mı kaçırdın içkiyi? Kimse yok lan bu evde! "

" Kapa çeneni! Bir ses duydum diyorum "

Konuşmalarının yayvan ve zor anlaşılır şekilde olmasından sarhoş olduklarını anladım. Evi boş bulup içmeye gelmişlerdi belli ki.

" Sen burada dur, ben bakıp geliyorum "

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin