" İyileştin mi bakalım koca oğlan? "
Serdar Abi ve Rüzgar Abi içeriye girdiğinde suratım düşmüştü. Tam Hazer'den - dört gün beklemeden - bir şey öğrenecekken yapılır mıydı bu? Ayarlasan bu kadar olmazdı!
" İyiyim kölem bana iyi bakıyor "
Serdar Abi Hazer'in sağ tarafındaki sandalyeye geçerken, Rüzgar Abi benim oturduğum koltuğa gelip yanıma oturdu.
" Sana iyi bakmış ama kendini ihmal etmiş anlaşılan " dedi ve elini alnıma koydu " Yanakların kıpkırmızı hasta mısın?... Ateşin de yok ama... "
Bakışlarım anında Hazer'i bulurken, öfkeyle Rüzgar Abi'nin alnımdaki eline baktığını fark ettim. Neye sinirlenmişti şimdi bu durup dururken?
Ona aldırmayıp Rüzgar Abi'ye döndüm. Elini alnımdan çekmişti.
" Hasta değilim, biraz yorgunluk var sadece " dedim hafif gülümseyerek.
Rüzgar Abi öfkeli bakışlarla Hazer'e baktı. Bu adam zaten soğuktu, üstüne bir de kızgın olunca daha da korkutucu oluyordu. Tabi bu hali Hazer'e işlemiyordu o ayrı konu. Yüzsüz ihtiyar!
" Şu köle saçmalığıyla onu yoruyorsun, farkında değil misin? Senin çocukça isteklerinden kendine bakamıyor! " dedi ve fısıltıyla devam etti. " Hasta olacak sonra "
Rüzgar Abi'nin bu aşırı ilgili hali beni şaşırtmıştı. Tamam, aramızda bir problem yoktu ama onun bana karşı bu kadar düşünceli olduğunu hiç görmemiştim. Şimdi ise adeta üzerime titriyordu. Ne diyeyim, hoşuma gitmişti bu hali. Soğuk durmasından daha iyiydi.
Hazer kaşlarını daha fazla çatarken, Rüzgar Abi'nin bu halinden rahatsız olduğunu anlamıştım.
İyi de niye rahatsız oluyordu ki? Adam kötü bir şey dememişti.
" Sena rahatsız olsa bunu hepinizden önce ben fark ederim! Ayrıca kölem olma konusunda bir sorun yaşadığını düşünmüyordum. Değil mi Sena? " dedi bakışlarıyla beni öldürürken.
Yeri gelmişken onu bozabilirdim ancak söyleyeceği şey neyse onu çok merak ediyordum ve sırf onun tarafında olmadığımdan söylemekten vazgeçebilirdi. Bu risk gözümü korkuttuğundan hemen Rüzgar Abi'ye döndüm.
" Beni merak etmeyin. Sadece hastane ortamı beni yoruyor. Yoksa Hazer'in isteklerinde bir şey yok. Bugün su istedi sadece " dedim.
Aslında tamamen yalan değildi, hastane gerçek anlamda beni yoruyordu. Özellikle de bu rahatsız koltukta yatmak, her sabah bel ağrısıyla uyanmak felaketti.
Hazer'in istekleri ise hepten yalandı. Çoğu zaman zorlu istekleri oluyordu. Bugün insafa gelip su istemişti sadece ve bir su için, beş defa kantine inmiştim. Bu en normal isteğiydi üstelik.
" Sen yine de kendini fazla yorma tamam mı? " diyip saçımı okşamıştı Rüzgar Abi.
Zorla gülümseyerek onayladım onu. " Tamam yormam "
Hazer'den gelen homurdanmayla kafamı ona çevirdim. Gözleri alev alev yanıyordu. Yine ne yapmıştım ki?
" Sena şu suyu içirir misin? "
Bir ricadan çok, emir kipiyle dolu bir soruydu ve beni harekete geçirecek gücü taşıyordu ne yazık ki. ' Dört gün sonra görürsün sen ihtiyar! Bir daha suratına bakıyor muyum o zaman! ' diyerek saydırdım içimden.
" Oğlum benden istesene ne kaldırıyorsun kızı yerinden! "
Serdar Abi'nin sözlerine aldırmadan bana bakmaya devam eden Hazer'le, ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Novela JuvenilTan yeri kızıllığının seyircisi , Duyduğu gecenin ayak sesi , Umut kokan günlerin habercisi, Unutulmaz bir aşkın hikayesi. Sıradan hayatının ardında beş bilim insanından geriye kalmış büyük sırlar, kilitli kasalar ve unutulmaz bir aşk bekliyordu gen...