Keyifli okumalar ⛓
*
Yaprak yavaşça ayağa kalkmak istemişti ama kapıda ona bakan Ali'yi görmesiyle olduğu yere tekrar oturmuştu. "Ben sana kaç kere daha diyeceğim benim iznim olmadan ben olmadan ayağa kalkma." Bunları söylerken Yaprak'ın yanına gelmiş ayağının dibine eğilmişti.
"Ya Ali'm sen markete çıkmıştın. Babaannemde dinlenmeye gitti. Ne yapsaydım yani?" Ali kafasını kaldırıp sevdiği yeşil gözlere baktı. Yanında ki terliği eline alıp Yaprak'ın ayağına giydirirken yine söyleniyordu.
"Yaprak bahane uydurma gülüm. Daha yeni doğum yaptın ayağa kalkmaman lazım," deyince Yaprak derin bir of çekmişti. Ali terlikleri giydikten sonra Yaprak'ı kollarından tutup kaldırmıştı. Yavaşça koluna girip banyoya doğru yürüdüler. Yaprak lavobaya girince Ali kapının arkasına geçip Yaprak'ın çıkmasını bekledi. Yeni doğum yaptığı için Ali fazla dikkatliydi ve Yaprak bu durumdan sıkılıyordu.
Bir kaç dakika sonra Yaprak seslendiginde Ali içeri girmişti. Yaprak ona masum masum bakarken Ali gülümseyip onun koluna girmişti. Lavobadan çıktılarında Yaprak'ı yerine yatırmıştı.
"Şimdi sen bekle burda ben sana bir şeyler getireceğim," dedikten sonra Yaprak'ın alnına bir öpücük bırakıp odadan çıkmıştı. Aşağı indiğinde İlker, Oğuz Asaf'la oyun oynuyordu. Zeynep ise Barış amcasıyla ders yapıyordu.
Zeynep başını kaldırdığında babasını görmesiyle, " Baba!" diye bağırıp ona doğru koşmuştu. Zeynep'in bağırmasıyla Oğuz Asaf'ta babasını görüp koşmuştu. Ali yere çöküp kollarını iki yana açmıştı. İkisi de koşarak babasının yanına gelip sarılmıştı.
Ali ikisine de öpüp sarılmıştı sıkı sıkı. Oğuz Asaf geri çekilince Zeynep dizine oturmuştu. "Nasıl gidiyor kızım derslerin bitti mi?" diye sorduğunda kafasını salladı küçük kız.
"Az kaldı baba. Barış amcamla öğretmenin verdiği sayıları yapıyoruz." Zeynep anaokul'a gidiyordu ve arkadaşlarından daha öndeydi. Ali bu sefer oğluna bakışlarını çevirdi. Oğlu 4 buçuk yaşındaydı ve ablasıyla bir şeyler öğreniyordu.
Oğuz ellerini açıp saymaya başladı. "1...2...3..." dedikten sonra biraz bekledi eliyle kafasını kaşıdı. "Kaçtı ya?" Ali gülümseyip oğlunun saçlarını karıştırdı.
"Aferin oğluma bu kadar öğrenmen bile iyi," deyip göz kırpıp ayağa kalktı. Mutfağa gelince Yaprak için marketten aldığı şeyleri çıkarıyordu. "Boza burda..Çikolata burda..lokum burda..yeşillikler burda.." Aldıklarını çıkartırken bir yandan cebinden aldığı notları kontrol ediyordu.
Bir eksik olmadığını görünce çikolatayı bir tepsiye koyup yanına boza koymuştu. Süt yapan ne varsa hepsinden çok almıştı. Tepsiyi eline alıp yukarı çıkmıştı. Odaya girdiğinde Yaprak'ın telefonla uğraştığını gördüğünü gördü. Yaprak'ın kucağına tepsiyi bırakıp yatağın köşesine oturmuştu.
"Bunları ye akşama da pembe sultan sana güzel bir çorba yaptı. Onu içeceksin." Yaprak itiraz etmeyip bozayı içmişti. Şu son bir haftada içmediği kadar boza içmişti. Artık bozadan nefret edecek kıvama gelmişti.
Ali'ye baktığında gözlerinin altının şiştiğini görmüştü. Ali nerdeyse Yaprak hicbir şey yapmasın diye her şeyle ilgileniyordu. Kendine bile vakit ayırmıyordu ama Yaprak için her şeyin en iyisini yapıyordu. "Ali'm göz altların şişmiş," Ali bir şey demeyip ayakkabılarını çıkarıp kızın kucağına girmişti.
"Bir şey olmaz bana güzelim merak etme," dediğinde Yaprak elini adamın yanağına koyup sakallarını okşamıştı.
"Benim için her şeyi düşünüyorsun ama yoruluyorsun gel biraz dinlen akşam yemeğine kadar," Ali bir şey diyecekken Yaprak elini dudaklarının üstüne getirip susturmuştu. Ali bir şey demeyip ayakkabılarını çıkarıp kızın kucağına girmişti. Yaprak tepsiyi yana bırakıp adamın göğsüne uzandı. Ali kızın huzur veren kokusuyla ve uykusuzluğu yüzünden direkt uykuya dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Işığı -Bitti-
Mystery / ThrillerUmutların birer birer yitip gittiği, güneşin bile ona doğmayı unuttuğu bir adamdı o. Tek inancı kendisiydi. Şimdiyse inancı merhametli bir kadındı.