İyi okumalar'✨
YAPRAK AYVAZ
Ağzımda ki kuru bir tat vardı, gözlerimi yavaş yavaş açtığımda susamıştım. Komidinin üstünde ki bardağa baktığımda su yoktu. Bardağı alıp aşağı indiğimde direkt mutfağa girip su doldurup içmiştim. Tekrar odaya gidecekken balkonda ki bir gölge görmüştüm. Yavaşça oraya doğru gittiğimde belirlenen büyük vücut Ali'ye aitti. Balkona doğru çıktığımda oturduğu sandalyenin yanında bir masa vardı ve üstünde bir sürü boş içki şişesi ve bir bardak vardı. Ali bardağı alıp kafasına dikti ve bardağı tekrar masaya bıraktı. Kendine tekrardan bir bardak doldururken elinde ki şişeyi sertçe çekip balkondan aşağı döktüm. Ali şişesinin çekilmesiyle sarhoş bedeni üzerime doğru düşmüştü. Kafasını kaldırıp dik durdurmaya çalıştığımda kaşlarını çatıp bana bakıyordu.
"Ne istiyorsun senden benden!" Sarhoşluğun verdiği etkiyle ağzından kelimeler yayvan bir şekilde çıkıyordu. Bu haline gülmek istesem bile kendimi tuttum.
"İçemezsiniz, yaranıza etki yapıyor ve iyileşmeniz yavaşlar!" Baskılı bir şekilde söylediklerime sinirlenmiş olmalı ki zaten az önce içkisini aldığımı düşünürsek beni öldürmek isteyebilirdi. Sarsak adımlarla kalkıp bana üstten üstten bakmaya başladı.
"Bu seni alakadar etmez!" Bağırmıyordu ama dişlerini sıkarak konuşuyordu. Omuz silkip gülümsedim ve bu gülümsemem onu afallatmış olmalıydı ki tek kaşını havaya kaldırdı.
"Beni alakadar eder. Çünkü sen benim hastamsın, zaten fazlasıyla içmişsiniz fazlasına gerek yok," dedim ve tekrar onu daha da şaşırtacak bir gülümseme bıraktım. Ali artık bir şey demeyip tekrardan yerine oturdu. Masanın sağında ki koltuğa oturup ona doğru döndüm.
"Kendine neden eziyet etmek istiyorsun?" Ali sustu ne konuştu ne bir şey dedi benim soruma karşılık. Merak ediyordum onu bu denli bu hale getiren neydi?
"Acımasız olunca iyi mi hissediyorsun? Ya da kendine eziyet edince, kendini önemsemeyince?" Ali kahverengi gözlerini bana doğru çevirdi, gözlerinde ne anlam olduğunu çözemiyordum ama yakın bir histi gözlerinde ki anlam.
"Annemi kaybettiğim zaman ağlamadım ki ben," dedi omuzları inip kalkmıştı. Şimdi anlamıştım onun gözlerinde ki hissin bana neden bu kadar tanıdık geldiğini. Gülümsedim ve ben de onun gibi önüme doğru döndüm.
Aramızda uzun bir sessizlik oluşmuştu. Neden annesinin ölümünde sağlamadığını merak etmiştim. Sorgulamakta istemiyordum ama annesinin ölümüne ağlamayan bir çocuğun nedeni neydi?
"Anneni sevmiyor muydun?" Merakıma yine yenik düştüm ve sorulmayacak bir soru sormuştum. Bu soruyu sorduğum gibi pişman olmuştum. Ali'de zaten cevap vermiyordu tam ağzını açıp özür dileyecekken Ali konuştu.
"Annemi çok seviyordum, çok bağlıydım ona. Hayatım ona bağlıydı ama ağlayamadım sustum sadece." Ali'nin sözleri içimi sızlatirken susmaktan bir çarem yoktu. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama Ali sarsak bir şekilde ayağa kalkınca ben de onunla birlikte kalktım.
Balkondan sendeleyerek çıktıktan sonra bir eliyle duvara tutundu gözlerini kapatıp başını okşamaya çalıştı. Onun ardından ben de peşinden çıktım. Kolunun altına girdiğim an gözlerini açıp bana doğru baktı. "Yürüyemiyorsunuz odaya kadar eşlik edeyim," dedim. Ali'nin itiraz etmesini beklerdim ama durumun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Işığı -Bitti-
Mystery / ThrillerUmutların birer birer yitip gittiği, güneşin bile ona doğmayı unuttuğu bir adamdı o. Tek inancı kendisiydi. Şimdiyse inancı merhametli bir kadındı.