Dizimden fırsat bulup bölümü atamadım dostlar. Bu kadar geçe kaldığı için affedin.
O zaman, hadi bölüme geçelimm...
***
Eve dönüş yolunda arka fonda çalan müzik dışında ikimizde sessizdik. Çok fazla enerji gerektiren bir şey yapmamıştık ama yorulduğumu hissediyordum. Alışveriş merkezinin havası mı çarpıyordu nedir, her gittiğimde böyle yoruyordu beni.
Burak'ın, "Hayda," diyen sesi müziği bastırınca başımı camdan çekerek ona döndüm. "Doruk'un evine bir şeyler bakacaktık güzelim, neden hatırlatmıyorsun?" Onun söylemesiyle hatırladığım detay dudaklarımdan minik bir, aaa, nidasının dökülmesine sebebiyet verdi. "Aklıma dahi gelmedi." diyerek gerçeği söylediğimde kafasını eğerek bana alttan bir bakış attı. "Demek ki bundan sonra sana söylemek yerine koluma filan not alacağım böyle şeyleri." Gülerek başımı sallayıp, "İyi fikir." dedim. Başını iki yana sallayarak yanan yeşil ışıkla birlikte tekrar önüne döndü.
Bakışlarımı bir kere daha kararmış olan havaya çevirdiğimde sokak lambasının ışığında hareket halindeki göz yanıltan beyazlıkları görünce gözlerim kısıldı. Yanlış görmediğimden emin olmak adına daha dikkatli baktım. Sabahtan beri gözümde olan lensler bir nebze keskin görüşümü engellese de doğru görüyordum.
"Burak!" diye bağırdım, ellerimi çarparken. Burak bir elini vitesten alıp damağını çekerken, "Kalpten gideyim mi istiyorsun kadın?" dediğinde umursamadan, "Kar yağıyor!" diye bağırdım bir kere daha. Gülerek, "Görebiliyorum." cevabını verdi. Mutluluğu tüm hücrelerime kadar hissederken kendimi sırıtmaktan alıkoyamıyordum. Tam olarak şu an İzmir'de kar yağıyordu. Hem de lapa lapa.
Telefonumu cebimden çıkartıp kızlarla olan gruba girdim direk. Önceki mesajıma cevap vermişlerdi ama okumaya yeltenmedim bile.
Merve: LAN KAR YAĞIYOR!
Gözlerimi açık bıraktığım ekrandan çekerek tekrar dışarı baktım. Oturduğum koltukta arkama yaslanmadan dikleşmiş karı izliyordum.
"Allah'ım çok güzel." dedim, hülyalı bir şekilde. "Yerler de kuru. Kesin tutar bu kar." diyerek bana bakan Burak'a engel olamadığım sırıtışımla baktım. "Meteorolojiye olan inancım tazelendi." dediğimde gülerek bana bakıp tekrar önüne döndü. Bende ellerimin arasında titreyen telefonuma baktım.
Dadaş: Elf gözlerim bugünleri de mi görecekti?
Dadaş: Yüce Rabbim sen nelere kadirsin...
Hayal Hanım: Ellerimizi açarak kar toplayıp savaşma vakti gelmiş gençler
Hayal Hanım: Bu kar tutsun diye beklersek şansımızı kaybedebiliriz
Dadaş: Nihai yüceliğim altında ezilmeye hazır olun
Merve: İki dakika boş yapmadan durun
Merve: Şurada evrenin en güzel oluşumuna şahitlik ediyoruz
Merve: HEMDE İZMİR'DE
Dadaş: İstanbul'da da yağıyormuş
Dadaş: Gökay pislik olsun diye atmış ama hemen ben de kar fotoğrafını yapıştırdım
Dadaş: Sen kime hava basıyorsun oluuum, böyle alırlar façanı aşşaa
Kendimi tutamayarak güldüm. Vesile ve kardeşinin diyalogları neden hep böyleydi emin değildim. Hoş bizim de çok normal erkek kardeşlerimiz yoktu ama onların ilişkisi daha garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...