Eskiden yaşayacağım her günü planlardım. Klasik ajandalarım olurdu her zaman. Sene değiştikçe eskittiğimi atar yenisine başlardım. Hatta bazen bir tanesi yeterli gelmez iki tane birden tutardım, büyük bir özenle. Benim için hayat planlı yaşanmalıydı. Gündemimde olmayan bir maddeyi öylece satırlarım arasına eklemezdim. Şimdi dönüp baktığımda bu bahsettiğim kişiliğimin var olduğu günler bana ne kadar uzak geliyordu anlatamazdım. Bugünlerde her yeni gün yeni birer başlangıçtı benim için. Tam olarak ne zaman sabit düzenimi bırakıp plansız yaşamaya karar verdim emin olamıyordum.
Arabanın camından dışarıyı seyrederken kendi kendime gülmeye başladım. Sesimin biraz fazla çıktığını hissedince elimi ağzıma örtsem de ben gülmeye başlamadan önce muhabbet eden arkadaşlarımın sesi kesildiği için hepsinin bana baktığından emindim. Gözlerimi camdan çekip bütün arabada gezdirirken gülüşümü saklamaktan vazgeçip sesli bir kahkaha attım.
İlk, "Bu kız gerçekten iyi değil." yorumunda bulunan Vesile oldu. "Sabahtan beri bir gidip geliyor siz de fark ettiniz mi?" Naile'nin sorusuna, "Bir açıp kapatsak mı?" sorusuyla cevap veren tabi ki Doruk olmuştu. Al birini vur ötekine tabirini Burak asıl burada kullanmalıydı.
Mert, Doruk'un ensesine bir tane geçirirken, "Televizyon mu oğlum bu?" cevabını verince Burak konuya, "Bu babandır kardeşim." diyerek dahil oldu. Doruk, "Bak yine Yavuz Amca'yı harcıyorsun." deyip gülmeye başlayınca Mert'in başını sallayarak Doruk'a katıldığını belirten cinsten Burak'a baktığını gördüm. Sevgilimi, pardon, müstakbel eşimi kurtarmak adına, "Size de çok saçma gelmiyor mu?" diyerek konuyu asıl konuşulması gereken noktaya çektim. "Şu an İstanbul'dayız."
Yaklaşık bir saat kadar önce Sabiha Gökçen Havaalanı'na inmiştik. Mert'in önceden ayarladığı Vito'ya binmiş, Nailelerin Çengelköy'deki eski evlerine gidiyorduk. Naile de evden ayrıldıktan sonra annesi orada kalmak istemediğini söyleyip daha minik bir eve çıkmak adına Sinan Amca'yı ikna etmişti. Eski evlerini boşaltmamışlar, çocukları geldiğinde kalabilsinler diye aynı düzeninde bırakmışlardı. Bu da bize kalacak bir yer imkânı tanımıştı. Zira daha İstanbul'da olduğumuzdan kimsenin haberi yoktu.
"Saçma gelen nokta tam olarak neresi canım arkadaşım?" diyen Vesile'ye döndüm. Onlar arkada dördü oturuyordu. Naile ve Doruk ters tarafta oturuyordu. Doruk yan oturuyor, uzanmış olan Naile'nin dizini yastık olarak kullanmasına izin veriyordu. Mert ve Vesile'yse daha yeni ilişkiye başladıklarının sinyalini net bir şekilde veriyordu. Birbirlerine dönük oturmuş, el ele tutuşuyorlardı. Vesile Mert'in eliyle oynarken Mert muhabbete odaklanmış şekilde bana bakıyordu. Burak ve bense tabi ki grubun anne ve babası olarak şoför ve yolcu koltuklarındaydık.
Naile ben cevap vermeden araya girdi. "Herhalde birkaç ay önce az daha zorla buraya getirileceğini hatırladı, ondan garip diyor." Saçma yorumuna karşı ön koltukta yükselip arkaya doğru eğilerek ona vurmaya çalıştım. Gülerek ellerimi savuştururken Doruk, "Melek kaç dakika kaldı evinize?" diye sorarak farklı bir noktaya geçti. Bense hala aynı noktada olduğum için, "Şu grubun hep birlikte İstanbul'da olması gerçekten kimseye garip gelmiyor mu yani?" diye bir soru attım ortaya.
Naile, "Oradan bakınca google maps gibi mi duruyorum hayatım?" diyerek Doruk'a cevap verince gözlerimi devirerek tekrar önüme döndüm. Burak gülerek elimi tuttu. "Bence sana garip gelen kısım bu kadar ani olması." Bulunduğu çıkarıma karşı başımı hafifçe sallarken gülümseyerek beni kâle aldığı için teşekkürlerimi gönderdim. Çünkü beni takmayan arkadaşlarım arkada saniye başı konu değiştiriyorlardı.
"Kendi evine kaç dakika kaldığını nasıl bilmezsin?"
"Kız iki senedir burada yaşamıyor Mert anlayışlı ol."
"İki sene içinde hafızasını mı kaybetmiş Melek, benim niye haberim yok?"
"Doruk ani hareketler yapma dizin kafamı acıtıyor."
"Biz bunlar gibi olmayacağız değil mi Burcu, lütfen rahatlat beni."
"Bizim neyimizi gördün puşt, Melek'imle birbirimiz için yaratıldığımızı kanıtlar nitelikte şaheser ilişkimiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...