36 | AYDINLIĞA KAPANAN GÖZLER

147 8 15
                                    

Olaylı bir bölümle karşınızdayım efenim, umarım beğenirsiniz. Bir nebze uzun oldu, baştan uyarayım ona göre hazırlıklı başlayın :)

O zaman hadi, bölüme geçeliiiim...

***

İnsanlar bir ömürde kaç kere değişirdi? Kaç kere bir kimliğini gerisinde bırakıp yeni bir kimliğe bürünürdü? Kaç kere benliği onu terk eder ve kendisini tanıyamayacak hâle gelirdi? Her insanın bu sorulara verecek farklı cevabı olması muhtemeldi. Şahsım adına konuşursam ben ilk defa değişiyordum. İlk defa kendimden nefret edeceğim bir kimliğe bürünüyordum. İlk defa olduğum kişiden yoruluyordum.

Ellerimi gerginlikle sıkarak karşımda dikkatle beni inceleyen kadına baktım. Bu noktaya nasıl geldiğimi düşündüm. İlk hangi olayın sonunda kendi yarama merhem olamamaya başladığımı anımsamaya çalıştım. Beni bu deri koltuğa oturtmaya iten şey ne olmuştu?

"Merve Hanım, buraya kadar anlattıklarınızı baz alırsak ben sizdeki bu değişimin sebebini göremiyorum." Kadın ellerini masanın üzerinde birleştirip kemikli gözlükleri ardından gözlerime baktı. Ellerimi dizlerim arasına sıkıştırarak dikleştim.

"Göremezsiniz çünkü iyiydim ben, iyiye gittiğime inanıyordum. Ama o akşam," Durup bir nefes aldım. "Tek başıma kaldığım o akşam uykuya dalmadan önce tükendiğimi, içimde bir şeylerin parçalanmaya başladığını hissettim. Sanki artık olan biten her şey beni yere sermeyi başarmış, tüm gücümü elimden almış gibiydi. O gece kendimle yüzleştim. Meğer iyileşme yolunda attığım adımlar benim gözümü boyuyormuş. Her adım attığımda iyi olma fikrinin benden uzağa gittiğini görememişim." Umudumu tüketenlerden nefret ederek uyuduğum o gece benim dönümüm olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda artık iyi olmadığımı biliyordum. İyi olmak içinse çaba harcamamaya başlamıştım. Bir anda bütün sistemlerim kapanmıştı.

"Peki o zaman, o geceden sonrayı anlatın bana. Ne oldu, hayatınızda neler değişti, çevrenizdekiler bundan nasıl etkilendi?" Dudaklarımdan ruhsuz bir gülümseme kaçtı. Boş bakışlarımı kadının gözlerine diktim.

"Çevremdekiler nasıl etkilendi..." diyerek tekrar ettim kadını. "Bahsettiğim iki arkadaşım mesela, iyi olmam için çabalamak dışında hiçbir suçları olmayan kızlar. Ters davrandığım her an alttan aldılar, onlar alttan aldıkça ben daha çok üsteledim. Gereksiz konularda gereksiz tepkiler verdim. Geri alamayacağım cümleler kurdum. Sonunda onları kendimden zorla uzaklaştırdım." Boğazıma oturan yumruyu görmezden gelerek gözlerimi kapattım ve başımı eğdim. Dizlerimi sıkıp arasındaki ellerimi sıkıştırdım. Yarası iyileşmeye başlayan sargılı elimin sızladığını hissedene kadar durmadım.

"Sizin için savaştıklarını düşünüyor musunuz?" Gözlerimi kısarak kadına baktım. "Savaşmak mı?" diye sordum hayretle. "Savaşta kimin kazanacağı belli olmaz, o yüzden savaşmak kelimesi onlar için az kalır çünkü yenileceklerini bile bile mücadele etti onlar. Ben bile kendim için savaşmayı bırakmışken onlar benim yerime de savaştılar." Kadın başını hafifçe salladı. "Sevgilinizi anlatıyordunuz biraz önce, ona elinizi bırakmamasını söylemiştiniz. Bu değişiminiz karşısında kendisi nasıl tepki verdi?" Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı. Mutlu bir kıvrılıştan ziyade kederliydi gülümsemem. Kalbimin acısı hâlâ taptazeydi.

"Sevgilim..." diye mırıldandım. "Beni benden daha iyi anlayan adam. O benden tek bir an olsun uzaklaşmadı. Onu ne kadar itersem iteyim bir adım geri gitmedi. En büyük destekçim oldu bu süreçte." Burnumun direği gözlerimden akamayan yaşlarla sızlarken tanıdık ağrı yüreğimdeki yerini aldı. Buruk bir gülümsemeyle, "Öyleydi en azından." dedim. Kadının kaşları havalanırken, "Yani siz..." diyerek malum soruyu soracağı esnada sözünü kesip, "Ayrıldık." dedim, sancıyan kalbimle. Gözlerimi kapatıp sertçe yutkundum. Madem bir psikoloğa danışacak kadar vahim durumdaydım iki kelimeyi bir araya getirmeye çaba sarf edecektim. Ben buraya ağlamaya gelmemiştim. Eğer bu koltukta oturuyorsam, hakkını verecektim.

Aşkın Rengi: MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin