14 | KAZA

439 18 1
                                    

Geç olsun, güç olmasın. Gün bitmeden paylaşabildim çok şükür...

İyi okumalar, canım okurlarım.

***

Merve'nin Anlatımıyla;

Parmaklarımın arasında kaydırarak çevirdiğim kolyeme dalgınca bakarken, aklımda son kitabımda okuduğum bir yer dönüp duruyordu.

"...hata yapma ya da başkalarını mutsuz etme kastı olmadan da hata yapılabilir ve üzüntü verebilir. Düşüncesizlik, başka insanların duygularına karşı dikkatsizlik, kararsızlık da aynı işi görür." *

Birkaç kelime bir insanın icraatını ne kadar anlatabilirse o kadar anlatıyordu bu cümleler benim hikayemi.

Kapımın birden açılmasıyla elimdeki kolyeyi düşürdüm. Bir elim korkuyla kalbime giderken diğer elimle eğilip kolyeyi aldım. 

"Hadi kalk dışarı çıkalım." dedi Naile heyecanla. Son iki gündür keyfimi yerine getirmek için uğraşıyorlardı ve sürekli aynı ses tonuyla bana yaklaşıyorlardı. Benden olumsuz bir yanıt alıncaysa devamında bıkkınlık yer alıyordu dillerinden dökülen her kelimede.

"Tamam." dedim onu şaşırtmak amacıyla. Aşina olduğum bıkkın sesle, "Ya Merve çık şu yataktan, altı üstü dışarı çıkalım dedim." derken anlık bir aydınlanma yaşayınca tekrar heyecanlanıp, "Gerçekten mi?" dedi. Gözlerimi devirerek, "Hayır tabi ki." diye cevap verdim. Aynı bıkkınlığa dönüş yaparak, "Çürüttün yatağı. Kalk bir hava alırsın." diye ısrar etti. "Altı üstü ekmek alacağız köşedeki fırından ya." Baygın bakışlarımı yüzünde sabitleyip, "Tek başına ekmek almaktan aciz misin güzelim?" dedim. Yüzünü buruşturarak bir süre yüzüme bakıp, "Gerçekten çekilmez oldun Çalıkuşu." dedi ve kapıyı çarpıp çıktı. Muhtemelen bu hareketinin bende bir etki uyandıracağını düşünüyordu. Biraz haklı da olabilirdi. Çünkü gerçekten çekilmez olmuştum. Kalkmadan önce, "Tamam geleceğim, bekle beni de." diye bağırdım içeriye. 

Kolyeyi elimde fazla çevirdiğim için iz olduğundan gözlük temizleme mendilimle nazikçe temizledim. Tatmin edici temizliğe ulaştığı kanaatine vardığımda aynanın karşısına geçip boynuma taktım. Gönül isterdi ki bu kolyeyi boynuma o taksın ama şu an bu mümkün gözükmüyordu ve benim bir şeylerden güç almaya ihtiyacım vardı. Bana ondan yana güç verecek en nadide parça da bu kolyeydi.

Altıma bir eşofman ve üzerime kapüşonlu geçirip montumu giyindim. Lenslerimi takmaya üşendiğim için kemikli gözlüklerimi de gözüme geçirdim. 

Odadan çıktığım gibi mutfaktan gelen fısıldaşmaları duyunca başımı istemsizce iki yana salladım. Ne konuştuklarını duymak istemediğimden, "Hazırım ben." diye bağırdım direk kapıya giderek. "Geldim, geldim." dedi Naile de arkamdan koştururken. "Kahvaltı hazır. Acele edin biraz." diyerek araya karıştı Vesile. Ben tepkisizce botlarımı giyerken Naile, "Ne sebeple geç kalabiliriz Piremses? Ekmek alıp geleceğiz işte. Maksat hareket olsun." dedi. Son cümlesini kurarken yandan beni gösterdiğine emindim ama kanıtlayamazdım.

"Neyse ne. Hadi." dedim lafı uzatmadan. Fırına giderek daha az çekilmez olacağımı mı düşünmüştüm? Tamamıyla saçmalık. 

"Ne iyi ettim de seni aldım yanıma." dedi Naile iğneli bir şekilde. Gönderebileceğim en iyi sahte gülümsemeyi gönderdiğimde Vesile, "İğrençsin." dedi. Bunlara da yaranılmıyordu.

Naile'yi ardımda bırakmaya karar verip merdivenleri yavaşça inmeye başladım. Arkamda bıraktığım Naile ise üçer beşer inip benim ona yaptığımı bana yaptı. Oflayıp ben de hızlandım. Sonunda ona yetiştiğimde nefes nefeseydim. O ise gayet normal bir şekilde fırının yolunu yarılamıştı bile.

Aşkın Rengi: MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin