Selamlar selamlar! Güzel günlere hızlı dönüş yapmaya başladığımız bölümümle karşınızdayım. Artık bize her gün bayram! Biraz abartmış olabilirim (ehehehe) ama bölümü okuyunca ne demek istediğim anlaşılacaktır. Zaten insanı yeterince bunaltan dönemlerden geçerken umarım yüzlerde bir tebessüme sebep olabilirim :)
Bu bölümü baştan okuyup düzenlemeden attığım için herhangi bir yazım hatam varsa affediniz. Onun dışında buyurun bakalım, bölüme geçeliiim!
***
Çatlayan başımın ağrısını biraz daha yok sayabilme niyetiyle gözlerimi sıkıca kapatarak uyumaya devam etmeye çalışsam da başarısız olmaya başladığımı fark ederek gözlerimi yavaşça araladım. Hava, aydınlık mı karanlık mı olması gerektiğine karar verememiş gibi odamı loş bir ışığa boğmuştu. Uzanıp komodinden telefonumu alarak saate baktım. Altıyı biraz geçiyordu. Sıkıntılı bir nefes vererek telefonu bırakıp boş bakışlarımı beyaz tavana diktim.
Dün o ara sokaktan nasıl çıktığımı hatırlamıyordum. Tek bildiğim bir daha kafeye girmeyip o soğukta eve kadar yürüdüğümdü. Gecenin o saatinde bütün paranoyalarıma rağmen eve yürüdüğüm gerçeğinin bile apartmanın önünde farkına varmıştım. Beynim, Burak'ın vedaya benzer konuşmasını bünyesinden atamıyordu. Uzun zamandır ilk defa başka bir şey düşünme çabam dahi buna izin vermiyordu. Dönüp dolaşıyor kendimi yine aynı anda buluyordum. Gözlerimden gözlerinin burukluğu, dudaklarımdan soğuk dudaklarının hissiyatı, sesindeki yorgunluk bir an olsun beni terk etmiyordu. Rüyamda bile o dakikaları tekrar etmişti bilinçaltım.
Büyük bir halsizlikle doğruldum. Yatağımın ucuna asılmış olan çantamı gördüm ilk önce. Gece kızların endişeyle odama girdiğini hatırlıyordum. Onlar geldiğinde tam olarak uykuya dalmış olmadığımdan rahat bir nefes vererek telefonumu baş ucuma bıraktıklarını ve çantamı yatağın ucuna astıklarını duyumsamıştım.
Çantamın zincir kulpuna takılı kalan gözlerim bu sefer tam karşımda, masamın üzerindeki hediye paketlerine kaydı. Başımın ağrısı kendini belli etmek ister gibi gözlerimin arkasına vururken yorgun bir nefes vererek yüzümü sıvazladım. Boğazımdan yükselen öksürüğü hissedince dirseğimin iç kısmını ağzıma doğru dayayıp güçlü bir şekilde öksürdüm. Ardından sertçe yutkunarak üzerimdeki yorganı itip ayağı kalktım.
Üzerimde hala dün gece giyindiğim kıyafetlerim vardı. Eve girer girmez kendimi direk yatağa atmıştım. Üzerimi değiştirmeye ne gücüm ne de isteğim vardı. Yeşil kazağın içerisinde terden sırılsıklam olduğumu hissedebiliyordum. Terlememin bir diğer sebebinin üzerimde hissettiğim kırgınlık olduğuna da hiç şüphem yoktu. Ama ne kadar kırgın hissedersem hissedeyim uzun zaman sonra işe gideceğim için bunu yok saymak zorundaydım.
Üzerimdekilerden hızlıca kurtulup iyi gelmesini umut ederek soğuk duşa girdim. Bornozumla banyodan çıkarken titrediğimi hissedebiliyordum. Soğuk duş işini biraz fazla uzatmış olabilirdim.
Saat neredeyse yediye geldiğinden dolayı dolaptan kadife bir takım çıkartıp oyalanmadan giyindim. Kabanımın yanı sıra içime giyindiğim şeylerin de beni sıcak tutmasını istiyordum. Hava bere takacak kadar soğuk olmadığından fakat sıcak da olmadığından kulaklarımı örtmesi adına başıma ipek bir bandana geçirdim. Kısa saçlarım iyice kaybolsa da kulaklarımı kapatabilmeyi başarmıştım. Bütün çabam kendimi olabildiğince iyi hissedebilmek adınaydı. Bugünü çabucak ve sorunsuz bitirip kendimi eve sağ salim dönmeye odaklamıştım.
Gözlerim bir kere daha masanın üzerindeki hediyelere kayınca bu eylemi ertelemenin bir manası olmadığına karar vererek onlara doğru yöneldim. Hediyelerin hatıraları sebebiyle boğazıma külçe ağırlığında yumru otururken aklım o güne kaydı. Yeni yaşımda, yaşadığım hayatın değerini bileceğim bir döneme geçtiğimi düşünmüştüm. Gel gör ki ben planlar yaparken hayat benim adıma başka planlar hazırlamıştı. Böylece benim planlarım suya düşmüş gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...