Gece sessiz ve sakindi. Murat sigarasını yakıp dudaklarının arasına iliştirdiğinde yaşananları düşünüyordu. Kendini kaybetmiş, söylememesi gereken şeyleri söylemişti. Her şey bir yana Ada ona yıllardır unuttuğu belki de unutmak istediği bir şeyi hatırlatmıştı. Özgür olmayı. Özgürlüğe duyduğu hasreti.. Eski hayatından geriye kalan tek şeyi, tek dostunu gözünü bile kırpmadan öldürmüştü. Ona bir zamanlar özgür olduğunu hatırlatacak tek bir anı bile yoktu şimdi. Geçmişi sadece karanlıktı. Duyduğu nefretin Adaya karşı olmadığını bu gece yine Ada sayesinde anlamıştı. Kızgın olduğu kişi aslında Ada değildi. İçindeki öfkeyi besleyen ve içten içe yok olmasına sebep olan bizzat kendisiydi. Yıllardır hapis kaldığı çaresizliğini yüzüne vuran ise Ada olmuştu.
Bu gece söylenen sözlerin ağırlığı Murat'ın omuzlarında yer edinmişti. Sıkıntılı bir nefes verdiğinde sigara dumanı arabasının içini doldurdu. Durduğu yere-Yılmaz Ünal'ın evine- doğru baktı. Arabayı bir kaç dakikadır park etmesine rağmen beklemiş, arabadan inmemişti.
Sigarasından son bir nefes çekip arabanın kapasını açtı. Biten sigarayı uzağa yollarken duruşunu dikleştirdi. Yıllardır ilk defa ayakları geri geri gidiyordu. Yılmaz Ünal'ın karşısına çıkma fikri yıllar sonra ilk kez canını sıkıyordu. Murat ona borçlu olduğunu biliyordu. Ona olan borcu ödenmeyecek cinstendi. Yılmaz'a her zaman sadıktı ve öyle kalacaktı. Bu Murat'ın ödemesi gereken bir diyetti. Yaptıklarından sonra mahkum olduğu hayat buydu, başka yolu yoktu. O zaman da yoktu ve şimdi de olmayacaktı. Ancak onu rahatsız eden şey kendi ile ilgili değildi. Mesele Oydu. Ada.. Buna tahammül etmek sandığından daha zordu. İçinde bir yerlerde buna karşı çıkan bir ses vardı. Onu kurtarmak isteyen... O ses o kadar güçlüydü ki Murat onu duymamak için çırpınıyordu. Belki de bu yüzden Ali'nin ölümünden onu sorumlu görmeyi seçmişti.. Ne yaparsa yapsın o ses onun peşini bırakmıyordu. İşte tam da bu gece o sesi dinlemeye karar verdi. Bu defa doğru olanı yapacak hayatında ilk kez iyi biri gibi hissedecekti.
Eve doğru yürüdüğünde dış kapı onun için açılmıştı. Onu tam olarak nerede beklediğini biliyordu. Evin içinde dolanan bir çok adamla selamlaştıktan sonra yukarıya, çalışma odasına, doğru çıkmak üzere merdivenlere yöneldi. Çalışma odasının önüne geldiğinde ceviz ağacından yapılmış kapıyı tıklattı. Ardından 'gir' onayını aldıktan sonra kısa bir nefes verip içeri girdi.
"Murat.." Çalışma masasının arkasında, deri sandalyesine yaslanmıştı. Yüzünde her zamanki gibi soğuk ifadesi ve sert duruşunu tamamlayan çatılan kaşlarıyla Murat'a baktı. Gelmesini bekliyordu. "Anlat." dedi soğuk ve keskin bir sesle. Murat duruşunu düzeltip " Her şey yolunda." dedi. "Orhan İnan yapılması gereken tüm evrak işlerini tamamladı. Direnç göstermedi. Tıpkı tahmin ettiğimiz gibi anlaşmaya aynen uyuyor. Artık İnan serveti tamamen senin ağabey." Anlattıkları üzerine Yılmaz'ın yüzünde milim kıpırdanma olmadı. Duymayı beklediği şeyler belli ki bunlar değildi. "Orhan İnan zaten avucumda. Onu sormuyorum." dedi kaşları iyice çatılırken. "Küçük İnan'ı anlat. Uslu duruyor mu?" Murat duyduğu soru karşısında gerildi. Soğukkanlılığını her zaman koruyan Murat ilk defa endişelendiğini hissetmişti. Ancak gerginliğini yansıtmayacak kadar tecrübeliydi. Öğrendiği her şeyi Yılmaz Ünal'dan bizzat öğrenmişti. Yüzüne kendinden emin bir gülümseme yerleştirdi. "Elbette. Yaşadıklarından sonra hiçbir şey yapmaya cesaret edemez. Travmalarını atlatmaya çalışan küçük bir çocuktan farksız. Gitmemek konusunda direniyor ancak Orhan ailesini burada tutmayacak kadar korkak. Plana zarar verecek hiçbir şey yapmayacaktır." Murat'ın cümlesinin üzerinde Yılmaz sandalyesinden doğrulup duruşunu dikleştirdi. Ellerini yine ceviz ağacından yapılmış olan masasında birleştirip kaşlarını çattı. Kafasını hafifçe sağa sola sallayıp bir kaç saniyeliğine gözlerini yumdu. Murat hissettiği gerginliğin yüzünden okunmaması için direnç gösteriyordu. Gözlerini aralayıp yeniden Murat'a baktığında Murat yüz ifadesini sabit tutmayı başarmıştı. "Bilmem gereken bir şey olmadığından emin misin?" Murat duyduğu cümle üzerine yutkundu. Doğru olanı yapacağına dair kendine söz vermişti. Yaşananları anlatmayacaktı. Kafasını sallayıp çok geçmeden Yılmaz'ı yanıtladı. "Hiçbir sorun yok ağabey. Selim İnandan yana bir şüpheniz olmasın." Sesi oldukça düz ve sakin çıkmıştı. Yılmaz'ın duyduğu cümle karşısında dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız - Ara verildi-
Teen FictionO acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak ta...