Bölüm 20

18K 637 612
                                    




Tüm dosyaları inatla karıştırıyordu bir şeyler bulmak adına. Ne kadar uğraşsa da istediği bilgilerin bu dosyaların arasında olmadığını o da gayet iyi biliyordu. Emniyet teşkilatının tüm arşivini alt üst etmiş günlerini arşiv odasında sabahlayarak geçirmişti. Elinde şu zamana kadar tek bir bilgi dahi yoktu. Yıllarını onu yakalamaya, Ünal ailesini alt etmeye adamıştı. Bu aileyi çökertmek adına gençliğini bu yolda çürütmüştü. Ama hiçbir zaman onları ve karanlık yeraltı dünyasını ortaya çıkartamamıştı. Yıllardır sokaklarda işlenen tüm çete suçlarının ardında, tüm uyuşturucu ticareti ve silah kaçakçılığı imparatorluğunun başında onların olduğunu biliyordu. Ünal ailesinin.. Herkes biliyordu. Ancak onlara karşı hiçbir zaman bir kanıtı olmamıştı. Onları kimse açığa çıkaramamıştı. Yavuz öylesine takıntılıydı ki Ünal ailesine, bu yolda kendi ailesinden vazgeçmiş hatta evliliğini bitirmişti. Şu an yalnız ve mutsuz bir adamdan başka biri değildi.

Şimdi yıllar sonra tam da vazgeçmişken yeniden karşısına çıkmıştı Ünal ailesi. Kaybettiği onca zamandan sonra onlar daha da yükselmişken kendi haline acıdı. Gelebileceği nokta bu muydu? Acınası bir adam. Polislik mesleğinin yüz karası. Akademiye girerken ettiği yemin hala aklındaydı. Eski polis olan babası onu böyle yetiştirmemişti.  Böyle korkak ve çabuk pes eden bir adam olarak yetişmemişti. Her zaman adaletin yanında olacağına dair babasına söz vermişti polisliğe başlarken.

O sözünü bugün toprağın altında yatan babasına karşı tutacaktı. Çünkü onu izlediğini biliyordu. Yıllar önce yaptığı gibi vazgeçmeyecekti. Ailesini bir hiç uğruna kaybetmiş olmazdı. Bunun bir fırsat olduğunun farkındaydı. Onca zaman sonra Yılmaz Ünal'ın bağlantısını ortaya çıkarabileceği bir dosya vardı elinde. Yalnızca dosya değildi bu bağlantıyı kuvvetlendiren. O kız vardı. O tüm bu olayların ortasında kalmış, hiç ilgisi yokmuş gibi görünen sıradan kız. Aslında her şeyin merkezinde o vardı. Esas kızımız oydu. Yılmaz Ünal bağını çözebilecek yegane insan oydu.

"Kaç gündür buradasın sen?" Yavuz dosyaların arasında gezinen bakışlarını kaldırıp sesin geldiği yöne baktı. Amiri Samet kapıya yaslanmış bıkkın bir şekilde ona bakıyordu. "Evlat artık vazgeç. Dosya çoktan kapandı." Yavuz hızla başını sağa sola salladı. " O kadar kolay vazgeçmem." Dedi kararlı bir şekilde.

Samet soğumuş kahvesinden bir yudum alıp yorgun bir sesle konuşmaya başladı. "Bak Yavuz seni severim. Cevval bir polissin. Biliyorsun babanı da iyi tanırdım. Bu yüzden bu zamana kadar sana müsamaha gösterdim.  Ancak biliyorsun ki üstlerim ensemde boza pişiriyor. Kurcalanacak bir şey yok vazgeç şu dosyadan vazgeç şu adamdan. Yoksa.." Yavuz dosya yığınının arasından hışımla kalkıp amirin karşısına dikildi. "Yoksa ne?" Dedi sertçe. Hızlanan nefeslerinin arasında çatılan kaşlarıyla amirine baktı. Samet amir Yavuz'u çok iyi tanıyordu. Delikanlılık zamanlarını iyi bilirdi. Her zaman mücadeleci ve inatçı biri olmuştu. 30 yaşında bile hala ele avuca sığmaz bir polisti. Samet amir yüzüne babacan bir gülümseme yerleştirip elini Yavuz'un omzuna yerleştirdi. "Yoksa seni koruyamam." Dedi dostça omzuna vururken.

Yavuz'un öfkeyle çatılan kaşları ve titreyen çenesi pek çok şeyi gösteriyordu. Emniyet teşkilatının içine sızan ve gün be gün büyüyen bir kanser hücresi gibi rüşvet yiyen meslektaşlarını. Onun gibilere tahammül edemeyen yozlaşmış polisleri, amirleri, müdürleri..

"Biliyorsun daha önce organize şubeden de bu yüzden alındın. Seni aylarca görevden uzaklaştırdılar. Bu daha ne ki evlat? Bu onlar için hiçbir şey. İki dudaklarının arasında senin mesleğin, kariyerin hatta hayatın. Belki de sevdiklerinin hayatı.. Seni tüm bu Ünal meselesinden uzak tutmak zorundayım. Babana ölmeden önce bir söz verdim evlat. Ne olursa olsun seni koruyacağıma dair söz verdim. Lütfen işimi zorlaştırma. Bu mesele seni beni aşar. İnat etme de vazgeç." Dedi.

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin