Bölüm 43

10.3K 457 502
                                    

Marinaya yaklaştıkça Ada esen rüzgarın saçlarına karışıp tenini ürperttiğini hissetti. Boğazı izlemeye dalmışken üşümeyi umursamıyordu. Yılmaz kamaradan çıkıp teknenin ucunda duran Ada'ya doğru adımladığında görebilmişti dalgın bakışlarla boğazı izlediğini.

Tekne marinaya yaklaşırken Yılmaz ceketini Ada'nın omuzlarına yerleştirdi. Titreyen bedenini fark ettiğinde bunun atılan büyük adımın etkisi olmamasını umuyordu.

Yine de içten içe biliyordu Yılmaz. Ada korktuğu bu anın içindeyken kendisine yabancılaşmıştı. Evliliği resmileştiren bu adım karşısında tek bir kelime dahi edememiş olması bunu kanıtlar nitelikteydi.

"Birazdan marinaya varacağız." Dedi bilgilendirmek ister gibi. Ancak Ada bunu duymamış gibi boğazı izlemeye devam etti. Ada'nın sessizliği karşısında kaşları hafifçe çatılmıştı. Bu adımın onu tedirgin ettiğini biliyordu. Ancak Yılmaz Ada'nın ondan uzaklaşmasını istemiyordu. Bu fikri düşünmesini dahi istemiyordu.

Eli hızla koluna uzandığında Ada'nın bakışları yavaşça ona dönmüştü. Parmaklarının tutuşu kendini belli ederken diğer eli de koluna uzanmış bedenini tamamen kendisine çevirmişti.

Omuzlarının üstündeki ceketi saran parmakları yavaşça yukarı çıkarken gözleri bütün yüzünde özenle gezindi. "Sevgilim.." dedi fısıldayarak. "Birazdan seni ailene götüreceğim. Onları özlediğini biliyorum.." Yılmaz'ın sesini işittiğinde başını hafifçe sallamakla yetinmişti. Her ne kadar ailesiyle bir araya geleceği için heyecanlansa da az önce parmağına takılan yüzük bütün heyecanını solduruyordu.

Parmağını saran bu yüzük esaretinin ilk adımıydı. Ve Ada bu adıma karşı duracak gücü kendinde bulamıyordu. Yüzüğe kayan kısa bakışının ardından yeniden ona ısrarla bakan mavi gözlere çevirdi bakışlarını.

Israrlı bakışlar yüzünde gezinirken dudaklarını araladı. Ancak öylece kalakalmıştı. Ne söyleyeceğine dair en ufak bir fikri dahi yokken teknenin yavaşlamasıyla bakışları marinaya çevrildi.

Motor durduğunda marinada bekleyen adamları görebilmişti. Yılmaz'ın da bakışları marinaya çevrildiğinde onları orada bekleyen kişiyi de rahatlıkla seçebiliyorlardı.

Murat'ın bakışları teknede gezinirken belirginleşen silüetleri seçebilmişti. Yılmaz'ın elleri Ada'yı sıkı sıkı sararken aralarında bir adımdan daha az bir mesafe vardı. Zarifçe hazırlanmış ve ışık saçan tekneyi ve kurulu sofrayı da fark ettiğinde yutkunma ihtiyacı hissetmişti. Özel bir gece olmalıydı.

Yılmaz tekneden inip hızla Murat'a döndü. "Sorun mu var?" Dedi keskince. Murat kafasını sallamakla yetindi. Eğer bir sorun olmasa buraya gelmezdi. Bizzat Yılmaz'ın halletmesi gereken bir mesele olmalıydı. Elinde tuttuğu tableti hızla Yılmaz'a uzattığında bakışları kısaca hala teknede olan Ada'ya kaymıştı.

Ada da tekneden inmek üzere hareketlendiğinde Murat hızlı bir hareketle elini uzattı. Ona uzanan ele kayan bakışları kontrol etmek ister gibi kısaca Yılmaz'a döndüğünde görebilmişti elindeki tablete ciddiyetle baktığını.

Ada, Yılmaz'ın varlığının verdiği gerginlikle titreyen elini yavaşça Murat'ın avucuna bıraktı. Bal rengi gözler avucunda duran zarif eline indiğinde parıldayan yüzüğü fark etmişti. Gözleri yüzükte gezinirken hışımla bakışlarını Ada'ya doğru kaldırmış, o an göz göze gelmişlerdi.

O bal rengi gözlerde binlerce duygu vardı. Ancak en belirgin olanı hiç şüphesiz acıydı. Murat ilk defa kalbinin sızladığını hissetti. O yüzüğü görmek dahi nefesini keserken donuklaşan bakışları hızla uzağa çevrildi.

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin