Bölüm 33

12.3K 492 559
                                    

Hikaye ile ilgili birkaç ayarı değiştirdim. Kitabın yetişkin içerik olduğu kanısındayım. Gerek konusu gerek sahnelerinden dolayı yaşı küçük olan okuyucularımın okumaması konusunda uyarıda bulunuyorum. Yaş aralığını bilmediğimden genel bir uyarı yapmanın yararlı olacağını düşündüm.

Lütfen olumsuz etkisi olabilecek kişiler bu kitabı okumasın. Amacım kesinlikle okuyucu sayısını arttırmak değil. Kimseye kötü örnek oluşturmak veya yanlış şeylere özendirmek istemiyorum. Bunun sorumluluğunu alamayacağımdan baştan uyarımı yapmalıyım dedim. Ayrıca bu bölüm de +18 birkaç yer içeriyor.

Genel uyarımı yaptıktan sonra siz acımasız severleri bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar...

Kokteyl masasına doğru ilerlediğimde üstümdeki elbiseden ve bu davetten çok sıkılmıştım. Ortamdaki gerginliği hissedebiliyordum ancak anlamlandırabildiğimi söyleyemezdim.

Karşımdaki manzaranın anlamlandırılabilir bir yanı da yoktu zaten. Masaya geçtiğimde peşimden beni takip eden Ateş'i görebilmiştim. Yüzündeki alaycı ifadesiyle yanıma vardığında bakışlarımı kibir dolu yeşil gözlerinden alıp Yılmaz ve Eliz'e çevirdim.

Müziğin ritmiyle hareket ederlerken dans eden başka kimsenin kalmadığını fark ettim. Herkes büyük bir hayranlıkla bu tutku dolu dansı izliyorken benim de bakışlarım onların üzerindeydi.

"Ne şahane dans ediyorlar değil mi Ada?" Ateş'in sesi kulaklarıma dolduğunda bakışlarım ona çevrilmişti. Dirseğini masaya dayamış elini de yüzünde destek olmuştu. Alay dolu yeşil gözleri yüzümde gezindiğinde sıkıntıyla nefesimi verdim.

"Aslında bakarsan elimi tutmaya cesaret etseydin bu hayranlık dolu bakışlar bizim üzerimizde olurdu. Övünmek gibi olmasın ama harika bir partnerimdir." Dedi kaşları havalanırken. Kibirle konuşmaya devam ettiğinde bıkkın bakışlarımı alaylı ifadesinden alıp karşıya çevirdim.

O sırada müziğin ritmine uygun olarak süzülen Eliz ve Yılmaz'ın bedenlerinin hareketlerini görebiliyordum. Yılmaz, Eliz'i nazik ama güçlü bir hareketle kendine doğru çektiğinde buz mavisi gözler Eliz'in yüzünü özenle taramıştı. Eliz'in de bakışlarını Yılmaz'ın üzerinden alamadığımı görebiliyordum. Bu mesafeden dahi birbirlerine bakışlarını görebilmiştim. Ardına kadar açılan gözlerim hareketlerini anı anına izlerken çatılan kaşlarıma engel olamadım.

"Bu bakışlar.. Karşındaki manzaradan gözlerini alamıyorsun Ada.." Hala yanımda duran Ateş yeniden konuştuğunda sertçe yutkundum. Varlığını unutturmak gibi bir niyeti yoktu.

"Merak ediyorsun değil mi? Eliz kim? Yılmaz ile nereden tanışıyorlar.. Aralarında ne var..?" Alayla ve hızlıca kurduğu cümle kulaklarıma ulaştığında yüz ifadesine bakmasam da tahmin edebiliyordum.

"Hayır." Dedim kestirip atarak. Başımda dikilip boş boş konuşması sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Bu geceden de bu davetlilerden de çok sıkılmıştım.

"Gözlerin öyle söylemiyor ama sevgili Ada." Masaya dayadığı koluna dayanıp yüzünü bana doğru eğdiğinde bakışlarım ona doğru dönmüştü.

"Dinle.. Eliz ve Yılmaz'ın hikayesi çok eski sayılmaz." Dedi düzgün dişlerini göstererek güldüğünde. Dudaklarını yeniden aralamıştı ki hızla araya girdim.

"İlgilenmiyorum." Alaylı ifadesine karşılık dümdüz bir ifadeyle cevapladığımda gülümsemesi yüzünde daha çok yayılmıştı. Bu durumdan aldığı zevki anlayamıyordum. Neden bana Eliz ve Yılmaz'ı anlatıyordu ki? Neden canımın sıkılmasından keyif alıyordu?

Yaslandığı masada kolunu kaydırdığında bana biraz daha yaklaşmış o an yemyeşil gözlerini daha net görebilmiştim. "Üzgünüm ama güzelim. Senin pek bir şansın yok. Yılmaz'ın hayatı senin hayatın demek. Ya da daha doğrusu senin hayatın onun.." dedi gözleri özenle bütün yüzümü tararken. Tavrından çok söylediği şey sinirlerimi bozmuştu. Yılmaz'ın bana birebir söylediği bir cümleydi.

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin