Ayaklarım geri geri gidiliyordu Burcuların evinin önüne geldiğimde. Kimin yüzüne nasıl bakacağım bir yana yalandan bir mutluluğu yüzüme nasıl yerleştireceğimin hesabını yapıyordum. Kaldırabilecek miydim acaba? Yaptığım şeyin bedelleriyle yüzleşmeyi kaldırabilecek miydim? Bir cana mal olan eserimi görmeye yetecek miydi yüreğim? Feda ettiğim cana rağmen içeride sevinebilecek miydim Selim'in özgürlüğüne?Zor olsa da zile basabildi parmaklarım. Kısa bir bekleyişin ardından kapı aralandığında karşımda Selim'i gördüm. Oldukça zayıflamış hatta çökmüştü. Sakalları ve saçları uzamıştı. Nasıl olduğunu bilmesemde hala aynı ışıkla parlayan gözleriyle karşıladı beni. Yüzünde hasret dolu bir gülümsemeyle. Kollarını açıp bedenimi kendisine çektiğinde gözlerimin yandığını hissettim. Sarılmasına belli belirsiz verdiğim karşılık onun da dikkatinden kaçmamış olsa gerek kollarını çözdüğünde sorgulayan bakışları gezindi yüzümde. "Ada sen iyi misin?"
Sesini duymayalı çok zaman olmuştu. Sesindeki yumuşak tınıyı seviyordum. "İyiyim" dedim kısık çıkan sesimle. "Çok sevindim çıkmana. Seni çok özledik hepimiz." Son anda yaptığım toparlamayla Selim'in dikkatini üstümden alabilmiştim. Yeniden gülümseyip belimden kavradı ve salona yönlendirdi beni. "Ben de sizi özledim Ada. Hepinizi ayrı ayrı çok özledim. Aklım almıyor hala olanları. Hele de en son seninle öyle ayrılmamız.." Selim'in bana karşı olan duyguları uzun yıllardır görmezden geldiğim daha doğrusu görmek istemediğim bir şeydi. Şimdiyse karşımda benden saklama gereği duymuyordu. Oysa şimdi o da karşısında gerçek Ada olmadığını görmek istemiyordu.
"Avukatım da içeride bizi bilgilendiriyordu. Olanlar hepimizi çok sarstı ve hala anlamlandırmaya çalışıyoruz." Salonda şık takım elbisesiyle duran avukat ve onu dikkatle dinleyen Burcu, Orhan amca ve Meltem teyze. Hepsi bu süreçte fazlasıyla yıpranmış ve yorulmuştu. Şimdiyse dikkatle avukatı dinliyor son bir enerjiyle sorguluyorlardı olanları. Salona girişimizle beraber bakışlar bizden yana çevrildi. Belli belirsiz bir gülümseme kondurdum dudaklarıma. Koltuklardan birinde yerimi aldığımda avukat yarım kalan sözüne devam etti.
"Gerçek failin ortaya çıkmasıyla kovuşturma kapanmış oldu ve Selim beyin mahkumiyetine de ivedilikle son verildi."
"Benim aklım almıyor. Ali hoca neden böyle bir şey yaptı. Neden suçu ağabeyimin üstüne attı? Delirmek üzereyim öfkeden." Burcu hışımla avukatın sözünü kestiğinde bakışlarım da aynı hızla ona kaydı. Yutkundum. Boğazıma bir yumru takılmıştı adeta. Nefes almamı zorlayan bir yumru.
"Ne yazık ki Fail Ali Durmaz, cinayetleri işlediğini kabul ettiği bir mektupla beraber intihar ettiğinden bu sorunun cevabını asla öğrenemeyeceğiz. Emniyetten aldığım bilgiye göre Ali Durmaz'ın evinde ve arabasında yapılan detaylı incelemelerde cinayetlere ilişkin birincil kanıtlar bulunmuş. Maktuller ve fail arasında husumet olduğu düşünülüyor. Bu isimleri yan yana getiren başlıca iddia ise silah kaçakçılığı olmuş." O anda Burcuyla bakışlarımız buluştu. İkimizde Cahit hocanın ne işe bulaştığını biliyorduk. Bu duydukları Burcunun bu duruma inanmasını kolaylaştırdı. Oysa ben tüm gerçeği biliyordum. Ve bu gerçek beni yiyip bitirecekti..
"Bu aşamada savcılığa karşı maddi ve manevi tazminat davası açabiliriz. Bu süreçte hepiniz ayrı ayrı yıprandınız. İyi bir tazminat almak yaralarınızı sarmasada bir şeyleri düzeltmeye yardımcı olabilir."
"Sağol Mehmet ama benimde aileminde adliye koridorlarında olmaktan hoşlandığımızı sanmıyorum. Seni geçireyim." Orhan amca avukat ile beraber salondan ayrılırken zihnimde avukatın sözleri yankılanıyordu. Her şeyi nasıl da kılıfına uydurmuştu. Her şey onun istediği gibiydi. İstekleri doğrultusunda bu hayattaki herkesi harcayabilirdi o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız - Ara verildi-
Teen FictionO acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak ta...