Bölüm 18

14.9K 581 335
                                    

Merhaba canlarım 👋 Öncelikle sizi ve bölüm yazmayı çok özlediğimi söylemek isterim. Bu bölüm size bayram hediyem olsun 💕 Bu arada küçük bir duyuruyu araya sıkıştırmak istiyorum. Hikayemi baştan sona inceledim. Çok uzun zaman önce yazdığımdan sanırım bir çok hatam olduğunu fark ettim. En kısa zamanda hikayeyi düzenlemeye alıp bu hataları düzeltmeyi planlıyorum. Tabi ki önceliğim bölüm yazmak olacak. Bu aralar çok vaktim olmasa da zaman bulduğumda düzenleme işine de el atacağım. Şimdilik hoşçakalın.. 😘

Yaşanan tüm olaylar zihnimde sonsuz bir döngüye girmiş gibi tekrar ederken mantığım yaşananları kavramakta zorlanıyordu. Şahit olduğum hatta Murat'ın da dediği gibi sebep olduğum vahşeti aklımdan atmak imkansızdı. Uzun zamandır bunun yaşıyordum. İlk zamanlarda kabuslarımın başrolü olan o anlar şimdi gündüzlerimde de zihnimi kirletiyordu.  Sebep olduğum yanlışların sonuçlarıyla yüzleşiyordum. Birinin hayatına mal olan yanlışlarım şimdi de ailemi elimden alıyordu. Ülkeyi terk edecek olmaları bir yana yaşadıkları için bile şanslı hissediyordum. Öyle ki bir nevi kefaret ödenmiş ve Yılmaz onları bağışlamıştı. Korktuğum gibi hayatlarına mal olmadığım için rahatlamam gerekirdi ancak aksine hissettiğim korkunç vicdan azabının haddi hesabı yoktu. Tüm varlıklarını hatta iradelerini bile ellerinden almış kendi isteği doğrultusunda onları yaşadıkları ülkeden bile mahrum bırakmıştı. Yine yaşadıkları için şanslıydık. Hep bunu hatırlatıp durdum kendime. Ve beraberinde gelen yeni korkularımı derinlere itmeye çalıştım. Tek arzum kimseye daha fazla zarar vermeden güvenli bir şekilde buralardan gittiklerini görmekti. Tüm bu karanlıktan uzakta bir hayat sürmeyi hak ediyorlardı. Hele de Selim'in yaşadıklarından sonra... Bu yüzden hak ettikleri huzuru onlardan çalmamak için olabildiğince uzak durdum. Böylece buralardan kaçıp gidene kadar güvende olabilirlerdi. Bunu onlara borçluydum.

Tüm bunlar beynimde dönüp dolanırken aslına aklımda olması gereken bir şeyi unuttuğumu fark ettim. Annemin işten çıkarılışının ardından son birkaç gündür durmadan iş arıyorduk. Hem annem hem de ben. Annem henüz bir şey bulamamış olsa da benim bugün saat 4 de iş görüşmem vardı. Bir restoranda garson olarak çalışmak üzere başvurmuştum. Açıkçası ne olursa kabulümdü. Bulaşıkçı bile olurdum. Bu aralar maddi sorunlarımızın olduğu gerçeği bir yandan baş gösterirken diğer yandan Orhan amcaların ülkeyi temelli terk ediyor olmaları canımı sıkıyordu. Tüm bu ruhsal sancılarıma rağmen boş boş uzandığım yatağımdan doğrulup hazırlanmaya başladım. Aynadaki yansımama bakarken onunla en son karşılaşmamızı düşündüm. Beni karakoldan aldığı zamandı. Yüzündeki o keskin ve soğuk ifade gözümün önünden bir türlü gitmiyordu. Öldürmekten zevk alan o cani ifade. Karşımda gerçekten soğukkanlı bir katil olduğunu bilmek iliklerime kadar ürpermemi sağlamıştı. Bana hissettirdiği o dayanılmaz suçluluk duygusu sürekli peşimdeydi. O korkunç günden beri tüm günlerim yaşananları düşünerek kendime eziyet etmekle geçmişti. Ancak şimdi daha öncelikli problemlerimin olduğunun farkına varmam gerekiyordu. Geçimini düşünmem gereken bir ailem vardı. Annemin işsiz kalışı ve babamın durumunun ağırlaşması sonucunda maddi açıdan büyük bir darbe almıştık. Geçen ayın kirasını zar zor kapatmışken bu ay kirayı ödeyebilecek hatta market masraflarımızı dahi karşılayabilecek miyiz derdine düşmüştük. Babamın ilaç ve tedavi masrafları annemin sigortası sayesinde karşılanıyordu. Şimdi işten kovulmuş sigortası sona ermişti. Elde avuçta ne varsa ilaçlara gittiğinden kiramızı bile ödeyememiştik. Normalde olsa annem Orhan amcalardan iş için destek isterdi. Çünkü aramızda bunların lafı olmazdı. Hatta bize koşulsuz destek olacaklarından şüphemiz olmazdı. Ancak şimdi ısrarla onlardan bir şey istememesi konusunda annemi uyarmıştım. Onların da ciddi ekonomik zorluklar çektiğini, Orhan amcanın buradaki tim malvarlığını elden çıkardığını biliyordum. Kısacası İnan soyadına ait her şey onun olmuştu. Ödedikleri kefaret buydu. Annem yaşadıkları zorluklardan haberdar olmadığı için yardım istemek konusunda olumlu da olsa ona durumu anlatabildiğim kadar açıklamış, yaşadıklarımızı duyup onları daha da yıpratmanın gereksiz olduğu konusunda ikna etmiştim. Eğer durumumuzu bilseler ellerinden geleni yapacaklarından şüphem olmasa da asıl amacım onlardan olabildiğince uzak durmaktı. Benim yüzümden daha fazla zarar görmelerini istemiyordum. Bu yüzden son 3 gündür beni ısrarla arayan Burcu'nun telefonlarına çıkmamış, çeşitli bahanelerle onu ve Selim'i kendimden uzak tutmuştum. Söylediğim yalanlar ve gizlediğim gerçekler altında eziliyordum.  Her geçen gün olmadığım birine dönüştüğümün farkındaydım ama elimden bunu değiştirmek adına hiçbir şey gelmiyordu. Doğru olanı yaptığıma inanıyordum. En azından yapabildiğim  tek şey buydu.

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin