Bölüm8

40.1K 1.3K 230
                                    

Bir hafta..
Tam bir haftadır ne okula gidiyor nede biriyle konuşuyordum. Burcu beni defalarca aramıştı. En son çare eve gelmişti ve onu hasta olduğumu söyleyerek geçiştirmiştim.

Selim de beni defalarca aramış ve Burcu ile bana ne olduğunu sormuştu. Son günlerde ikimizde garip davranıyormuşuz.

Bir şey demedim. Onu da geçiştirecek konuyu kapamaya çalıştım. Ama daha fazla sürmeyeceğini biliyordum. Okula gitmem gerekiyordu. Devamsızlıktan kalmak istemiyordum.

Hem dersleri daha fazla kaçıramazdım. İşte bu yüzden bu sabah zorlanarakta olsa yataktan kalktım. Bir kot ve gömlek çıkarıp üstüme geçirdim.

Odamdaki boy aynasının karşısına geçtiğimde yüzümün ne kadar solgun olduğunu fark ettim. Göz altlarım morarmış yanaklarım çökmüştü. Son günlerde doğru düzgün yemek yemiyordum odama güneş ışığı bile girmemişti.

Ölü gibiydim.. Tıpkı bir ölü gibi. Bu cümle titrememe sebep oldu. Unutmaya çalıştığım anlar yeniden beynime doldu. Onun yüzü yeniden canlandı gözümün önünde. Son bir haftadır hayatımın en zor anlarını yaşatan o adamdı.

Korkulu gecelerin, kabuslarımın baş kahramanıydı. Ama tüm bunlar benim hatamdı. Bir hata yapmıştım ve bedelini ödüyordum. En kötüsü de her an o mavi gözleri görmemdi.

Neden bu kadar korkuyordum ki? O adam hiç kimseydi. Ve bir daha onu görmeyecektim. Kafamı sağa sola sallayıp düşüncelerimden sıyrılmayı hedefledim ve odamdan çıktım.

***********************************
Bir hafta önce...

Ada'nın gidişiyle Yılmaz gözlerini kapadı. Başını geriye atıp usulca aşağı yukarı hareket eden adem elmasını ortaya çıkardı. Elindeki içki bardağını tutuşu sertleşirken Ada'nın kurduğu cümleler beyninde yankılandı.
"Be-ben orada ölecektim. O adam beni öldürecekti....."

Birbirine geçen dişleri ile vahşice aralanan mavileri koyu bir tona büründü. En karanlık duyguları gün yüzüne çıkarken elindeki içki bardağını parçalara ayırdı.

Cam kırıkları avuç içine ve uzun kemikli parmaklarına derin çizikler bırakırken o bunu önemsemedi. Diğer elini kullanarak ceketinin cebinden telefonunu çıkartıp Murat'ı aradı. Kısa bir bekleyişin ardından telefon açıldı.

"Hazır mı?"
"Evet abi çiftlik evindeler."
"Geliyorum."

Yılmaz sert bir şekilde gaza bastı. Öfke doluydu ve öfkesini kusması gerekiyordu. Çiftlik evinin yoluna girdiğinde direksiyonu sıkı sıkı kavradı. Eklemleri beyaza dönene kadar öyle kaldı.

Çenesi sinirden titriyordu. Çiftlik arazisine girene kadar elleri pozisyonunu korudu. Taşlı zeminde arabasını durdurup kapıyı sertçe kapattı.

Ceketinin eteklerinden tutup düzelttikten sonra emin adımlarla çiftlik evinin kapısından geçti. Yanındaki adamların verdiği selamı görmeksizin ve hızla içeri dalmıştı. Murat içerde telefonla konuşuyordu. Yılmaz'ın geldiğini görünce telefonu kapatıp yanına geldi.

"Nerdeler?" Diye sordu yılmaz son derece düz bir ifadeyle.

Murat boğazını temizledi ve bahçeye açılan cam kapıya yöneldi. Kapıyı aralayıp Yılmaz'ın geçmesi için kenara kaydı.

Yılmaz bakışlarındaki kararlılığı sürdürdü. Öfke doluydu. Ancak az sonra çok daha iyi hissedecekti. Yılmaz ve Murat ahırın kapısına geldiğinde Murat içeri girmeyip kapıda durdu. Yılmaz ise adamlarına bakıp onay verdi ardından ahırın tahta kapısını aralayıp içeri girdi.

Ahır safkan atlar ve kaliteli samanlarla doluydu ve Yılmaz'ın misafirleri.. Yılmaz'ın adamlarından biri Rıfat'ı yakasından tutmuştu.

Cahit Maruf ise korkulu gözlerle onlara bakıyordu. İçeriye girdiğinde tüm bakışlar Yılmaz'dan taraf döndü. Rıfat'ı tutan adam iki adım geri çekilip saygıyla selamladı patronunu..

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin