Karşısınızda Ada Kaya..
Havuzun renkli aydınlatmaları gecenin karanlığına karışırken Yılmaz bahçede oturmuş şarap içiyordu. Beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıyırıp kollarını bacaklarına dayamıştı. Bakışlarını elindeki şarap bardağına indirip bardakta kalan kırmızı şaraba baktı. Bardağı elinde çevirip şarabın bardaktaki hareketini izlerken adım seslerini duydu.
Kafasını kaldırıp ona doğru gelen Murat'a baktı. "Gel Murat otur." Dedi karşısında yer alan boş şezlongu göstererek. Murat yerini aldı ve Yılmaz'a kulak verdi. Yılmaz kısa bir bakış atıp bardakta kalan son yudumu da kafasına dikti. "Beni ne kadar süredir tanıyorsun Murat?" Diye sordu Murat'a bakmadan.
"Kendimi bildim bileli ağabey. 17 yaşımdan beri seninle beraberim. Sen olmasaydın o gece ben-"
"Murat.." Yılmaz Murat'ın sözünü kesip elindeki boş bardağı masaya bıraktı. Elini Murat'ın omzuna atıp kendine yaklaştırdı.
"Sen benim kardeşimsin Murat." Murat gülümseyip kafasını salladı. Yılmaz onun tek ailesi, onun ağabeyiydi.
Yılmaz elini Murat'ın omzundan çekti ve devam etti. "Bu hayatta yalnızca sana güvenirim Murat." Murat gururlandığını hissetmişti."Bu yüzden onu gözüm kapalı emanet edebileceğim tek kişide sensin." Murat'ın kaşları şaşkınlıkla havalandı. Kimden bahsettiğini tahmin ediyordu ancak emin olmak adına sordu. "Kimi ağabey?"
Yılmaz Ada ile yaptığı konuşmanın onu nasıl korkuttuğunu görebiliyordu. Elbette kız kolay kolay kabullenemeyecekti. İnkar hatta bir kaçış dönemi olacaktı. O uzaktayken Ada'nın neler yaptığından emin olması gerekiyordu. Güvenebileceği, küçük kadınını gözü kapalı emanet edebileceği tek isim kardeşi gibi gördüğü Murat idi.
Yılmaz ayağa kalkıp havuzun ucuna kadar yürüdü. Ellerini ceplerine yerleştirip kafasını gökyüzüne kaldırdı. Onun eşsiz güzelliği gözlerinin önünde belirdi. Kokusu dün geceki gibi üstüne sinsin istedi. Ve onun kokusu bir ömür boyu onunla olsun. Ölene dek..
Yüzünde silik bir gülümseme belirdi ve dudaklarından küçük kadının adının dökülmesine izin verdi. "Ada.."***********
Murat telefonun sesiyle gözlerini araladı. Komodinin üzerinde yer alan telefonu eline alıp ekrana baktı. Arayan Yılmaz'dı. Uyuku dolu sesini düzene sokmak adına boğazını temizleyip bekletmeden telefonu açtı.
"Efendim ağabey?" Yılmazdan cevap beklerken yatağın diğer ucunda yatan kadını fark etmişti.
"Murat sana yollayacağım adrese gel. Hemen." Murat arkasını dönmüş yarı çıplak uyuyan kadının sırtına yüzünü buruşturarak baktı ve kısık bir sesle "Tamam ağabey yoldayım." dedi.Telefonu kapattıktan sonra etrafa saçılmış kıyafetlerini toplayıp odadan çıktı. Kimin evinde olduğunu bilmiyordu. Tek hatırladığı Yılmaz ile konuştuktan sonra her zaman takıldığı gece klübüne gittiğiydi.
Gri arabası yamuk bir şekilde park edilmiş, kaportası yamulmuştu. Arabasının bu vaziyetini görünce içtiğine lanet etti. Arabaya binip telefonuna gelen adrese doğru ilerledi. Gittiği yerin kapatılmış bir havaalanı olduğunu fark ettiğinde yolun yarısını çoktan aşmıştı.
Murat adrese geldiğinde vakit kaybetmeden arabadan inip güvenlik şeritleri ile sınırlandırılmış araziye doğru ilerledi. Etrafta hiçbir yerleşim yeri yoktu. Yanlış zemin ve kısıtlı alanından dolayı kapatılan havaalanı yarım kalan belediye işleri nedeniyle harabeye benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız - Ara verildi-
Teen FictionO acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak ta...