Üzerimdeki elbiseyi elimin tersiyle düzelttim. Aynaya kayan bakışlarım baştan sona bedenimi saran bu elbiseyi izlerken yavaş yavaş yukarı çıkmış, gözlerimle buluşmuştu.
Bakışlarımdaki boşluğu fark etmemek imkansızdı. O yorgunluğu ve bitkinliği bir tek ben görüyor olamazdım. Her gün gözlerimin içine bakan adam bunu göremiyor muydu? Ruhumu nasıl binlerce parçaya böldüğünü.. Nefesimi tükettiğini ve benliğimi yavaş yavaş yitirdiğimi..
Yüzümü izleyen bakışlarım aynadaki silüete kaydığında gözlerim buz mavisi gözleriyle buluşmuştu. Kapı eşiğine yaslamıştı bedenini. Elleri ceplerindeyken gözleri bütün bedenimde yavaşça gezindi.
Yerinden doğrulduğunda hızlı birkaç adım atmış tam arkamda durmuştu. Ellerim elbisemin eteklerini kavradığında dikkatle aynadaki adama bakıyordum. "Nefes kesicisin.." dedi sakince. Eli aniden bel oyuntumdan kavradığında sırtım ok gibi gerilmişti.
Bedenimi güçlü bir hareketle kendi bedenine çekti. Karnıma uzanan parmaklarının dokunuşunu ince kumaşın altından bile hissedebiliyordum. Çenesi saçlarıma karıştığında gözlerini yavaşça yummuş derin bir nefes almıştı.
"Başımı döndürüyorsun sevgilim.." dedi mırıldanır gibi. Diğer eli boynuma uzandığında saçlarımı omzumun arkasına yollamış gözlerini yavaşça aralamıştı. Gözleri aynadaki yüzümde gezinirken başını yavaşça boynuma uzattığını görebilmiştim.
Dudaklarını boynuma değdirdiğinde hızla bedenimi kollarının arasından çekip arkamı döndüm. Bana dikkatle bakan mavilerine çevirdim gözlerimi. Az önceki halimizden aldığı zevk adım adım yüzüne yansırken ellerini yeniden ceplerine yerleştirmiş omzunu geriye vermişti.
"Hazırsan gidelim." Dedi hiçbir şey olmamış gibi. Nereye gideceğimizi dahi bilmiyordum. Birkaç kez sormama rağmen bana net bir cevap vermemişti. Belli ki Yılmaz Ünal'ın yine bir planı vardı. "Artık nereye gideceğimizi öğrenebilir miyim?" Dedim dişlerimi sıkarak.
"Bu kadar sabırsız olma sevgilim. Benim için özel bir yere gidiyoruz. Biriyle tanışmanı istiyorum." Dedi kaşları havalanırken. Gerginliğim anbean artarken kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Yılmaz ile yaşadığım her saniye bambaşka bir sürpriz demekti. Ve ben sürprizlerden pek hoşlanmazdım.
Evden çıkıp arabaya yerleştiğimizde yolculuğun sakin geçmesi gerginliğimi daha çok arttırıyordu. Nereye gideceğimizi dahi bilmiyorken bu sükunet kafamda yükselen sesleri arttırıyordu. Kısa bir yolculuğun sonunda araba durduğunda gergin bakışlarım geldiğimiz yere çevrildi.
O zaman görebildim bu büyük yalıyı. Kime ait olduğunu gayet iyi biliyordum. Haldun Ünal'ın eviydi. Kapım aralandığında arabadan çıkmış Yılmaz'ın yanındaki yerimi almıştım. Tanıdık bakışlarım bu görkemli evde dolaşırken deniz kokusu burnumu sızlatıyordu.
Gözlerim yavaşça evden Yılmaz'a çevrildiğinde bana baktığını görebilmiştim. Burayı bildiğimi hatta daha önce geldiğimi bilmemeliydi. Babasıyla zaten tanışmıştım ancak şimdi resmi olarak tanıştırılmak üzere buradaydım. "Gidelim.." dedi sakince.
Eli belimi kavradığında bacaklarımı hareketlendirebildim. Görkemli yalıya doğru adım adm ilerlerken aksi yöne kaçma isteğimi bastıramıyordum. Bir Ünal bile yeterince yorucuyken bir başka Ünal ile yüzleşmek istemiyordum.
Kapı eşiğinde durduğumuzda bizim için aralanan kapıdan geçmiş görevlinin yardımıyla içeriye yönlendirilmiştik. Tanıdık bu evde gezinen bakışlarım adım adım içeriye girerken gittikçe büyüyor saniye saniye geriliyordum.
Sonunda salona geçtiğimizde aralık camlardan esen meltem ve muhteşem manzarayla göz dolduran yemek masasını da görebilmiştim. Her şey hazırlanmıştı. Şık bir akşam yemeği için benim dışımda her şey ve herkes hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız - Ara verildi-
Teen FictionO acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak ta...