Bölüm 31

13.9K 553 861
                                    

Alexander binadan ayrıldığında şehir manzarasının karşısında iki kardeş baş başa kaldılar.

Yıllar sonra yeniden evlerinde ve beraber oldukları için memnun olsalarda tamamlanmış hissetmekten çok uzaklardı. Birbirine çok benzeyen yeşil gözleri şehri tararken Ateş konuştu.

"Ada'yı gördüm. Kabul etmeliyim ki senden bu kadarını beklemezdim. Tanınmayacak haldeydi." Kardeşinin sesi kulaklarına dolan Eliz kısık bir şekilde güldüğünde parlak sarı saçlarını savurmuştu.

"Şehrin en manyak adamını bulmak kolay olmadı. Biraz fazla enerji sarf ettim. Ama değdi." Dudakları yukarı kıvrıldığında parıldayan yeşil gözleri Ateş'inkilere dönmüştü.

" O kızı bir kenara bırakalım. Sen İgor meselesinden bahset Ateş. Ne yapmayı planlıyorsun. Alexander haklı. Seni ifşalamadan ona ulaşmamız çok zor." Ateş'in Eliz'i dikkatle izleyen gözleri onu baştan aşağı taradığında eli sırtına ulaşmıştı.

"Sen ağabeyini hiç tanımamışsın Eliz." Zevkle gülümserken Eliz onu dikkatle dinliyordu.

"Bu gece Yılmaz'ın verdiği davetteydim. O davet öylesine bir davet değildi.Yılmaz Ünal o daveti bir amaç uğruna verdi. Hükümdarlığının altındaki haini bulmak için."

Kaşları özenle çatılan Eliz şekilli dudaklarını kımıldattı. "Senden şüpheleniyor öyle değil mi?"

"Neredeyse emin." Ateş'in rahat tavrı karşısında Eliz gerilmeye başladığında kaşları havalanmış sesi sorgulayan bir tonda çıkmıştı.

"O halde ne yapmayı planlıyorsun Ateş?"

"Bu gece İgor ile yüz yüze geldim." Ateş'in gözleri Eliz'in ifadesine kilitlendiğinde gözlerinde yükselen korkuyu dikkatle takip etti.

Eliz de Ateş kadar, hatta ondan daha yakın, Yılmaz Ünal'ı tanıyordu. Ondan korktukları kadar ona karşı intikam hırsıyla doluydular. Ancak Eliz, Ateş'in gerektiği kadar tedbirli davranmadığını düşünmeye başlamıştı.

"Korkma kardeşim.. İgor beni tanımıyor. O gece Kıbrıs'daki adam ben değildim." Ateş açıklamayı yaparken son derece keyifliydi. Düzgün dişlerini göstererek güldüğünde Eliz sıkıntıyla nefes vermişti.

"O halde sana ulaşabileceği bir delil yok? Öyleyse neden Alexander aksini düşünüyor?"

Ateş omuz silkti. "Her şeyi bilmesine gerek yok.. Onunla ittifakımız ebedi değil."

Eliz hala rahatlamış hissetmiyordu. Söz konusu Yılmaz olunca her an tetikte olması gerektiğini bizzat tecrübe etmişti. Onun yakınında olduğu her an uçurumun kenarında dans ediyor gibiydi. Yeniden bu tanıdık duyguyu hissetmek onu baştan aşağı ürpertip heyecanlandırsa da kendisine verdiği sözü unutmasına engel değildi. " Benim tanıdığım Yılmaz Ünal işin peşini bırakmaz. Senden şüpheleniyorsa ipin ucunu yakalayacaktır."

"Tek yapmamız gereken kardeşim, Yılmaz ipin ucunu tutana dek onu oyalamak. O zamana dek bana güvenmesini sağlayacağım." Eliz'in dağılan bakışlarını fark ettiğinde kaşları çatılmıştı. Yılmaz'ın Eliz üzerindeki etkisi onu içten içe endişelendirse de kız kardeşine güveniyordu. Kendini yeniden o uçurumdan aşağı bırakmayacağına dair inancı tamdı.

"Zamanı geldiğinde Yılmaz Ünal sahip olduğunu gücünü elinden kaybetmiş olacak. İşte o zaman ona ihanet edenin ben olduğumu bilmesinden sonsuz bir zevk duyacağım." Sözleri dudaklarından dökülüp Eliz'in kulaklarına ulaştığında şekilli dudaklarına tatminkar bir gülümseme yerleşmişti.

Ateş'in omzuna dayanıp yeşil gözlerini yeniden İstanbul'a çevirdiğinde damarlarında dolanan intikam ateşini hissediyordu. "Yılmaz Ünal'ı güçsüz görmek de bana büyük bir zevk verecek Ateş.."

Acımasız - Ara verildi- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin