Elindeki silaha son bir kez baktı. Bu silah uzun zamandır onunla birlikteydi. En iyi modeldi ve bilinen tüm özelliklere sahipti. En önemlisi de onun itibarına uygundu. Her zaman son noktayı o koyardı. Silahının namlusunu elindeki bez yardımıyla temizledi. Karanlık depoda duyulan yalnızca iki ses vardı. ilki ağzı bezle kapatılmış adamın sessiz çığlıklarıydı. ikincisi de siyahlar içindeki acımasız adamın kaliteli İtalyan ayakkabılarının boş zeminde çıkardığı adım sesleriydi. Sandalyeye bağlanmış zavallı adam adım sesleriyle beraber sonunun geldiğini anladı. Onun tarzı buydu ve bunu herkes iyi biliyordu.
Önüne düşen loş ışıktan başka hiç bir ışık yoktu. Depo soğuk ve karanlıktı. Adım sesleri kulağını doldururken son bir umut yalvardı. Ağzındaki bezle beraber sesi oldukça boğuktu. Ağzındaki bezden zorlanarak kurtuldu. Ve son bir umut acımasız adama yalvardı. "lütfen.. Acı bana yalvarırım.. İstediğiniz tüm bilgileri verdim lütfen.. Ailem var, küçük bir kızım var lütfen. Acı bana.." kesik kesik nefeslerinin arasından karşında yerini almış siyah takım elbiseli adama yalvardı. Loş ışık yüzünün yarısını aydınlatıyordu. Ve bu adama oldukça korkutucu bir hava kalmıştı. Soğuk mavi gözlerini kanlar içindeki adamda sabitledi. Yüzünde tek bir duygu kırıntısı dahi yoktu. Bu onun işiydi ve o bir profesyoneldi. Silahını adama doğrulttu. Ve ağzından onun meşhur sözleri döküldü. " Yılmaz Ünal kimseye acımaz. Kimseye.." Boş depo iki el silah sesiyle yankılandı. Adamın başı sağa yattı, kanlar süzülürken acımasız adam cesete son bir bakış attı. Aynı soğukkanlılıkla sessiz ve soğuk depodan çıktı. Üstündeki pahalı takım elbisesini tek eliyle silkeledi. Silahı belindeki yerini alırken adımlarını evinin devasa salonuna yönlendirdi. Rahat italyan deri koltuklarda yerini aldığında adamlarından biri elindeki dosyayı büyük bir saygıyla masaya bıraktı. Evdeki yardımcılardan biri elindeki şarap kadehini adama uzattı.
Yılmaz elindeki kadehi inceledi. Kırmızı kaliteli bir şaraptı. Bir yudum aldı ve gözlerini kapadı. 1945 yapımı fransız şarabıydı. Yüzünde silik bir tebessüm oluştu. Ardından masa da duran onun deyimiyle işine odaklandı. Dosyayı pür dikkat incelerken az önce öldürdüğü adamın -Ahmet Ekin- verdiği bilgileri doğruladı. Bu da demek oluyordu ki sıradaki işi Orhan İnan'dı. Onu kandırmaya çalışmış ve onun parasını çalmışlardı. Yılmaz için para hiçbir zaman önemli değildi. Ancak söz konusu onun itibarıydı. Ve bir Ünal herzaman itibarı için yaşardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız - Ara verildi-
Teen FictionO acımasız bir mafya, nitelikli bir sosyopat... Şimdiyse aşık ve yapacaklarının sınırı yok! Mafyanın istekleriyle sıkışmış zavallı bir kız. Onun aksine merhametli ve iyi biri. Ondan kurtululabilecek mi ? yoksa gerçekten ondan kaçış yok mu? Kapak ta...