✩45

5.5K 516 42
                                    

Kahve dolu bardakları ortadaki sehpaya bırakıp Teoman'ın yanına, biraz ilerisine oturdum ve ona doğru döndüm.

"Sanırım artık bir şeyleri konuşmamız gerekiyor." dediğinde başımla onayladım.

"Cemre'yle buluşmuştum, hatta sen de fotoğraflarını görmüştün?" Sorarcasına konuştuğunda tekrar başımı salladım. "Bana o gün 'bu işin peşini bırakmayacağım' demişti. Yani ilişkimizden bahsediyordu. Dediğini yapmış."

"Nasıl?" dedim merakla.

"Annemle Cemre'nin eskiden tanışıklığı var. Cemre anneme senin hakkında ipe sapa gelmez şeyler söylemiş. Partinin olacağı sabah annemle kahvaltı yaptık. Orada bana Cemre'nin anlattığı kadarıyla bildiği şeylerden bahsetti. Yaman'la olan eski ilişkin duyulursa, bizim aramızdaki ilişki de eklenince işlerin karışabileceğini söyledi. Eğer olur da bizim şirketten ayrılmak zorunda kalırsan kariyerinin kötü etkilenebileceğini söyledi."

Teoman bunları söylerken aslında hiç bunları anlatmak istemiyor gibiydi.

"Ben bunları düşünmedim mi zannediyorsun? Her şeyi göze alarak seninle birlikteyim Teoman."

"Biliyorum İpek." derken elini saçlarıma uzattı. Bir tutam saçımla oynarken bana doğru biraz yaklaşmıştı. "Biliyorum ve senden ayrıldığım için o kadar pişmanım ki... Eğer ayrı kalırsak hayatındaki problemler düzelir sandım."

"Tamam.... Şimdi bana bu yorgunluğunun sebebini anlat." derken parmaklarımla göz altlarındaki morluklara dokundum. 

Teoman gözlerini kapatırken yüzüne dokunan elimi alıp içine bir öpücük bıraktı.

"Batmak üzereydik." dediğinde şaşkınlıkla kalakaldım.

"Ne? Nasıl?" dedim hayretle.

"Fransa'daki şirkette yönetim açısından bir problem çıkmış. Düzeltebilmek için bayağı uğraştık. Hatta o yüzden Fransa'ya gittim."

"Düzeldi mi peki?"

"Düzeliyor. Yönetimde yer alan çalışanlarda değişiklikler yaptık."

"Yani o yüzden kendini bu derece yordun. Uykusuz bıraktın kendini."

"Uyumaya pek vaktim yoktu. Hala da olduğu söylenemez aslında."

"Uyumazsan güçten düşersin Teoman. Bu kadar yoğun çalışıyorken uykusuz kalman sağlığın için hiç iyi değil. Bilseydim eğer bugünki programımızı başka zamana ertelemeyi sağlardım, sen de dinlenirdin bütün gün."

"Yanında yeterince dinleniyorum." dediğinde gözlerimi devirsem de gülüyordum.

"Aynı şey değil." deyip ayağa kalktım. "Şimdi sen buraya uzanıyorsun." derken Teoman'ı omuzlarından ittirip koltuğa yatmasını sağladım. "Televizyonda bir şeyler bulup izlersin." Kumandayı eline tutuşturdum. "Ben de gidip yiyecek bir şeyler hazırlıyorum."

En son sabah kahvaltı yapmıştık ve şu an hava çoktan kararmıştı.

———

Ocağı kapatıp Teoman'ı çağırmak için içeri gittiğimde onu uyurken buldum.

Sonunda yorgunluğuna yenik düşüp uyuyakalmıştı işte.

Zar zor uyuyabildiğinden sessiz kalmaya özen göstererek Teoman'ın üzerine battaniye örttüm.

Biraz acıktığım için, yemeklerden tabaklara koyup tepsimle birlikte balkona çıktım. Soğuk olduğu için üzerime hırka da almıştım.

MİHMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin