•
Bahçeye çıkıp sandalyeye oturduğumda gözlerimi kapatıp biraz sessizliği dinledim.
Kaya'yla kahvaltı yaptığımız, Teoman'la yüzleştiğim günün akşamında Ağva'ya gelmiştim.
Kaçmak çözüm değildi belki ama uzaklaşmak biraz iyi gelmişti.
2 gündür buradaydım. Kaya ara ara arıyordu.
Özgür ve Miray balayındalardı. Hayat şu an onlara güzeldi.
"İpek." diye seslenen annemi duyunca gözlerimi açtım.
"Efendim."
"Misafirin var." derken annemin yüzü biraz tereddütlü gibiydi.
"Kim?" dedim merakla.
Annem sessiz kalınca hızla eve girdim ve kapıya gittim.
"Teoman?" derken zaten olmayan keyfim tamamen kaçmıştı.
"İpek... Ben..."
Bir şey söylemesini bekledim.
"Konuşabilir miyiz?"
"Konuşalım." dedim yavaşça başımı sallayıp. "Sahile gidelim."
"Tamam, olur." derken mahcup bir şekilde benden başka her yere bakıyordu Teoman.
Hiç konuşmadan sahile geçtiğimizde bir banka yan yana oturduk.
"Özür dilerim." dedi Teoman. "Yanımda olmanı istedim. Bencillikti."
Ne diyebilirdim ki?
"Sensiz bir hayat düşünemedim. Bu yüzden otelde ağzımdan onlar döküldü. Sanki onları söyleyen ben değildim."
"Ama söyledin Teoman. Beni seçim yapmaya mecbur bıraktın."
"Çok üzgünüm. Yemin ederim, köpek gibi pişmanım."
Sessiz kalırken başımı ellerimin arasına alıp dirseklerimi bacaklarıma koydum.
"Ne değişecek? Ben geri döneceğim, sen burada kalacaksın." dedim gözlerimi kapatırken.
"Sensiz olmuyor İpek. Sesini duyamamak bile beni öldürüyor. Eğer beni affedersen... en azından sesinle, varlığınla ayakta kalabilirim."
İç çekerek doğruldum.
"Kolay değil Teoman. Ben çok mu iyiyim sanıyorsun? Beni saçma sapan bir halde bıraktın. Zaten bütün yaşantımı burada bırakmam gerekirken bir de sen beni tek başıma bıraktın."
"Çok üzgünüm." derken sesi titremişti. "Özür dilerim. Binlerce kez dileyebilirim. Yeter ki benden vazgeçme."
"Sen bizden vazgeçtin." dedim düz bir sesle.
"Allah beni kahretsin." derken kendine kızgındı. "Kahretti zaten. Sensizlik beni kahretti."
"Ben... Bilmiyorum Teoman. Yeniden olabilir miyiz, bilmiyorum. Çok zor."
Teoman elini elime sararken bakışlarım ona döndü.
"Her şeyi yıktım, biliyorum. Ama yeniden yapmama izin ver. Lütfen." derken sesi buna muhtaç çıkıyordu.
Ben de ona muhtaçtım. Biliyordum işte. Onsuz olmuyordu. Onsuz geçirdiğim her saniye bana bunu çok iyi öğretmişti.
Ama... Kabullenemiyordum. Beni bir seçime mecbur bırakmasını kabullenemiyordum bir türlü.
"Yapamam. Benim de bir gururum var Teoman. Sen beni hiç tereddüt etmeden o otel odasında bırakırken ardındaki beni hiç düşünmedin bile. Şimdi karşıma geçmiş, pişman olduğunu söylüyorsun. Ben bekledim. O odada, senin geri dönmeni bekledim. Ama sen gittin. Ben sana geri dönemem. Bunu kendime yapamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİHMAN
General FictionMihman: Misafir, konuk. ✩✩✩✩✩ Étoile Conception dünyaca ünlü bir tasarım şirketiydi ve ben de bu şirketin İnsan Kaynakları Müdürü'ydüm. İnsan Kaynakları Departmanı'nda çalışan sadece iki kişi olduğundan müdür konumuna gelmem çok zor olmamıştı. Étoi...