•
Uykumdan uyandığımda burnuma çok tanıdık bir koku dolmuştu. Tanıdık ve çok özlediğim bir koku...
Gözlerimi yavaşça açtığımda Teoman'ın odasında olduğumu görür görmez yerimde doğruldum.
Burada ne işim vardı?
Hızla yataktan çıktığımda üzerimde bana oldukça büyük gelen bir tişört olduğunu fark ettim. Teoman'ın tişörtüydü...
"Ben buraya nasıl geldim ya?" diye mırıldanırken karşımdaki aynada kendimi gördüm.
Saçlarım kabarıktı. Makyajla uyuduğum için gözümdeki maskara göz çevremi karartmıştı. Kısacası, berbat duruyordum.
Etrafa bakındığımda kendi eşyalarımı göremediğim için mecburen gergin bir şekilde odadan çıktım.
Temkinli adımlarla aşağı indiğimde kimseyi göremedim. Ne bir çalışan vardı ne de Teoman buradaydı.
Salondaki koltuklardan birine adeta kendimi atıp saçlarımı geriye attım.
Dün gece ile ilgili bir şeyler hatırlamaya çalışırken gözüm orta sehpadaki şiir kitabına takıldı.
Kitabı elime aldığımda iki sayfanın kenarının bükülmüş olduğunu fark ettim ve sayfalardan birini açtım.
Peki ya sizin
Hiç fotoğrafını açıp
Yüzünün en ince ayrıntısına kadar,
Incelediğiniz biri oldu mu?
Uçmak için kuş olmak gerekmiyor,
küçük sevinçler olsun yeter.
Ve insan,
En çok kimde kaldıysa,
En çok O'ralı oluyor...
En uzun süren sevdalar; 'Yarım kalanlardır'!
Şimdi bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
Yüzüm kime dönük olursa olsun
Yüreğim hep sana dönük olacak...
Dalgınım;
Dalıp dalıp gidiyorum bu ara,
Neyi nereye koyduğumu unutuyorum.
Dargınım;
Kırıla döküle gidiyorum bu ara,
İnsanlar o kadar acımasız ki;
Kimi nereye koyduysam bulamıyorum...*Teoman'ın altını çizdiği mısrada gözlerim takılı kalmıştı bir süre. Öyle doğru bir sözdü ki... diyecek bir şey yoktu.
Derin bir nefes alıp kenarı bükülen bir diğer sayfayı açtım.
Unuturum diye uyandım.
Yine seninle uyandım!
Belli ki uyurken de
Sevmişim seni...
Sevmek güzel meslek,
Ama zor...
Can dayanıyor dayanmasına
Ama yürek...
Gitti gidecek!
Senin çelme taktığın yerden,
Başlıyorum işte hayata...
Halbuki sana rastladığım gün susuzdum...
Yalnızdım...
Bir çırpıda içtim,
Gözlerini...
Ama işte günlerce konuşmaz!
Yazmaz,
Aramaz,
Sormaz...
Sonra gelir,
Bir "Merhaba" der!
Ve yine... o kazanır!*"Uyanmışsın."
Arkamdan, hiç beklemediğim bir anda gelen sesle birlikte irkilirken kitabı kapatıp yerine koydum.
"Neden buradayım?" diye sorduğum sırada Teoman elindeki spor çantasını bırakıp karşıma oturdu.
Gittiğimden bu yana biraz vücut yapmış gibi görünüyordu. Düzenli spora başlamıştı sanırım.
"Çok sarhoştun. Anahtarlarını bulamadım. Abin de evde yoktu. O yüzden seni buraya getirdim."
"Gerek yoktu ama yine de sağ ol." diye mırıldandım.
"Kahvaltı birazdan hazır olur. Ben duşa gireceğim, o zamana kadar." deyip yerinden kalktı Teoman.
"Kaya'yla kahvaltı yapacağım. Kıyafetlerim nerede?" dedim ben de ayağa kalkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİHMAN
General FictionMihman: Misafir, konuk. ✩✩✩✩✩ Étoile Conception dünyaca ünlü bir tasarım şirketiydi ve ben de bu şirketin İnsan Kaynakları Müdürü'ydüm. İnsan Kaynakları Departmanı'nda çalışan sadece iki kişi olduğundan müdür konumuna gelmem çok zor olmamıştı. Étoi...