9. Bölüm

564 61 13
                                    

Eda'dan
Kitapta diyor ki...Bir korktuğunuzda, iki heyecanlandığınızda, üç aşık olduğunuzda kalbiniz çok hızlı atar.Ben dün çok korktum, heyecanlandım..Üçüncüsü...
Serkan dün ellerimi tuttu.Kalbim o kadar hızlı çarptı ki..Sanki yerinden çıkacakmış gibi.Yani bunun adı aşk mı? Bilmiyorum..Ama adı her neyse..Yanaklarım kıpkırmızı oldu.Böyle sanki biri elini yanaştırsa yanağıma daha dokunmadan sıcaklığını hissedecek gibiydi.Avuç içlerim terledi, nefesim kesildi...
Başımı Serkan'ın omzuna koydum.Sanki dünyanın sonu gelse orda öylece kalabilirdik.
Güneş doğuyordu..Çok güzel bir manzara vardı önümüzde.Sanki her şey bizim için hazırlanmıştı.
Serkan bana güvenip güvenmediğimi sordu.Tam bir cevap veremedim.Ama bugün ona cevabımı vericem :)

Eda bahçede Ceren ve Barış'ı görünce yanlarına gider.Son olanlardan ötürü Barış'a karşı soğuktur.

Barış:Nasılsın?
Eda:Teşekkür ederim
Ceren:Kızım sen nerelerdesin ya yine gittin yoksun ortalıkta.
Eda:Biliyorsun işte..Serkan'ın annesi..
Ceren:İyi oldu mu bari?
Eda:İyi iyi.Bir sorun yok.
Barış:Ne oldu ki?
Ceren:Serkan'ın annesini hastaneye kaldırmışlar da..
Barış:Hııı..
Ceren:(telefonuna bakıyordur) S-selin..
Barış:Ne olmuş Selin'e?
Ceren:İntihar videosu çekmiş.
Eda:Ne??!!!
Ceren:Evet..Baksanıza şuna.

Selin ucu uçurum olan yüksek kayalıkların başında intihar edeceğini söylediği bir video çekmiştir.Barış videonun nerede olduğunu anlar ve hemen Selin'in yanına giderler.Serkan ise çoktan orada Selin'i vazgeçirmeye çalışıyordur.Serkan Selin'i kayalıklarından indirince Selin Serkan'ı öper.Ceren, Barış ve Eda bunları görür.Eda bir şey demez ama üzülmüştür.
İki gün sonra Selin'in yurt dışına gittiği haberi gelir.O gece Serkan ve Barış yine kavgaya tutuşurlar.Barış Serkan'a "Eda'yı haketmiyorsun dediğimde o kadar haklıydım ki.Selin'in haline bak..Kız sana aşık olduğu için intihar etmeye kalktı.Neyse ki gitti de kurtuldu senden.Şimdi de sırada Eda mı var?" gibi şeyler söylemiştir.Serkan Barış'ı döverken Eda onları görüp ayırmaya çalışsa da işe yaramamıştır.Eda Serkan'a çok kızmıştır.Ne olursa olsun kimse bu hale getirilmeye değecek bir şey yapmamıştır diye düşünmektedir.Çünkü o kavganın ardından Barış 3 gün hastanede yatmıştır.

Aradan 1 hafta geçer.Eda, Ceren, Fifi, Barış ve Ferit beraber gidecekleri bir kamp için araba yolculuğundadırlar.Eda Serkan'a çok kızgın olsa da Barış'la da arası iyi değildir.Aralarında bir mesafe vardır.Ortam biraz gergindir.Eda camdan dışarıyı izliyordur.

Eda'dan
Durmadan aynı tanıdık duygular ziyaretime geliyor.Öfke, hayal kırıklığı, korku..En sonunda da kocaman bir yalnızlık...
Uzun bir süre uyumak istiyorum.İzin verseler kaç mevsim geçer uykumda? Bilmiyorum...
Gözlerim bağlı.Karanlıkta el yordamıyla yolumu bulmaya çalışıyorum, kayboluyorum.Başa dönüyorum..Sonra yine kayboluyorum.Ben hep kayboluyorum..
O malum geceden sonra bir hafta geçti.Ama unutamıyorum.Gözlerimi kapadığımda hâlâ aynı korkunç anları hatırlıyorum.
Herkes özünde iyi niyetli olabilir.Ama kim olduğumuzu niyetimiz değil, hareketlerimiz belirler.
Benim dünyam bu kadar nefreti kaldırmıyor.Her ne olursa olsun Barış bu duruma gelmeyi hak etmedi.
Serkan devamlı beni aradı.Açmadım...Defalarca karşıma çıktı.Yolumu değiştirdim.Hiçbir açıklama yaşadığım şoku atlatmama yardımcı olamazdı.
O da vazgeçti sanırım bir süre sonra.Beş gündür onu görmüyorum.
Hepimiz paramparça olduk.Bambaşka köşelere dağıldık.
Her şey bir anda soğudu.Bu yaz güneşi bizi yeniden ısıtır mı?
Gözlerim ufukta, bir mucize bekliyorum sanki.Ama bu kadar derin bir yaranın bu kadar çabuk iyileşmesini beklemek budalalıktan başka bir şey değil.
Belki de en iyisi Selin'in yaptığı..Yurt dışında yeni bir hayata başlamış.
Ceren,Ferit ve Fifi beni hayata bağladılar.Keşke herkes onlar kadar saf ve temiz olsa..
Barış bir haftadır kapadı kendini.Ne dışarı çıktı ne antrenmanlara katıldı.Kimseyle konuşmadı, o kavga yaşanmamış gibi davrandı.Onun için üzülüyorum bir yandan.
Bana olan duygularını öğrendikten sonra aramıza bir mesafe koydum.Şimdi iki yabancı gibiyiz.
Beyaz kalmaya çalıştıkça daha mı çok kirleniyorum? Bu lekeler nasıl çıkar aklımızdan? Kalbimiz nasıl eskisi gibi kir tutmaz? Bilmiyorum..Ama en önemlisi sanırım dik durmak.Bütün felaketler üstümüze doğru geldiğinde...Kaçmak değil de..Dik durmak belki de...Korkusuzca savaşmak.Don Kişot gibi..İnanmak..Ve biraz da deli olmak.
Belki de kendimi kandırıyorum.Bilmiyorum...Sadece her şeyin bir an önce iyi olmasını istiyorum.
İşte yine bir yolculuğun başındayım.Başıma neler geleceğinden habersizim.
Şimdi gözlerimi açıcam ve güzel günler başlayacak.3...2...1...

MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin