Rehnüma Mahirle beraber uzunca bir süre daha anne ve babasıyla oturup hasret giderse de öğle yemeğinden sonra genç adamın ayağa kalkarak yola çıkmaları gerektiğini söylemesi ile sinirli bir nefes alıp ayaklandı.
İkili kısa zamanda hem Adin beyle hem de Şimal hanımla vedalaşıp evden dışarı çıktıklarında Rehnüma Mahirle beraber ilk evden çıkışını hatırlayıp hüzünlendi ama hüznünü geriye göndererek arabaya binip yola çıktılar.
"Ben belki akşama kadar kalmak istiyordum, belki gelmişken Kahire'yi gezeceğim. Bana sormadan, fikrimi almadan ne diye hareket ediyorsun."
Genç adam dudağının kenarını ağzının içinden birkaç saniye ısırıp "Şu an benim dediğim olacak. Gezmek istiyorsan bunu ertele, annenle baban da kaçmıyorlar zaten" dediğinde Rehnüma sinirlense de bağırmadı ama dişlerini sıkarak konuştu.
"Senin yüzünden zaten sekiz yıldır kendi topraklarıma gelemedim birde yüzsüz gibi dediğini yaptırmakta ısrarcısın. Ayağını denk al canımı sıkıp durma."
Mahir çatık kaşlarla başka bir şey demekten kaçınıp sessizliğini korurken genç kadın gözlerini kıstı ve birkaç saniye daha inceleyen gözlerle baktı.
"Sen ne karıştırıyorsun, arkadaşlarınla ne konuştuğunu da demedin. Sana güvenemiyorum. Tekrardan bir oyunun içine çekmediğini nereden bileyim."
Genç adam yan gözle çok kısa bir Rehnümaya baksa da çabucak ön camdan dışarı bakmaya devam etti.
"İkinci kez nikâh masasından dönmeyeceksin, merak etme."
Rehnüma burun kıvırıp önüne döndükten sonra "İnan ikinci kez dönmeyi yeğlerim, karın olmak için can atmıyorum" dedi ve Mahirin sinirinin ayyuka çıkmasını sağlamış oldu ama genç adam sinirli nefes alsa da sesini stabil tuttu. O da fark etmişti evden çıkarken Rehnüma'nın hüzünlendiğini.
"Artık suratını asmasan olmaz mı."
Rehnüma alayla gülerek "En son seninle bu evden çıktığımda elini tutmuştum sende irkilmiştin hatırlıyor musun" dediğinde genç adamın sıkıntılı nefes alışını duyarak devam etti.
"Bende saf gibi fikrimin bile sorulmadığı düğün hazırlığında stres yaşadığını yada iş stresi var zannetmiştim. Bu salaklığımı son anıma kadar sürdürdüm üstelik. Eski ben olsam adını duymamla acı yaşanmışlıkları siler atardım ama değilim ve değiştim. Hem de fazlasıyla..."
"Belki de silip atman gerekmiyordur. Sadece zamana bırakmak ve beklemek gerekiyordur. Alışmak için."
"Sana mı yoksa yaşananlara mı alışmam gerekiyor."
"İkisine de."
Rehnüma başını olumsuz anlamda sallayarak burnunu dikleştirdi.
"Yaşananlara alışabilirim ama sana asla. Sen benim için imkânsızın ötesinde birisin. Seni affedersem bu kendime yapabileceğim en büyük saygısızlık olur, affetmeyi istemiyorum zaten."
Mahir sıkıntılı bir nefes alarak "Günün birinde istersin belki de, kim bilir" dediğinde arka koltukta bulunan ceketinin iç cebinde ki telefonu çalmaya başladı.
Gözünü yoldan ayırmadan geriye doğru eğilecekken Rehnüma daha önce davranıp ceketi alarak elini iç cebine uzattığında Mahir de tebessüm ederek kısa bir anlığına genç kadına baktı.
Rehnüma birkaç saniye sonra telefonu cebinden çıkartıp ekrana baktığında bir kadın ismi görerek Mahire telefonu uzattı.
"Al."
Mahir uzatılan telefonu alarak kısa bir ekrana baktı ama dişlerini sıkıp çalmaya devam eden çağrıyı sonlandırdıktan sonra iki koltuğun arasında ki boşluğa bıraktı. Onun bu hali genç kadının gözünden kaçmamış olacak ki Rehnüma kısaca öksürüp yan gözle baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahire'nin İncisi
General FictionNormalde biten bir kitaptır ama baştan yazarak yayımlıyorum. Rehnüma abisinin terörist ele başı olduğunu ve sevdiği adamın da gönüllü, gizli asker olduğunu bilmeden Mısır da Mahir ile dini nikâhını gerçekleştirip Türkiye'ye, sevdiği adamla evlenmeye...