29. Bölüm

3.8K 195 6
                                    

Rehnüma göz kapaklarını yorgunlukla ve yavaşça araladığında karanlık odayla karşılaşıp birkaç saniye yatağın boş tarafına bakındı. Üzerinde ki örtüyü yavaşça aşağı çekip yatakta oturur pozisyona geldiğinde iki günün yorgunluğu ve yorgunlukla gelen ağrıyı hissedip avuç içleri yataktayken gerindi, başını sağa sola salladı. Kısa zaman sonra kendisine geldiğinde ise komodinin üzerinde duran telefondan saate baktı, iki kaşı havalandı.

"On mu."

Fazla uyumuş ve dinlenmişti ama iki günün acısı hâlâ bedenindeydi.

Yavaş ve ağır adımlarla yatağından kalkıp ilk önce banyoya geçti, birkaç dakika içerisinde ihtiyaçlarını hallederek sabahlığını giyinip aşağı kata indi, ışığı yanan salona geçti kimseyi göremedi ama hazırlanmış yemek masası gözüne çarptı.

"Mahir" diye seslense de evin hiçbir yerinden ne ses nede bir kıpırtı duyulmadı.

Erkenden kalkma deyip kendisinin kalkması, yemeği hazırlaması ve dışarı çıkması garip geldi.

Telefonunu almak için yukarı kata yöneldiğinde hole gelmişti ki genç adam da kapıyı açmış içeri adımını atıyordu. Kucağında da bir demet gül, yüzünde her zaman ki gülümsemesi ile.

"Uyanmışsın."

"Evet" diyen kadın bakışlarını güllere çevirdiğinde Mahir de kapıyı kapatmış ayakkabılarını çıkartıyordu.

"Güzel. Yemekler soğumadan masaya geçelim" diyen adam ayakkabılarını çıkartıp Rehnümaya doğru bir adım attı, elinde ki demeti uzattı. "Senin için."

Genç kadın geçen günlere nazaran Mahirin daha dinç ve dinlenmiş gibi duran duruşunu süzerek uzatılan demeti alıp "Sen geç bende geliyorum" demesi ile Mahir soğuk duran eşine bakarak üzerinde ki kabanı çıkarttı, portmantoya astıktan sonra ellerini yıkamak üzere aşağı katın banyosuna yöneldi.

Rehnüma ise gözleriyle genç adamı takip etmiş gözden kaybolduktan sonra bakışlarını kucağında ki demete çevirmişti.

Bazen, bazı zamanlar da geçmişin özrü yada telafisi olmuyordu, şimdi de olmadığı gibi.

Kucağında ki güllere birkaç saniye iç çekerek baktı, geçen yıllarına üzülerek çamaşır odasına yöneldi. Kısa zaman sonra varması gereken yere geldiğinde ise diğer demetin yanına ters bir şekilde yeni demeti asmış, yere oturarak güllerine bakmıştı.

"Hevesim mi yok, isteğim mi yoksa artık önemi mi yok" derken fark etmese de güllere bakarken dudak kenarları yukarı doğru kıvrılmıştı. Aslında saydıklarının hepsi vardı ama var olsun istemiyordu...

Yeni çift akşam yemeklerini yemek üzere birkaç dakika sonra masada ki yerlerini aldıklarında genç kadın sol çaprazında ve masanın baş tarafında oturan adama gözlerini çevirdi, ağzında ki lokmayı yuttu.

"Kaçta kalktın."

"Üç saat oluyor" diyen adam suyundan bir yudum aldıktan sonra "Dışarı çıkalım mı, biraz soğuk ama dolaşırız, yada bir şeyler yaparız" dedi, Rehnüma'dan gelen olumsuz baş hareketi ile sesli bir enfes aldı.

"İstemiyorum, açıkçası seninle fazla görünmek istemiyorum. Tamam beni güldürüyorsun yada aklımı ustalıkla dağıtıyorsun ama etrafa karşı mutlu aile pozları sergileyemem o kadar da değil."

Mahirin dudaklarını araladığını fark eden kadın sesli bir şekilde elinde ki çatalı tabağa bıraktı, kısa bir an göz kapaklarını kapatıp açtı.

Gözleri masadayken "Mümkünse bana biraz izin ver, yalnız kalmaya ihtiyacım var. O kadarını hak ediyorum sanırım" derken sesi hafif yüksek ve sinirli çıkmıştı ki sinirli olmasının sebebi sadece eşine karşı değildi, kendisine de sinirliydi.

Kahire'nin İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin