22. Bölüm

4.3K 236 6
                                    

Şimal hanım kızı gibi huzursuz uyuduğu uykusundan sabahın erken saatlerinde uyanmış birkaç dakika içerisinde ihtiyaçlarını giderdikten sonra kahvaltıyı yavaş hazırlamak üzere mutfağa geçmişti.

İlk işi çaydanlığın alt kısmına bir miktar su doldurup ocağın üzerine bırakmak oldu. Kahvaltı malzemelerini almak üzere buz dolabının kapağını açtığında ise Hülya hanımın uykusuz bir şekilde ve yorgunlukla gülümseyerek mutfağın eşiğinde durduğunu gördü.

Tebessümle "Günaydın" dediğinde Hülya hanımın esnemesini eliyle kapatışına şahit oldu.

"Günaydın, gece hiç uyuyamadım. Sinirden sağa sola döndüm" diyen kadın eşikten geçerek mutfak dolaplarına yöneldi.

Şimal hanım gülerek "Bende" deyip malzemeleri dolaptan çıkartmaya başladığında "Biraz daha uyusaydın Hülya" dedi ama beklemediği bir sevinçle karşılaştı.

Orta yaşlı kadın gülerek yüzünü sıvazlayıp neşeyle üst dolaplardan tabak indirmeye başladığında "Torun geliyor. Mahir aradı da havalimanındaymış, benim büyük oğlan gelmiş" dediğinde Şimal hanım elindekileri tezgâha bırakıp iki kaşını kaldırdı.

"Düğünden bir gün önce gelmeyecekler miydi."

Hülya hanım gülmesini yavaşlatıp işini yarıda keserek buruk bir tebessümle dünürüne baktı.

"Rehnüma'nın morali bozuk ya Ayça kafasını dağıtır diye erkenden, dün akşam çağırmış."

O sıralarda da bahsi geçen kişi çalan telefonu ile bir gözü kapalı sol yanında bulunan komodinin üzerine elini atıp telefonu alarak ekrana baktı, Mahirin adını gördüğün ise kapalı olan gözünü açmış hafif çattığı kaşlarıyla aramaya cevaplandırmıştı.

"Evde değil misin sen."

Mahir "Abimleri havalimanından aldım da haber vermek için aradım, bir de istediğin bir şey var mı" dediğinde genç kadın hızla yatağından kalktı, banyoya yöneldi.

"Kaç dakikaya gelirsiniz, yeni uyandım kahvaltı hazır değil."

"Annemler hazırlıyordur, senin istediğin var mı" diyen genç adama fırından alması gerenleri diyen Rehnüma konuşması biter bitmez beklemeden telefonu kapatmıştı.

Mahir ise sonlanan arama ile telefonunu eşofmanın cebine bırakmış iç çekmişti, onun bu hali arka koltukta oturan yengesi Ayça ve abisi Cihangir tarafından fark edilmişti.

Sarı permalı gibi kabarık kıvırcık saçlarıyla her zaman etrafına neşe saçan Ayça kucağında ki bebeğiyle gülerek "Kim derdi Mahir efendinin bana işi düşecek" dediğinde ön tarafta oturan kocası da muzip bir gülüş atarak kardeşinin gözlerini devirmesine karşılık "Ödeşme zamanı" dedi.

Mahir bir gözü yolda orta dikiz aynasından şeytani gülüş atan Ayçaya kısa bir an bakıp "Allah'ını seversen Ayça üzerime fazla gelme" dediğinde Cihangir bastırmaya çalıştığı gülüşü ile tek elini havaya kaldırdı.

"Kimse karıma karışamaz, yediğin haltlardan sonra bir de üzerime fazla gelme diyor. Şuna bak."

Ayça kendini beğenmiş bir gülüş atarken genç adam yüzünü ekşitip gözleri yolda iken "Diyene bak ya, sen değil miydin-" derken Ayça çatık kaşlarla konuşmasını böldü.

"Senin gibi yıllarca hatasını sürdürmedi, kocam hakkında düzgün konuş."

Cihangir manidar bir sesle nefeslenerek gülerken Mahir "Karı koca ömrümü yiyeceksiniz belli oldu" deyip alttan dikiz aynasından Ayçaya bir bakış attı. "Senin kocansa benimde abim. Rehnüma'nın yüzünü güldür de seni de çekeriz ne yapalım."

Kahire'nin İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin