"Gel..."
Aralanan kapı ile bakışlarını evraklardan alan İhsan bey görüş alanına giren Rehnüma ile gözlüklerini çıkartıp sırtını geriye yasladı.
"Daha iyi misin."
"Teşekkür ederim hocam" diyen kadın kısa zaman sonra masanın önünde durduğunda hocanın işaret etmesi ile elinde ki sonuçlarla beraber sol tekli koltuğa oturdu. "Son günlerde fazla yorulmuştunuz, her şey için teşekkür ederim."
Orta yaşlı adam yeni ağladığı belli olan gözlere birkaç saniye tebessümle baktı.
"Kocan diye ekstradan bir çaba sarf etmedim. Onun yerinde bir başkası olsaydı gene aynı şekilde görevimi yapardım" deyip kısa bir an gülümsedi. "Birkaç hocan ihtimal doğrultusunda gelmişti. Teşekkür edeceksen onlara et."
Kızaran gözlerini ağlamaklı bir ifade ile gülümserken ovuşturdu, tuttuğu nefesini bıraktı.
"Ettim hocam, en son sizin yanınıza geldim..." dediğinde hocasının yüzünden tebessüm silindi.
"Kızgın veya kırgın değilsin değil mi bana."
Rehnüma'nın olumsuz baş hareketi ile iki ellerini birleştiren adam sırtını sandalyesinden ayırdı, kollarını masaya bıraktı.
"Mahir bey bilmeni istemedi."
"Neden" diyen kadın sulanan gözlerinde ki yaşları geriye gönderirken zoraki yutkundu. "Bilmem gereken şeyleri duymak istiyorum sadece" dediğinde hocasını başını eğerek tekrardan geriye yaslandı, birkaç saniye sessizliğin ardından konuşmasına devam etti.
"Eşini ilk gördüğümde bir bar lavabosunda kusuyordu" deyip boşlukta olan gözlerini geçmişi hatırlamaya çalışırcasına kıstı. "Altı yıldır burada olduğumu düşünürsek eşinle ilk karşılaşmamız altı buçuk yıl oluyor."
Genç kadın tutmaya çalışsada kendisinden bağımsız akan bir kaç yaşı parmak uçlarıyla sildi hocası ise ara vermeden anlatımını sürdürdü.
İhsan bey kızaran gözlerle ve içindeki parçalanmışlıkla denk gelen ilk bardan içeri giriş yaptı ve barmenin önüne geçerek yüksek taburelerden birine oturdu. Yaşadığı ani şok ve şokun getirdiği bunalımla etrafında çalan yüksek müziğin, eğlenen insanların farkında değildi.
"Herhangi bir şey..." dediğinde barmen kısa bir baş onayından sonra bir kadeh viskiyi kısa zaman içerinde önüne bıraktı.
Orta yaşlı adam gençlik yıllarında birkaç kadeh dışında yıllarca ağzına sürmediği alkolü bayılana kadar içmek istiyor ve istediği gibi devam ediyordu. Hızlı içtiği ikinci kadehten sonra üçüncünün önüne gelmesi ile bir an midesinin bulandığını hissetti, damağına gelen acımtırak mide suyu ile yüzünü ekşitti.
"Biraz hızlı gitmiyor musun" diyerek yüksek sesten dolayı kendisine doğru eğilen barmene karşılık bir şey demeden cüzdanın bir miktar para çıkarttı, mermer zemine bırakarak ayağa kalktı.
Başının ani dönmesi ile etrafına göz gezdirdiğinde WC tabelasını fark etti, o yöne doğru adımlarını sürdürdü. Kısa zaman sonra insanların arasından ite kaka geçerek lavaboya giriş yaptığında birisinin orta kabinde kustuğunu çıkardığı sesten anlayıp o tarafa gözlerini ovuşturarak devam etti.
"İyi misin" diyerek orta kabinin önüne geldiğinde siyah takım elbiseli bir adımın eğilerek kustuğunu gördü ki o kişi de boşanan midesi ile son bir kaç defa da öğürdükten sonra yerinde doğruldu, sendeleyerek arkasını dönüp kendisine baktı ve başını yavaş yavaş olumlu anlamda sallayarak sırtını soğuk fayansa dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahire'nin İncisi
General FictionNormalde biten bir kitaptır ama baştan yazarak yayımlıyorum. Rehnüma abisinin terörist ele başı olduğunu ve sevdiği adamın da gönüllü, gizli asker olduğunu bilmeden Mısır da Mahir ile dini nikâhını gerçekleştirip Türkiye'ye, sevdiği adamla evlenmeye...