İkindi vaktine doğru babasının yemeklerle beraber gelmesi üzerine gün içerisinde ikinci kez kafeteryaya giderek masalardan birine geçti, bez torbanın içerisinden saklama kaplarını çıkartıp tek tek kapaklarını açtı.
Adin bey ise kızını süzüyordu.
"Annemler eksiksiz yapmış" diyen kadın düne ve sabaha oranla daha iyi bir yüz ifadesi sergiliyordu.
"Daha iyi gördüm seni kızım."
Rehnüma çatalını eline alıp nefesi sesli bıraktı. Belli ki babası uzunca bir süre kendisine gelemeyeceğini düşünmüştü.
"Kendime iyi bakmam lazım baba" dedikten sonra kısa bir an gözlerini kaçırdı. "Kendimden çok bebeğime iyi bakmam lazım."
Adin bey kızının utangaçlığı karşısında tebessüm etti.
"Böyle ol da başka bir şey istemem."
Babası gibi tebessüm etti, hazırlanan yemeklerden bir çatal alarak ağzına attı.
"Sen nasıl geldin baba, Cihangir abi neden getirmedi."
"Biraz baş başa kalalım istedim, ısrar etti ama hastanenin açık adresini alıp taksiyle geldim."
Babasına bir kaç saniye bakan kadın lokmasını çiğnedikten sonra ikinci kez yemeğe yönelirken "Konuşmak mı istiyorsun baba" dedi, lokmasını ağzına atarak çiğnemeye başladı.
"Biraz... Mahiri canı gönülden affettin mi."
Çiğneme işlemini yavaşlatıp birkaç saniye babasına baktıktan sonra acı bir tebessümle lokmasını yuttu.
"Affettim."
Babasının tek nefeste "Aslında bizim pasaportlarla vizeler kaybolmadı, Mahir almış. Önceden Mısır darbesini biliyormuş" demesi ile çatalı havada kaldı. "Bana da daha sonradan söyledi kızım. Madem her şeyi biliyorsun bunu da bil sonradan bana kırılma."
Dolan gözlerle havada olan elini indirdi ve diğer eliyle gözlerini ovalayıp gülümsedi.
Aklı darbe gecesine gitmişti. Eşinin hüzünlü ve sakin duruşunu hatırlamış, haberleri izledikten sonra bağırdığına pişman olmuştu. Anne ve babasını büyük bir felaketten korumuştu.
"Başka bir şey var mı peki."
Adin bey kızının yumuşak tavrı karşısında biraz rahatlayarak birkaç saniye düşündükten sonra devam etti.
"Anladığım kadarıyla bizi o yüzden erkenden ısrarla çağırdı" deyip aldığı nefesi sesli bıraktı. "Düşünüyorum da her şeyi öğrendikten sonra Mahiri kabul etmemiştim, sanırım artık kabul ediyorum. Çok fazla şeyler yaşadın ama inandığın gibi seni gerçekten seviyor. Seninle bu tür konuları hiç konuşamadık belki zamanı da değil sadece sana ve eşine saygı duyduğumu bil kızım."
Rehnüma ağlamaklı gözlerle babasının tek elini tutup sıktı. Baba kız ilişkileri her zaman iyi olmuş, gerçekten prensesler gibi hissetmişti her zaman.
"Teşekkür ederim baba..."
Adin bey dolan gözlerini fark ettirmemeye çalışırcasına kızının eli geri çekilirken oturuşunu dikleştirip boğazını temizledi ve bakışlarıyla yemekleri gösterdi.
"Annenlere hepsini yedireceğim diye söz verdim hadi yemeğini ye."
Genç kadın babasının tavrı karşısında başka bir şey demeden yemeğine döndü ve devam etti. Canı pek bir şey istemiyordu fakat dediği gibi düşündüğünden kendisini bırakmamaya çalışıyordu. İki gece hızlı geçsin diye dua ederken diğerleri gibi gerginliği son noktadaydı. Eşinin iç açıcı durumda olmadığını biliyor, yediği lokmalar boğazında takılıyordu ama elinden de birşey gelmiyordu. Kendisini bıraksa gece gündüz ağlayıp olduğu yerde oturacaktı ama içinde ki mucize buna engeldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahire'nin İncisi
General FictionNormalde biten bir kitaptır ama baştan yazarak yayımlıyorum. Rehnüma abisinin terörist ele başı olduğunu ve sevdiği adamın da gönüllü, gizli asker olduğunu bilmeden Mısır da Mahir ile dini nikâhını gerçekleştirip Türkiye'ye, sevdiği adamla evlenmeye...