Üzeri boş olan yuvarlak yemek masasının etrafına beş kişi teker teker oturduklarında genç adam üzerini değiştirmiş ve rahat bir şeyler giymiş vaziyette sol dirseğini sandalye koluna, sol avuç içine ise yandan başını bırakmıştı. Diğer dört kişi birbirleri arasında ne yapabiliriz bakışlarını gezdirirken Mahir gözleri boşlukta konuştu.
"Sabah sabah eve kadar geldiğinize göre Süha amcanın durumu belli değil" dedi, boş bakışlarını Ertuğrul'a çevirdi. "Yoksa gelmezdiniz."
Arkadaşı derin ve sesli bir nefesin ardından onaylarcasına başını aşağı yukarı ağır ağır salladı.
"Öyle... Son konuşmasından sonra ulaşamadık. Birde" deyip elinde ki ince dosyayı yavaşça uzattı. "Bunlar arananlar listesindeydi."
Mahir uzatılan dosyayı aldıktan sonra kapağını açtı ve birkaç sayfayı ağır ağır geçti. Her bir sayfada ölü halinde ele geçirilen ve aranma listesinde bulunan terör örgütü üyesinin fotoğrafı bulunuyordu.
"Hepsi son iki gün içerisinde olmuş ve kimin yaptığı bilinmiyor."
Egemen "Aslında biraz araştırma yaptım da bu ölenlerin izlenildiğini öğrendim. Devlet bağlantıyı kaybetmemek için izletiyormuş ama bir anda ölü bulunuyorlar özellikle de Süha amcaya ulaşamadığımız andan itibaren" dedi.
Tam yetki verilen kimliklerle son zamanlarda birçok bilgiye ulaşmışlardı ve akılları fazlasıyla karışmıştı. Ortak bir karar ve arama için Mahir'in de olmasını istemişlerdi fakat karşılaştıkları durum neticesiyle bu isteklerine pişman olmuşlardı.
Yavuz'un "Süha amcaya hiçbir türlü ulaşamadık. Orhan amcada araştırıyor, bağlantılarını kullanıyor ama henüz ondan da haber gelmedi" demesi ile genç adam bakışlarını solunda oturan Eftalya'ya çevirdi.
"Sen ne öğrenebildin."
Muhatabı olan kişi masaya kollarını bırakıp öğrendiklerini aktarmaya başladı ve Süha bey ile ilgili bu konuşma ortalama yarım saatten fazla sürdü, nasıl ilerleyebileceklerini ve ne yapacakları konuları netleştirildi ama Eftalya ve Mahir uzun süreli evden ayrılamayacakları için bu planı uzaktan takip edecek ve destek olacaklardı.
Yarım saatten fazla süren konuşmanın ardından genç adam görünmek amacıyla bahçenin ön tarafında park halinde duran ikinci aracına binip markete gitti ve birkaç ev ihtiyacı alarak geri döndü. Yolculuk esnasında, sabah kovulurken yaşadıklarını düşündüğünden bir yeri de aramayı ihmal etmedi. Canı bir şey istemeye istemeye Eftalya'nın hazırladığı masada ki yerini aldığında ise takım arkadaşıyla baş başaydı.
"Böyle olsun istemezdim özür dilerim. Bilseydim hiç yazmaz arardım ama sende arama dediğin için arayamadım."
Boş tabakta olan solgun bakışlarını karşısında ki kadına çevirdi.
"Ne yaşadığımı değil ne yaşattığımı düşünüyorum Eftalya."
Genç kadının anlamayan aynı zamanda devam et bakışları altında konuşmasını sürdürdü.
"Bakarak gördüğümü düşündüm bu zamana kadar ama bugün... bugün öyle olmadığını anladım. Suçu yokken ondan ayrıldım ve uluorta bıraktım. Onun bana bugün yaptığı gibi... Ben bu konuda suçum yokken böyle kırıldıysam Rehnüma kim bilir nasıl kırıldı. Üstüne üstelik o kırgınlıkla yıllarca baş etti."
Eftalya sıkıca kapattığı dudaklarını içeri doğru kıvırırken tek elini arkadaşının koluna bırakıp birkaç saniye güç verircesine sıktı, geriye çekildi.
"Yolun başındayken yaptıklarımı düzeltebilirim diyordun ama yolun ortasında geçmişindeki Mahir'e hükmedemediğini anladın..."
"Geçmişimde ki ben adam değilmiş bir kez daha gördüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahire'nin İncisi
General FictionNormalde biten bir kitaptır ama baştan yazarak yayımlıyorum. Rehnüma abisinin terörist ele başı olduğunu ve sevdiği adamın da gönüllü, gizli asker olduğunu bilmeden Mısır da Mahir ile dini nikâhını gerçekleştirip Türkiye'ye, sevdiği adamla evlenmeye...