14. Bölüm

5.1K 246 3
                                    

Genç kadının çayları doldurması ile başlayan kahvaltının ilk dakikaları sessiz geçti. Adin bey ve Şimal hanım pasaportları için endişeliyken Hülya hanım oğlunu inceliyordu. Gece arasa da nereye gideceğini söylememiş ve saniyeler içerisinde aramayı sonlandırmıştı. Rehnümayı üzmesinden korkuyordu, ilk gelini Ayça gibi genç kadını da kızı gibi görüyor ve gitmesin istiyordu ama kendi oğlu da olsa en ufak hatasında Rehnüma'nın arkasında olacaktı.

Rehnüma ise sık sık yan gözle çaprazında oturan, kendi tabağından gözlerini ayırmayan, sakin ve sessiz duran adama baktı. Uğraştığı iş neydi, hâlâ dediği gibi rüyasında sekiz yıl öncesini görüyor muydu, neden evlilik için ısrarcıydı... bir sürü soru aklında dolaşıyordu.

Dakikalar sonra masada ki sessizliği Hülya hanım bozduğunda bir gözü oğlundaydı ve karı kocanın anlaması için Arapça konuştu.

"Bugün kuyumcuya gideriz değil mi oğlum."

Rehnüma çatalında ki lokmayı alırken kısa bir an boş olan parmağına bakıp kısaca öksürdü ve lokmasını çiğnemeye başlarken yandan Mahire baktı ama genç adam gözünü tabağından oynatmadan konuştu.

"Bugün evi boyamaya başlıyorum anne."

Hülya hanım iki kaşını kaldırarak "Neden sen boyuyorsun" dediğinde genç kadın yerinde kımıldandı, Mahir ise ciddi yüzü ile ama gülen gözlerle annesine baktı.

"Öyle, ben boyayacağım. Kuyumcuya daha sonra gideriz, bir günlük iş zaten" diyen genç adam ekmeğinden bir parça alıp çiğnemeye başladı.

"Gerçi benlik bir işiniz yok, gidin istediğinizi alın, hem Rehnüma da hava almış olur."

Rehnüma yüzük bakmaya beraber gideceklerini düşündüğünden sessiz kalarak Mahire bakarken Hülya hanım oğluna uyarı dolu bir bakış atıp gülümsedi. Adin bey ve Şimal hanım ise pasaportlarını düşündüklerinden dalgın haldeydiler ve konuşulanları anlamamışlardı.

Hülya hanım Arapça yerine kendi dilinde "O zaman biz gidelim kızım, hem yüzüklere de bakalım" dediğinde genç kadın dudaklarını sıkıca kapatarak bir anda hüzünlenen ruh hali ile başını olumlu anlamda salladı.

Mahir çayından bir yudum alıp lokmasını yuttuktan sonra "Yüzük bakmayın" dediği sırada annesinin telefonu orta sehpada çalmaya başladı.

Genç kadın anlamayan gözlerle çaprazına bakarken Hülya hanımın ayağa kalkması ile Adin bey ve Şimal hanım da silkelenip kendisine gelmiş oldu.

Orta yaşlı kadın uyarı dolu bakışlarla "Nevin'dir, konuşup geleyim" dedi ve oğluna son sinirli bakışını atıp orta sehpaya doğru yöneldi. Rehnüma ise anne ve babasının gözlerini üzerinde hissederek zoraki gülümseyip kahvaltısına devam etti.

Saniyeler sonra Hülya hanımın salondan çıkması ile genç kadın Türkçe "Yüzük niye bakmıyoruz, bu nasıl evlilik" dedi. Sesi alıngan çıksa da bunu umursamadı.

Mahir "Ben ayarladım yüzüklerimizi de aklıma gelmişken sorayım. Dün bi eşyam yok, kayboldu demiştin, neydi o" dediğinde Rehnüma yerinde kımıldandı ve gözlerini kaçırdı, genç adam ise dikkatle bakıyordu.

"Bi takım kaybolmuş yok."

"Senin için önemli miydi" diyen genç adam çatalında ki salatalığı alıp ağır ağır çiğnemeye başladığında Rehnüma gelen soru karşısında iç çekip düşündü.

Önemli olduğu için mi saklıyordu yoksa acısını unutmamak için mi saklıyordu bilmiyordu ama ona aitti o yüzük. Yalandan takılsa da kendisinindi. Yeni yüzüğünün yerini tutabilir miydi.

Kahire'nin İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin