Otuzlu yaşların ortasında ki adam havalimanında çevirdiği taksiye bindiğinde cüzdanını çıkartıp adres yazılı olan kâğıdı alarak şoföre uzattı.
Kırık Türkçesi ile "Bu semtin merkezine" derken şoför de uzatılan kâğıdı almış bir gözü yolda hızlıca adrese göz gezdirmişti.
"Bir saatten fazla sürer haberiniz olsun" diyerek adres yazılı kâğıdı tekrardan arka koltuğa uzattığında müşteri verdiği kâğıdı alıp eski yerine bıraktı.
"Önemli değil."
Mısır darbesine sayılı günler ve saatler kala Abdullah işleri hızlandırmak adına İstanbul'a birini göndermiş, önceden Rehnümayı kolaçan ettirmek istemişti.
Aynı zaman diliminde Cihangir acımasa da boşluğuna gelen dirsek ile yüzünü ekşitip "Peki çakır gözlüm" dedikten sonra önden giden karısının peşini düştü.
Genç adam ise gülerek çifte bakıyordu, kısa zaman sonra salonda tek başına kaldığında gülmesi yavaşça durmuş iç çekmişti.
Abisinin evliği gibi kendi evliliği de iyiye doğru gidecek mi hiç bilmiyordu ama bildiği tek şey bu hüznün ve istenmenin uzun süre sürebileceğiydi. Tek temennisi uzunda olsa sürenin bitecek olma ihtimali, affedilebilme konusunda ufak bir şansıydı.
Birkaç saniye kendi düşünceleriyle savaştıktan sonra adımlarını yukarı kata yöneltti, bir iki dakika içerisinde de çalışma odasından içeri girdi ama eli kapı kulpundayken Rehnüma'nın gelinliğe ve damatlığa baktığını görüp olduğu yerde durdu.
Üzerine dönen bakışlarda karışık duygular yer alıyordu. Ağlamak, sevinçten gülmek, gerçek mi gibi duyguları barındılar siyah gözler birkaç saniye üzerinde durduktan sonra etrafta gezindi.
"Niye benimle evleniyorsun, gerçekten vicdan azabından mı."
Kendisine acınmasını istemiyordu.
Mahir sesli bir nefes alıp kapıyı kapattıktan sonra genç kadının yanına gelerek gözlerini gelinliğe ve damatlığa çevirdi.
"Yapmak istediğin, yüzünü güldürebilecek yada ânın keyfini çıkartmanı sağlayacak ne yapabilirim."
Rehnüma alayla ve sinirle gülerek bir anda dolan gözlerini kendisine yandan bakan gözlere çevirdi.
"Ne önemi var ki. Seninle daha istediğin şeyleri konuşabiliyorum şu hâle bak. Kaç kere sordum şu soruyu artık cevap ver. Eskiden isteğimi sormayan adam şimdi neden soruyor, neden güldürmek istiyor, neden evlenmek istiyor."
Mahir yanında ki kadına dönerek omuzlarını şefkatle, yumuşak bir şekilde tuttu, gözlerinin içine baktı.
"Eskiyi unut demiyorum bu bana mükâfat olur, eskiyi şimdiyle kıyaslama diyorum. Özel günümüzdeyiz, bizim için insanlar gelecek, misafirlerimiz olacak, ev sahibi olacağız. Bu birlikte yapacağımız özel kutlamalardan biri olacak."
Rehnüma dudaklarını birbirine bastırarak sessizce ağlamaya başladığında genç adam tarafından çekildi, bedeni sarıldı.
"Ağlama artık, söz veriyorum bir daha seni kırmayacağım. Sana yalvarıyorum unutamayacağımız son günlere girmişken eğlenmeyi iste."
Kendisini tutamayan genç kadın ağlamasını seslendirerek "Yapamıyorum" deyip yüzünü kendisini saran adamın göğsüyle kapattı, elleri ise Mahirin penyesini yanlardan tutmuş sıkıyordu.
Genç adam sıkıca sarılmasına devam ederek bir anda kızaran ve dolan gözleri ile hafifçe eğilip dudaklarını yandan Rehnüma'nın saçlarına bıraktı. Genç kadının ağlarken ki sarsılmaları canını fazla yakmış nefesi daralmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahire'nin İncisi
General FictionNormalde biten bir kitaptır ama baştan yazarak yayımlıyorum. Rehnüma abisinin terörist ele başı olduğunu ve sevdiği adamın da gönüllü, gizli asker olduğunu bilmeden Mısır da Mahir ile dini nikâhını gerçekleştirip Türkiye'ye, sevdiği adamla evlenmeye...