"Çok yakışan bir çift oldunuz!" Demişti Anna, Abigail ve Eren'e bakıp gülümseyerek.
"Umarım ayrılmazsınız.""Ayrılmak mı? Oluru yok." Demişti Eren, sırıtarak.
"Kesinlikle." Diyerek Eren'in koluna girdi Abigail." Onu bırakmaya pek niyetim yok."
"Peki Michelle ne diyor bu duruma?"
"Sahi, o nerede?" Diye sordu Abigail, etrafa bakınarak." Bugün göremedim."
Eren, yüzündeki sırıtan ifadeyi silerek ciddiyetle etrafa bakmaya başladı.
"Sahiden iyi arkadaş olmalısınız." Demişti Anna." Adı geçince hemen ciddileşiyorsun."
Abigail, rahatsız olmuşcasına yerinde kıpırdanmıştı.
"Evet, öyleyiz." Dedi Eren, gözlerini çevreden çekmeden." Bana haber de vermedi..." diye mırıldandı kendi kendine.
"Vermeli miydi?" Diye sordu Abigail." Yanında ben varım, bu bizim ilk haftamız. Neden onu arıyorsun? Hem... gerçi bir haftadır geç gelmeye başladı."
Eren, ona bakarak gülümsedi.
"Hayatım, arkadaşım olduğu için endişelendim sadece.""Bence onu biraz kendi hâline bırakmalıyız. Bana odaklanmalısın."
"Abigail doğru söylüyor. Neden arkadaşının peşinde koşuyorsun? Cicim aylarında daha çok sevgilinle vakit geçirmen gerekmiyor mu?"
"Orası öyle." Dedikten sonra Abigail'i kolunun altına alıp güldü." Pekâla, üzgünüm. Eminim önemli bir şey olmamıştır."
"Zaten geliyor." Dedi Anna, kaşlarını kaldırıp Michelle'e bakarak." İyi gözüktü bana."
"Evet, bir şey olmuş gibi gözükmüyor."
"Klasik Michelle." Dedi Anna gülerek." Bence birileriyle takıldıktan sonra geceyi başka bir evde geçirdi. Bu yüzden okul yolunu bulamadı."
"Hayır." Dedi Eren, Anna'ya bakarak. Çatılmış kaşlarını eski hâline döndürüp gülümseyerek." Yani... Michelle, uzun süredir birileriyle birlikte olmuyor."
"Öyle mi?" Diye sordu Abigail." Yatak olaylarını da mı konuşuyorsunuz?"
"Biriyle yatıp yatmadığını sormam gerekmiyor, arkadaşımı tanıyorum." Demişti Eren.
Bu bir yalan.Son iki senedir, Eren'in yaptığı ısrarlar sonucunda başkalarıyla beraber olmayı kesmiş ve kendi bedenini Eren'e adamıştı.
Ancak bedeniyle yetinemeyen Eren, en çok istediği şeye hâla sahip olamamıştı.
Kalbine."Ben bir yanına gideyim." Kolunu Abigail'den çekerken Abigail, hızlıca onun elini tutmuştu." Zaten birazdan yanımıza gelecektir, neden gidiyorsun?"
"Bu hiç senlik bir hareket değil, normalde birlikte bile gitmek isterdin."
"A-ah evet ama..."
"O zaman, izninle." Gülümseyerek elini Abigail'den kurtardı.
"Çoktan ilk dersi kaçırdın." Dedi Mikasa, Michelle'e.
"Ders dinleyecek havamda da değilim zaten." Demişti Michelle, gözlerini devirerek.
"Problem ne?" Diye sordu Sasha.
"Bir problem yok, her zaman ki şeyler."
Banka oturarak, içeceğine pipetini sapladı.
"Hep aynı şeyler.""Neden anlatmıyorsun? Seni böyle boşluğa düşüren şeyi arkadaşların olarak merak ediyoruz, üzgün gözüküyorsun." Dedi Mikasa.
Michelle, başını iki yana salladı.
"Hayır, istemiyorum. Üzgün falan da değilim zaten. Beni hiçbir şey üzemez." Dedikten sonra Abigail'i fark etti ve istemsizce öfkeyle ona baktı."Bir dakika, bu hiç hayra alamet bir bakış değil." Dedi Sasha, Abigail'in fark etmemesi için Michelle'in önüne geçerek.
"Sorun ne? Bu kıskandığın için duyduğun bir öfke gibi gözükmüyor.""Michelle."
Üçü birden yanlarına gelen Eren'e baktı.
"Geç gelmenin sebebi ne? Son bir haftadır bu şekildesin, beni endişelendirmeye başlıyorsun."
"Aynı şeyi biz de merak ediyorduk." Dedi Mikasa, Eren'i destekleyerek." Ancak anlatmıyor."
"Evet! Anlat bize, Michelle." Dedi Sasha, ısrarcı olarak." En azından Eren'e anlat, çok kötü gözüküyorsun."
"Ayrıl ondan." Dedi Michelle, kaşlarını çatarak Eren'e bakarak." Ne babasının hastane de olmasını istiyorum ne o kızın ailesini ne de o kızla birlikte olmanı. Anlaşmayı iptal edelim, ayrıl ondan."
Eren ve diğerleri afallamıştı.
Michelle Langton ve iddiasından dönmek?
Bu nadir olan bir şey bile değildi.
Bu şu zamana kadar hiç olmamıştı."Bana sebebini söyle."
"İstemiyorum dedim, duymadın mı?" Dedi Michelle öfkeyle, oturduğu banktan ayağa kalktı.
"Onu da, babasını da annesini de bu hastane de hatta ülke de istemiyorum!""Sebebini bilmeden hiçbir şey yapmayacağım."
"Beceriksiz."
Omuz atarak, Eren'in yanından uzaklaşmıştı.Arkasını dönerek öfkeyle hızlıca giden Michelle'e baktı.
"Problemi ne?" Diye mırıldandı kendi kendine."Kıskançlık ediyor diye düşünmüştüm ama... kıskançlık olsa kızın ailesini neden istemesin?" Diye sordu Sasha.
"Aklıma bir şey geliyor." Dedi Mikasa iç çekerek." Umarım yanılıyorumdur."
"Anlat bize." Dedi Eren, hızlıca Mikasa'ya dönerek." Ona ne olduğunu anlat bize, anlat bana. Bunu bilmeye hepinizden çok ihtiyacım var."
"Eğer tahmin ettiğim şey doğruysa, üzgünüm Eren ama ben anlatamam." Dedi dudağını ısırarak." Çünkü...durum sandığımızdan büyük olabilir."
"O zaman onunla konuş." Dedi Eren, bir anlığına yüzündeki Prens ifadesini silip üzüntüyle Mikasa'ya bakarak." Lütfen."
"Kendine gel." Dedi Sasha, dirseği ile Eren'i dürterek." Okuldayız. İfadeni bozma."
Eren, aldığı uyarı sayesinde başını hafifçe sallayarak eski dik duruşuna geri döndü.
"Lütfen, Mikasa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.