"İyi akşamlar, Michelle!"
"Sonra görüşürüz!"
"Görüşürüz tabi.."
Kızlar ayrıldıktan sonra arkasına döndü ve elini cebine atıp telefonunu çıkardı.
Ekrana kaşlarını çatarak bakmıştı.
"Neden hâla aramadı?"Telefonunu hızlıca tekrar cebine soktu ve başını sallayarak düşüncelerinden kurtuldu.
"Neyse, banane."Biraz ilerledikten sonra durmuştu.
"Ama sonuçta sevgiliyiz, beni biraz ilgilendirir aslında..."
Tekrar hızlıca ilerlemeye başlamıştı.
"Her zaman ki Eren.""Michelle!"
Sesin geldiği yöne baktığında, ona el sallayan Armin'i gördü.
"Armin?"
Yüzüne bir gülümseme yerleşmişti.Uzun zamandır görmediği bir diğer arkadaşıydı. Bazen gelir, bir gün kalır memleketine geri dönerdi. Buradan taşınalı uzun zaman oluyordu.
"Ne zaman geldin?"
"Aslında dönüş yolundaydım. İş gezisi sebebiyle geldim. Jean'ın da geldiğini duydum, ancak sanırım o burada okumaya devam edecek."
"Evet, öyle." Dedi Michelle, yüzünden gülümsemesini silmeden." Bizimkiler biliyor mu?"
"Hayır, açıkçası kimseye söylemedim. Sen de söyleme, bir gün daha fazla vaktim olursa hep birlikte vakit geçirmek istiyorum."
"Anlıyorum..."
"Ee, sarılmayacak mısın?" Diye sordu Armin gülerek.
Michelle, ona sarılıp tebessüm etti.
"Şapşal!"Armin, ondan uzaklaşınca sırıttı.
"Madem karşılaştık, bir kahve ısmarlayayım sana. 1 saate uçağım kalkacak.""Buna hayır demem."
Farklı bir kafeye geçtikten sonra, Armin siparişleri vermişti.
"Kargo şirketimizin şubesini burada da açabilmek için geldim anlayacağın.""Siz ikiniz hem çalışıp hem okuyorsunuz, zor olmuyor mu?" Diye sordu Michelle.
"Hayır. Yani Jean ve ben zaten geleceğin CEO'ları olacağımız için olmuyor. Şirketi bize devredecek babalarımız. Bu sayede hem işimizi öğreniyoruz hem de okuyoruz."
"Anlıyorum..."
"Ee, biraz da sen anlat bakalım. Neden keyifsizsin?"
"Keyifsiz miyim?" Diye sordu Michelle şaşırarak." Keyifsiz falan değilim, bunu da nereden çıkardın?"
"Hadii, beni kandırmayacaksın değil mi?" Öne doğru eğildi." Bedenin burada ama aklın farklı bir yerde sanki."
"Alakası yok." Dedi Michelle, önüne düşen saçını kulağının arkasına iterek." Sadece bir şey düşünüyorum."
"Bir şey mi birini mi?" Diye sordu Armin, imayla kaşlarını kaldırmıştı.
"Birisi mi?"
"Evet, gözlerin sürekli telefonuna gidiyor."
Michelle, sessiz kalmıştı.
"Anlatacak mısın?"
"Nereden başlamalıyım..." diye mırıldandı Michelle.
"Mesela Eren'in sonunda seni nasıl tavladığından başlayabilirsin."
"Bunu nereden bildin?" Dedi şaşkınca.
Armin, kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırarak ona baktı.
"Herkes enine sonunda birlikte olacağını biliyor.""Bu tam olarak öyle bir şey değil..." diye mırıldandı Michelle, gözlerini kaçırmıştı.
"Ben bu işleri pek anlamıyorum.""Sevgili olayını mı?" Diye sorduğunda, Michelle, ellerini birleştirip gözlerini ellerine indirerek sessiz kalmakla yetindi.
Kahveleri geldikten sonra hâla daha konuşmamıştı.
Armin, iç çekti.
"Hepimiz kötü şeyler yaşıyoruz. En basidi Annie ve ben, sen de biliyorsun ki onu ikna etmek kolay olmadı."Michelle, başını sallamıştı.
"Ama sen bile yorulmadın mı bu maskeyle yaşamaktan?"
Michelle, başını kaldırıp gözlerini Armin'in gözlerine dikti.
"Sevgi güçsüzlük değildir, Michelle."
Armin, destek olmak istercesine elini Michelle'in elinin üstüne koydu.
"Annen, sevgisinin gücüne yenildiğinden öldü. Çünkü o babana gerçekten çok aşıktı. O güçsüz değildi, bununla senelerce savaştı.""Evet ama..." yutkunmuştu ve yüzünde tereddütlü bir ifade yer almıştı." Ben de yenilebilirim."
"Hadi ama!" Dedi Armin, yüzünde samimi bir tebessüm oluştu." Nerede beni kimse yenemez diyen Michelle?"
"Orası öyle..." dedi Michelle, tebessüm ederek.
"Bence yenileceğin kişi Eren olacaksa bu bir sorun değil."
Michelle, kaşlarını kaldırarak onu dinledi.
"Çünkü kendisi sana çoktan mağlup oldu. Tanrı aşkına, ben bile bana karşılık vermeyen birisini 8 yaşımdan beri sevmem. Bu adam bir deli olmalı."
Michelle, gülümseyerek başını eğmişti.
"Yani onun sevgisinden kim şüphe edebilir ki?! 10 yaşındayken Niccolo'ya su tabancasıyla saldırmıştı seni ittirdi diye. 14 yaşındayken, Historia ile tartıştı kraliçeliğe aday koyduğu için. 16 yaşındayken disiplin suçunu bile üstlenmişti. O-"
"Bir salak...niye böyle şeyler yapıyor? Ben buna değmem bile. Önceliği kendisi olmalı, kendisini düşünmeli. Ancak o sürekli bana sen nasıl istersen diyip duruyor, bunca zamandır benden tek istediği bir başka erkekle birlikte olmamamdı."
"İlk öğrendiğinde ne kadar yıkıldığını hatırlıyorum." Dedi iç çekerek Armin." 15 yaşındaydık, o çocukla yattığını öğrendikten sonra uyuyamamıştı. Kabuslar gördüğünü hatırlıyorum, her gece ağlıyordu."
"Beni sevdiğini bilmiyordum." Dedi Michelle, suçluluk duygusuna kapılmıştı bir anlığına.
"Sırf bu yüzden bile beni sevmemeli, ona ne kadar zarar verdiğimi göremiyor mu? Canı yanıyor, daha da yanacak. Beni önemsememeli, bunu sahiden yapmayı bir ân evvel kesmeli. Daha ne kadar yara almayı düşünüyor? Ben sandığı gibi birisi değilim, berbat birisiyim! Zaten bir çukurun içerisindeyim ve bana uzattığı ipi tutmuyorum diye neden çukura benimle girmeli? Kendisini buna sürüklememeli. Ben sadece... mutlu olmasını istiyorum. Bunu gerçekten istiyorum, bu bensiz kalması demek olsa bile."
Konuşmayı kestikten sonra Armin'e odaklandığında, Armin'in onu sırıtarak dinlediğini fark etti.
"Ne? Neden öyle bakıyorsun?" Diye sordu kaşlarını çatarak."Kendinden önce birini önemsemen beni mutlu etti."
"Ve önceliğim her zaman kendim olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.