"Geldiğinde telefonumu açmalıydın, ne diye açmıyorsun sanki?!"
"Bana bağırma!" Dedi Michelle, kaşlarını çatarak." Çok şaşırmıştım, ne yapmamı bekliyordun sanki?!"
"Çocuklar-" diyerek araya girmeye çalışan Jean'a ikisi de dönerek "sen sus!" Diye bağırmıştı.
Eren, hızlıca tekrar Michelle'e doğru döndü.
"O hâlde onu orada bırakıp yoluna devam etmeliydin!""Ne yani ondan kaçmalı mıydım? Beni ne zannediyorsun sen, aptal bir kız falan mı?!"
"SENİ ÖPECEKTİ!" Diye bağırdı, Eren gözlerinin yeşili öfkeden koyulaşmıştı sanki.
"GELMESEYDİM SENİ ÖPÜYORDU VE HAREKET BİLE ETMEDİN!""Sanki onunla öpüşmeyi bekliyormuşum gibi davranıyorsun." Demişti Eren'in aksine sakinliğini korumaya çalışarak.
"Şaşırdığımı söyledim, neden bana inanmakta zorlanıyor gibisin?""Sana inanmakta falan zorlanmıyorum!" Dedi Eren, daha sonra derin bir nefes alıp verdi ve sakinleşmeye çalıştı.
"Bak, ben sadece endişelendim tamam mı? Konu o değil, konu senin göreceğin zarar. Ne kadar korktuğumdan haberin bile yok senin."Michelle, kaşlarını çatarak başını çevirdi ve sessiz kaldı.
"Senin başına bir şey gelse yine en çok ben üzülürüm ben, neden sana verdiğim değeri göremiyorsun?"
"Ben, senin bu verdiğin değeri hiç hak edecek birisi değilim." Diye mırıldandı Michelle.
"Saçma sapan konuşup moralimi bozma." Dedi Eren, Michelle'i çekip sarılırken.
Michelle, beklemediği sarılma karşısında şaşırmıştı ve başını kaldırıp ona baktı.
"Sen ne kadar değerli olduğunu fark edemeyecek kadar aptalsan bu senin sorunun, benim değil."Michelle, kaşlarını çatmıştı ama yine de Eren'den uzaklaşmadı bunun yerine başını onun göğsüne dayayıp somurttu.
Buna karşılık Eren gülümsemişti.
"İşte böyle, bana teslim ol.""Barıştılar mı?" Diye fısıldadı Sasha, Jean'a.
"Öyle görünüyor." Diye mırıldandı Jean.
İç çekmişti.
"Ah bunlardan çok yoruldum cidden."* * *
"Hey, Eren..." diye mırıldandı Michelle, parmağını Eren'in göğsünde gezdirerek.
"Benden ne zaman sıkılacaksın?"Eren, hafifçe kaşlarını çatmıştı.
"Umarım bir ân evvel.""Ne?!"
Michelle, hızlıca doğrulup Eren'e baktı.
"Ciddi misin?!""Sürekli böyle sorular soruyorsun, ben de bir kereliğine senin istediğin cevabı vereyim dedim."
Michelle, kaşlarını çatarak tekrar göğsüne yatıp sarıldı.
"İstediğim cevap bu değildi."Eren, diliyle dudağını ıslatıp gülümsedi.
"Peki neydi?""Her zaman ki cevaplarından birini duymak istemiştim sadece."
"Ne diyorum peki?"
"Şey diyorsun, seni se-"
Michelle, başını kaldırıp onunla eğlenen Eren'i gördüğünde somurttu.
"Hey! Benimle dalga geçiyorsun!""Hayır, geçmiyorum." Dedi Eren, gülerek." Sadece her zaman ki cevaplarımı merak ettim o kadar."
"Beni kaldıramazsın."
"Sadece söylediğim bir şeyi söyleyeceksin, merak etme ucunda ölüm yok. Denendi onaylandı."
Michelle, gözlerini devirmişti.
"Seni seviyorum." Gözlerini irice açarak Eren'e baktı. Eren'in kızararak, şaşkınlıkla ona baktığını görünce telaş yapmıştı.
"Yani öyle diyorsun! Sen diyorsun, genelde öyle diyorsun! Senin dediğin bir şey, benim değil!""Tanrım..."
Eren, başını geriye yaslayıp soluklandı.
"Bir gün bunun gerçeğini duyunca öleceğimden korkuyorum.""Ben de söylemeyeceğim." Demişti Michelle gülerek, doğrulup tekrar Eren'e baktı.
"Ölmeni istemeyiz."Eren, Michelle'i belinden tutup dönerek, altına altı.
"Ölsem bile söylemelisin.""Hayır, söylemeyeceğim."
"Neden?" Diye somurttu Eren.
"Çünkü ölmeni istemiyorum, aaaptal." Dedi Michelle, yanaklarını şişirerek.
"O hâlde ölmeyeceğimi söylesem?"
"Hn.." gözlerini kaçırmıştı.
"Hey, sorudan kaçıyorsun şuan."
"Bir gün seni sevdiğimde bunu söyleyeceğim o hâlde."
"O hâlde acele etmelisin, beni sevmeye başlayalı uzun zaman olmuyor mu zaten?"
"Psikolojik baskı mı yapıyorsun?" Diye sordu Michelle, ellerini Eren'in göğsüne koyup ittirerek.
Ancak Eren, Michelle'in göğsündeki ellerini tutup başının üstünde tek eliyle birleştirdi.
"Ne dersen de, bunu biliyorum."
Başını eğerek, dudaklarını Michelle'in dudaklarına sürttü.
"Ve bunu sen de biliyorsun."Michelle, dudağını ısırıp yutkundu.
"Beni yoldan mı çıkarıyorsun?" Diye fısıldadı."Ne zaman bir yola girmiştik?"
Michelle , sırıtarak başını hafifçe kaldırıp Eren'i öptü. Michelle'in öpücüğünü kabul eden Eren, öpücüğünü derinleştirmek için dilini Michelle'in dudaklarının arasından içeri itti ve Michelle, diliyle Eren'in dilini karşıladı.
Dudaklarının arasından bir inilti çıktığında, Eren elini Michelle'in bacağına indirip okşayarak yukarı çıktı.Daha sonra Eren, dudaklarını Michelle'in dudağından çekip boynuna gömdü ve ufak öpücükler kondurmaya başladı. Michelle'in göğsü heyecanla hızla inip kalkerken, başını yana çevirip Eren'e baktı.
"Eren...""Hn?" Diye sordu Eren, sesine iniltisi de yansımıştı.
"Seni sevdiğimi söyleyemem ama...senden etkilendiğimi söyleyebilirim."
"Hayır, bunu kabul etmiyorum." Dedi Eren, dudakları arasına Michelle'in çenesini aldı ve hafifçe çekiştirip bıraktı.
"Beni cinsel olarak arzuladığını biliyorum.""Hayır, ondan bahsetmiyorum." Dedi Michelle, elini Eren'in yanağına koyup tebessüm etti.
"Senden her ânlamda etkileniyorum."Eren, ona şaşkınlıkla bakarken yeşil gözleri dolmaya başlamıştı. Aynı şekilde Michelle'de şaşırırken, tedirgin de olmuştu.
"N-neden ağlıyorsun şimdi?! Kötü bir şey yaptım?!"Eren, başını Michelle'in boynuna gömdü ve gözyaşları Michelle'in boynuna temas etmeye başladı.
"Evet, kalbim için çok kötü bir şey yaptın.""Sevinirsin sanıyordum..." diye mırıldandı Michelle.
"Dalga mı geçiyorsun?" Başını kaldırıp, Michelle'in gözlerine baktı." Bunun beni ne kadar mutlu ettigini bilmiyorsun."
"O hâlde neden ağlıyorsun? Gülümsersin sanıyordum." Dedi Michelle, cidden üzülmüştü ve elini Eren'in yanağına götürüp gözyaşlarını sildi.
"Ağladığını görmek istemiyorum.""Ağlıyorum çünkü mutluyum."
Michelle'in burnunun ucuna bir öpücük kondurdu.
"Beni mutluluktan güldürmek herkesin yapabileceği bir şey, ancak beni mutluluktan ağlatan tek insan sadece sen olabilirsin."Michelle, gözlerini kısıp tebessüm etmişti.
"Çünkü sana aşığım, Michelle."
Michelle'in karakter gelisimi beni cok duygulandiriyor:")))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.