45•

396 52 36
                                    

"Eren!" Dedi Mikasa, şaşkınlıkla." Sen...ne zaman..."
Ancak konuşamıyordu, çok şaşırmıştı.
Yani storyi görmüştü elbette ama yine de beklemiyordu.

"Selam millet!" Dedi Eren, gülerek." Ben geldim."

"Aptal çocuk!" Dedi Sasha, dolan gözlerine aldırış etmeden koşup Eren'e sarılmıştı.
"Bizi resmen terk ettin!"

"Hey hey hey!" Dedi Eren, Sasha'ya sarılarak." Böyle demez misin lütfen?"

"Üzgünüz, cümleleri senin gibi süsleme yeteneğine sahip değiliz." Demişti Jean, ancak ne kadar huysuz olsa da Eren'e sarılmadan edemedi.
"Gel buraya, aptal herif."

"Ah, beni sahiden çok seviyorsun."

Jean, uzaklaşıp gözlerini devirdi.
"Ne demezsin, baya."

"Ne kadar süreliğine buradasın?" Diye sordu Sasha merakla." Umarız hemen gitmezsin?"

"Dönem başlayana kadar buradayım, hemen gitmeyeceğim."

"Michelle seni gördü mü?" Diye sordu Mikasa, bir ânda ortama sessizlik çökmüştü.

"Hayır..." dedi Eren, yüzünden mutlu ifadesi silinmişti." Henüz karşılaşmadık."

"İyi, o hâlde karşısına çıkmamanı isteyebilir miyim?"

"Mikasa!"

"Sen bu işe karışma, Sasha." Dedi Mikasa, kaşlarını hafifçe çatarak.
Tekrar Eren'e baktı.
"Gittiğin için suçlusun, ancak o oyun masasına otururken de Michelle suçluydu. Fakat bunun için gidilir miydi?"

"Bir şey bildiğin yok." Dedi Eren, kaşlarını çatarak." Ben onun kolyesini ona geri verebilmek için gittim."

"Ve bu sebeple de ayrıldın mı yani?"

"Mikasa." Diye seslendi Jean." Bu mesele bizi de alakadar etmez."

"Ne demek etmez?!" Dedi Mikasa, öfkeyle." Felix'in anlattığını unuttunuz mu yani hepiniz?!"

"Yine mi şu çocuk!" Dedi Eren, sinirlenmişti." Neden gittiğim her yer de onu duymak zorundayım?!"

"Çünkü sen yoktun ama o vardı!" Dedi Mikasa, ateş saçan gözlerinin hedefi Eren'in gözleriydi.
"İkiniz de öyle aptalsınız ki!"

"Yaşamadığın için yargılaması kolay olmalı! Ancak sen, Michelle'i sevmek ne kadar güç isteyen bir şey biliyor musun? Ben ona rağmen onu seviyorum!"

"O zaman neden o kahrolası uçaktan inmedin!" Dedi Mikasa, bağırarak." Senin için gelmişti, ancak o lanet uçaktan inmedin!"

"Ne?"
Birden tüm siniri gitmişti Eren'in.
"G-geldi mi?"
Bütün vücudunun donmuş ve parçalanmış olduğunu hissediyordu.
"Gerçekten mi?"

"Evet, gerçekten!" Dedi Sasha, Mikasa'ya katılarak.
"Üstelik Zeke'nun anlattığına göre yalın ayakla gelmiş..."

"Evet, ayakları yara bere içerisinde kalmıştı." Dedi Jean, iç çekti." Her neyse çocuklar, bu bizim karışabileceğimiz bir mevzu değil. Eren'de Michelle'de yeterince büyüdüler, ikisi de bu meseleyi konuşup halledebilir."

Mikasa, sessiz kalıp nefesini verdi.
"Geldiğin için sahiden mutluyum, Eren." Ona kaşlarını büzerek bakmıştı.

"Ben de mutluyum..." dedi Eren, başını çevirip sokağın başında kalan eve baktı.
"Fazla mutluyum."

"Bir şeyler yapalım," dedi Sasha heyecanla." Kutlama gibi mesela!"

"Michellesiz mi? Bizi öldürür sahiden." Dedi Jean kıkırdayarak.

"Onun geleceğini pek zannetmiyorum." Dedi Mikasa, hüzünle." O yüzden biz bize bir şeyler yapabiliriz..."

"Bugün olmaz zaten." Dedi Eren." Sakura zamanı olduğu için Historia çekim yapmak istiyor."

"Ciddi misin?" Diye sordu Mikasa homurdanarak." Yanında iş mi taşıdın?"

"Sadece bir günlük."

"Ah..."

*  *  *

"Yeni stajyer eleman kim?" Diye sordu Eren, karton bardaktaki kahvesini yudumlarken, etrafa bakınıyordu.
"Kendisini merak ettim."

"Aslında stajyer olmasına rağmen iyi işler çıkaran birisi." Dedi Historia, o da Felix'i arıyordu.
"Ama sanırım gecikti."

"İlk günden geciktiyse eğer..." demişti Eren, gözlerini devirerek.

"Arkadaşını model olarak kullanıp proje ödevlerini yapıyor. O yüzden anlayış gösterdim kendisine." Dedi Historia tebessüm ederek.

"Hangi fotoğrafıyla onu şirkete aldın peki?" Diye sordu Eren, merakla.
"Kolay kolay beğenmezsin."

"Sadece bir kız fotoğrafıydı aslında. Ancak anlamını söylediğinde gerçekten güzel yakalanmış, uyumlu bir konsept olduğunu düşündüm."

"Bakabilir miyim?"

"Huh? Tabi." Dedi Historia, telefonunu cebinden çıkartıp mailine girdi. Gelen kutusuna bakarken, o kadar çok gelen iş başvurusu vardı ki Felix'in mailini bulmakta zorlandı.

Ancak sonunda bulduğunda, maile girmişti. Telefonunu Eren'e uzattığında, Freya gülerek aralarına girmişti.
"Havanın ne kadar güzel olduğunu görüyor musunuz? İnanılmaz!"

Eren, başını kaldırıp gözlerini yumdu ve saçını dalgalandıran rüzgara karşı derin bir nefes aldı.
"Bu havayı çok seviyorum."

"Sakura kavuşma ayıdır diyorlar." Demişti Freya, tebessüm ederek." Belki sen de hayalindeki gerçek aşka kavuşursun."

"O biraz zor." Dedi Eren, gözlerini açıp tebessüm ederek." Ancak savaşacağım, bunu hep yaptığım için alışığım."

"Savaşmana gerek yok," dedi Historia gülerek." Belki de aradığın aşk çok yakındadır."

"Belki." Dedi Freya, Eren'e bakarak." Sadece iki adım ötende mesela?"

Eren, zorlukla gülümseyerek tekrar Historia'ya baktı.
"Fotoğraf diyorduk, görebilir miyim?"

"Ah, evet!"
Historia, telefonunu Eren'e tekrar uzattı.

Eren, telefonu eline aldığında şaşkınlıktan inme indiğini zannetmişti. Yutkunmaya çalıştı, ancak boğazındaki yumru bir türlü aşağı inmiyordu.
Nefes alıyordu ama nefes aldığını da hissedemiyordu.
"K-konsept...n-ne d-demiştin?" Diye sordu zorlukla.

"Kız güzelmiş yalnız." Demişti Freya." Bence fotoğrafçıyla aralarında bir şey var, bu kadar güzel gülümsemesinin başka bir açıklaması olamaz." Telefona bakmıştı.

"Aşk acısı." Dedi Historia, Freya'yı cevapsız bırakarak." Felix'in anlattığına göre mutlu bir ânısına odaklanmasını istemiş ve model sevdiği kişiyi düşünmüş. Ancak onu düşününce gözleri dolmasına rağmen gülümsemiş. Duygularını sizce de çok dışa vuran bir fotoğraf değil mi?"

Eren, buruk bir şekilde gülümsedi.
"Sevdiğini fark edebilmiş demek..."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Game.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin