"Tekrar et!"
"Git başımdan..."
"Hadi ama lütfen!"
Michelle, Eren'in yüzünü ittirip kahvaltısını etmeye devam etti."Zaten duymuştum..."
"Yanlış duymuşsun."
"Doğru duyduğuma yemin edebilirim."
"Çar-pı-la-cak-sın~"
Bay Langton, gülmeye başladığında Eren ve Michelle, kaşlarını kaldırarak ona bakmıştı.
"Neden gülüyorsun?" Diye sordu Michelle, merakla."Sadece uzun zaman sonra siz ikinizle kahvaltı yapmak hoşuma gitti. Sizi bir arada görmeyi özlemişim çocuklar."
Michelle, ağzına zeytini atıp çiğnemeye başladı ve çekirdeğini çıkararak masaya geri koydu.
"Baba...""Bay Langton, size çok kırgınım efendim."
"Neden bahsediyorsun sen?" Diye sordu Michelle, kaşlarını kaldırıp şaşkınca Eren'e bakarak.
Eren, Michelle'e bakmadı.
"Felix'le Michelle'i evlendirmeye çalıştığınızı işittim efendim, neden bunu bana yaptınız?""Hey delikanlı, kızımı ne kadar ağlattığını biliyor musun sen? Okulda bayıldığı yetmemiş gibi bir de acile gittiğinde-"
Michelle, öksürerek babasının lafını kesip başını hafifçe iki yana salladı.
Bay Langton, susarak iç çekti.
"Demem o ki; sen onu bu kadar üzdükten sonra seni hâla buraya sokmam bile büyük bir şey.""Üzgünüm..." diye mırıldandı Eren, başını eğerek." Ancak tekrar sevgilime kavuşmuş olma gerçeği beni çok mutlu ediyor. Yani ben yokken onu size emanet edebilir miyim?"
"Tabi ki, sonuçta o benim kızım."
"Kimseye emanet edilmeme gerek yok, kendi kendime de gayet iyiyim ben." Diye homurdandı Michelle.
"Michelle Hanım, Bay Flynn geldi."
"Ah!" Dedi Michelle gülümseyerek masadan kalkıp." Gelsin, bekletmeyin."
"Neden bu kadar sevindin şimdi?" Diye sordu Eren, gözlerini devirerek.
"Hiç hoş olmadı.""Kıskanma, o benim arkadaşım."
"Kıskanırım, banane."
Bay Langton, gülerek yemeğini yemeye devam etti.
"Evliliğinizi görmek için sabırsızlanıyorum çocuklar.""Kim evleniyor?" Diye sordu Felix, şaşkınca." Bay Langton, size söyledim-!"
"Üzgünüm canım, söz konusu olan şahıs bu sefer benim." Dedi Eren, gözlerini devirerek.
"Oh, sen de mi buradaydın?"
Felix, Michelle'e dönüp merakla baktı.
"Dün neler oldu böyle?""Uzun mesele, boşver..." dedi Michelle, ellerini Felix'in omzuna koyarak.
"Sen n'aptın?""Ah, annem daha iyi. Sanırım kızının evleneceğini duymak onu şaşırttı."
"Ablan evleniyor mu?" Diye sordu şaşkınlıkla Michelle.
"Evet...annem pek istemiyor. Sanırım yalnız kalacağını düşündüğünden."
"Geçmiş olsun." Dedi Eren içten bir şekilde.
"Teşekkür ederim." Dedi Felix tebessüm ederek.
"Demek ki insani bir şekilde konuşabiliyormuşsunuz." Dedi Michelle, sırıtarak.
"Sadece şurada anlaşalım; Michelle, benim sevgilim." Dedi Eren, ciddiyetle." Ancak bu zamana kadar ben onun yanında yokken ona destek olup onu ayakta tuttuğun için sana minnet borçluyum. Bu yüzden varlığını ve samimiyetini kabul edeceğim, arkadaşı olarak."
Felix, başını sallayıp güldü.
"Tamam o hâlde, yeni bir sayfa açtığımıza sevindim. Ben de sizin adınıza çok mutluyum. İkiniz de iyi gözüküyorsunuz.""Elbette iyiyiz, neden kötü olalım ki? Sonuçta aylar sonra tekrar bir araya geldik." Dedi Eren gerçek bir merakla.
"Şey çünkü biliyorsun, kolay bir şey değil."
"Felix."
"Kolay olmayan nedir?" Diye sordu Eren, kaşlarını hafifçe çatarak.
"Kaybınızdan bahsediyorum."
"Felix!"
"Ona söylemedin mi?" Dedi Felix, hızlıca Michelle'e dönerek.
Sinirle kaşlarını çatmıştı.
"Sorumsuz olma!""Bu benim meselem, burnunu sokma!"
"Burnunu sokma mı? Bu senin tek başına verebileceğin bir karar değil!"
"Ne lanet dönüyor burada?!"
Eren, hızlıca ayağa kalkıp kaşlarını çatarak ikisine baktı.
"Bilmem gereken ama bilmediğim şey ne?!""Hâla yemek yiyorum." Dedi Bay Langton, cümlesinin altında 'ben hala buradayım, yani sessiz olun' yatıyordu.
"Üzgünüm." Dedi Felix, Bay Langton'a. Michelle'e dönüp başını iki yana salladı.
"Bunu yapma.""Karışmayı kes."
* * *
"O, neden bahsediyordu?"
"Huh?"
Boynunu kaşıdı.
"Sadece saçmalıyordu.""Hayır saçmalamıyordu, gayet ciddiydi ve sen de öyleydin." Dedi Eren, yeşil gözlerini Michelle'in gözlerine dikerek.
"Neden bunları konuşmak yerine..." bacaklarını Eren'in bacaklarının iki yanına atarak kucağına oturdu." Başka bir şeyler yapmıyoruz?" Elini Eren'in yanağına koyup boynuna öpücük kondu." Eğlenceli şeyler mesela?"
Eren, iç çekerek Michelle'in belini tuttu ve aniden dönerek onu altına aldı.
Michelle, ellerini Eren'in boynunda birleştirip dudağını ısırarak ona bakmıştı. Eren, ona yaklaştığında dudağını serbest bıraktı ve onu öpmesine izin verdi.
Eren, Michelle'in alt dudağını dudaklarıyla hafifçe çekiştirdikten sonra çenesine bir öpücük kondurdu.
Michelle, ellerini Eren'in saçlarının arasından geçirip çekiştirdiğinde Eren'den boğuk bir inleme çıkmıştı.Dirsekleri üzerinde doğrularak, kızaran Michelle'e baktı.
"Michelle...""Efendim..." diye inledi Michelle.
Çenesinin altını öpüp, hafif ısırıp uzaklaştı ve tekrar ona baktı.
"Bana söylemezsen vücuduna sormak zorunda kalacağım.""Neden bahsediyorsun?" Diye sordu derin derin nefes alarak Michelle, gözleri hafifçe kısılmıştı.
"Sakladığın şeyden söz ediyorum..."
Kendini hafifçe Michelle'e doğru bıraktı ve onun ağırlığını hisseden Michelle, ister istemez inledi.
"Bana söylemezsen istediğin şeyi sana vermeyeceğim."
Uzaklaşarak, kendini yana attı.
"Seni dinliyorum, benden ne saklıyorsun?""...bebek..."
"Bebek mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.