Michelle, Eren'in uyuyan yüzünü izleyip gülümsedi.
"Ne kadar bakarsam bakayım, yanımda olduğuna hâla inanamıyorum."Elini çenesindeki ufak ufak yeni çıkmaya başlayan sakallarından gezdirirken, Eren bundan huylanmıştı.
Gözlerini aralayarak ona baktığında, yüzünde ince bir gülümseme oluştu.
"Günaydın..." diye mırıldandı uykulu sesiyle."Günaydın, hadi kalk uykucu."
"Hııı..." ellerini Michelle'in beline sararak kendisine çekti ve gözlerini kapatarak uyumaya devam etmehe çalıştı.
"Biraz daha uyusak olmaz mı?""Hayır, olmaz. Gününün tamamını yatakta geçirmek istemiyorum, sen de geçirmeyecek ve kalkıp kahvaltıya geleceksin."
"Lütfen..." diye mırıldandı Eren." Azıcık bir şey."
"Ne kadar az?"
"1 saat kadar..."
"1 saat az falan değil, Eren."
"3600 saniye olarak düşünürsen çok az."
"Eren!"
Yeşil gözlerini yavaşça aralayıp Michelle'e baktı daha sonra istemsizce gülmeye ve kıkırdamaya başlamıştı.
"Neden gülüyorsun?" Diye sordu Michelle, merakla.
"Sanki komik bir şey dedim.""Sadece...bilmiyorum, gülmek istedim ve güldüm."
Michelle'in burnunu öptü.
"Günaydın sevgilim.""Sevgi dolu tarafından mı kalktın?" Diye sordu Michelle, şaşkınca.
"Sana karşı hep sevgi doluyum ben, sen nankörsün nankör."
"Bak sen şunu diyene, sanki ben elim kolum bağlı oturuyormuşum gibi davranıyorsun."
"Hm..."
Tekrar gülmüştü."Sarhoş gibisin cidden." Dedi Michelle, dayanamayıp gülerek." Neden böyle oldun bugün?"
"Güzel rüyalar gördüm, ondan kaynaklı."
"Mesela?"
"Mesela..." dedikten sonra Michelle'in eline elini kenetlemişti.
"Biz üniversiteden mezun oluyorduk. Sonra ben senin için çok güzel bir organizasyon hazırlıyordum. Hiç beklemediğin bir ânda karşında diz çökerek evlenme teklifi ediyordum." Yüzük parmağına yüzük takar gibi yapmıştı." Sen de kabul ediyordun ve gerçekten mutluyduk." Demişti elinin üstüne bir öpücük kondurdu." Gerçekten o zamanlar için yaşıyorum dersem inanır mısın?""Kafaya koymuşsun, benimle evleneceksin anlaşılan." Dedi Michelle, gülerek.
"Tabii ki! Küçüklüğümden beri kendime koyduğum en büyük hedeflerden birisiydi bu."
Michelle, Eren'in yanağına bir öpücük kondurup tebessüm etti.
"Adım adım ulaşıyorsun ha?""Ulaşıyorum, değil mi?" Diye sordu Eren, Michelle'in gözlerine onu onaylamasını istercesine bakıyordu.
Michelle, bir süre sırıtarak Eren'in yüzünü izledikten sonra kıkırdamıştı.
"Neden gülüyorsun? Cevap vermeliydin bana." Diye homurdandı Eren.
"Gerçi hayır demendense, gülmeni tercih ederim.""Bütün tabularımı yıkıyorsun gerçekten, çimen gözlü şeytan."
Eren, yüzünde oluşan sevince engel olamadı.
"Bu beni onayladığın anlamına mı geliyor?""Eh, kim bilir?" Demişti Michelle, başını onun göğsüne koyarak." Sonuçta daha üniversite bitmedi."
"Yani üniversite bitince olur gibi mi?"
"Kalabalık bir yerde evlenme teklifi etmeyi denersen denediğin gibi reddedilirsin."
"Ya baş başayken?"
"O zaman da düşünüp reddederim."
"Michelle! Hiç yardımcı olmuyorsun ama bana."
Ellerini Eren'in göğsüne koyarak çenesini ellerine dayayıp Eren'in gözlerine baktı.
"Muhtemelen ne yaparsan yap kabul edeceğim."
"Hile yapmak yok.""İpucu da mı yok?"
"Hayır, yok."
"Bu oyunlardan artık haz etmemeye başladım."
"Üzüyorsun ama, oyun oynamak bizim en iyi yaptığımız şey."
"Evet, ancak sen benden daha iyi oynuyorsun. Bu yüzden sana karşı oynamayı sevmiyorum, kazansam da kaybediyorum zaten."
"Bu da ne demek şimdi?"
"Kaybettiğinde üzülüyorsun, senin üzülmen benim zaferimi yaşayamamam anlamına geliyor."
Michelle, ona doğru uzanıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Birbirimize değil de, birlikte birilerine karşı oynamayı seviyorum çünkü o şekilde zaferi de, yenilgisi de bize ait oluyor. Birlikte paylaşıyoruz.""Of ya...sen kalbim için bir zararsın cidden." Dedi Eren, dudağını yaladı.
Elini, Michelle'in boynuna koyup hafif doğrularak dudaklarını birleştirdi ve ondan uzun bir öpücük aldı.
Dudaklarını ayırdığında tebessüm etmişti.
"Zarar sensen mazoşist olmayı seviyorum.""Birileri bana fena aşık." Demişti Michelle, eğleniyordu.
"Birileri neden bunu bu kadar geç fark ediyor? Yoksa geç mi basıyor?"
Michelle, yavaşça canını acıtmayacak şekilde Eren'e vurdu.
"Birileri dayak istiyor."Eren, gülerek Michelle'e sıkıca sarıldı.
"Ah ah...""N'oldu?" Diye sordu Michelle.
"Sadece...bilmiyorum, bugün gerçekten mutluyum."
"Tamam ama..." diyip Eren'in kolları arasından çıktı Michelle." Artık gerçekten yemek yemeliyiz, açım aç! Seni bekledim."
"Beni mi bekledin?"
"Evet, birlikte yiyelim istedim. Kalk hadi!"
"Öyle desene be sarışın!"
Eren, üzerindeki pikeyi atıp ayağa kalktı.
"Hadi yemek yiyelim.""Voah, sanırım seni uyandırmanın bugunu buldum az evvel."
"Ha ha! Her zaman işe yaramaz, kalk hadi. Yüzümüzü yıkadıktan sonra kahvaltıya inelim."
"Tamam..." dedikten sonra yatağından atlayıp indi Michelle.
Eren, kapıyı açıp önce onun geçmesine izin verdi.
"Buyrun efendim.""Beni korkutuyorsun gerçekten. Neden bebek mevzusundan sonra bu kadar sevgi dolu oldun sen?"
"Çünkü neden olmayayım? Sana iki kat daha fazla sevgi vereceğim."
"Anlaşılan ayrılacağız."
"Hey!" Dedi Eren somurtarak." Çok kötüsün cidden." Kapıyı kapatıp birlikte lavaboya ilerlediler.
Michelle, gülerek ona baktı.
"Yine de bu meseleye fazla takılmanı istemiyorum. Ne de olsa daha çok genciz.""Evet öyleyiz, ayrıca..."
"Ayrıca?"
"Her zaman oraya bir bebek yerleştirebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.