Yanağını eline yaslayıp defterini çizmeye devam etti, Michelle.
"Onun nesi var?" Diye sordu Anna, Michelle'e bakıp Abigail'e fısıldayarak." Bugün çok solgun, hiç modunda değil gibi."
Abigail, başını hafifçe arkaya çevirip defteri karalayan Michelle'e baktı.
"Bilmiyorum..." diye mırıldandı Abigail." Umarım beter olur.""Siz ikiniz aranızda ne konuşuyorsunuz?!"
"Üzgünüm Sensei, Abigail'e bir soru sormuştum da!"
"Soru sormak istiyorsan parmak kaldır, burada sensei olan benim."
"Üzgünüm sensei..."
"Bu gülünecek bir şey değil, Michelle!" Diye bağırdı Abigail, arkasına tekrar bakarak.
Ancak Michelle'in onu dinlemediğini ve öylece defterini karaladığını fark etti."Abigail?" Diye seslendi Sensei." Durduk yere okul başkanına niye sataşıyorsun?!"
"Üzgünüm sensei...genelde bize bulaşırdı..."
"Bu bir daha olmasın!"
"Üzgünüz..."
Eren'de aynı pozisyonda yanağını eline yaslayarak, Michelle'i izliyordu.
İç çekip elini kaldırdı.
"Sensei, konuşabilir miyim?""Tabi ki Eren, seni dinliyorum." Dedi gözlüklerini düzelterek Sensei.
"Aslında Michelle ve benim, yaklaşan okul gezisiyle ilgili toplantı yapmamız gerekiyor." Diyerek tekrar Michelle'e baktı.
"Anlamışsınızdır zaten kafası şuan burada değil. Ne kadar erken bitirirsek, bizim dersi anlama konusunda o kadar avantajımız olur.""Elbette anlıyorum, sizler koskocaman okulun başkan ve başkan yardımcısısınız. Çıkabilirsiniz, izin veriyorum."
"Teşekkür ederiz."
Eren, defterini çantasına koyup sırasından kalktı. Michelle'in yanına geldiğinde, Michelle'in hâla donuk bir şekilde defterini karaladığını gördü.
Defteri Michelle'in önünden çektiğinde, Michelle girmiş olduğu transtan bir süre sonra çıkıp ona baktı.
"Ne, n'noldu?""Sensei toplantı için çıkamamıza izin verdi, yani toparlan da çıkalım. Dersi bölüyoruz." Derken çektiği defteri Michelle'in çantasına koydu.
"Toplantı mı...?" Diye mırıldandı Michelle, ancak daha sonra başını hafifçe salladı.
"Hm...""Michelle, pek iyi görünmüyor..."
"Bana da iyi gözükmedi, hasta mı acaba?"
"Babasıyla kavga etmiş olmalı! Annesinin ölümüne sebep olmuştu ya hani..."
"Onun bu duruşundan hiç hoşlanmadım, nerede bizim yılan kız?"
Eren, sınıftakilere gözlerini gezdirip kaşlarını hafifçe çattı.
Sınıf sessiz olunca, sensei iç çekmişti.
"Bugün siz ikiniz izinlisiniz. Derslere girmeyin.""Teşekkür ederiz, sensei." Dedi Eren.
Michelle'in elini tutup, sınıftan çıkarken Abigail, kaleminin tersini dudağına bastırıp sırıttı.
"Michelle'in bir sıkıntısı var belli ki, bunu bulup ona karşı kullansam ne olur?"Bunu duyan Sasha, ona doğru dönüp sırıttı. Abigail, kaşlarını kaldırıp ona baktı. Sasha, kurşun kalemini ortadan ikiye kırıp iyice sırıtınca, Abigail başını hemen çevirdi.
"Lanet olsun, patates kız bile korkutucu olabiliyor!""Kesin konuşmayı hadi! Derse dönüyoruz!"
* * *
Eren, aniden durup ona sarılınca Michelle, şaşkınlıkla irkilmişti.
"...huh?""Korkma..." diye mırıldandı, Eren. Sarı saçlarını okşayarak fısıldadı;" Ben yanında olacağım."
Michelle, Eren'in gömleğini sıkıca sıkıp gözlerini yumdu.
"Artık ben varım, kimse seni üzemez."
Michelle, başını salladı.
"Of..." diye iç çekti Eren. Michelle'de ayılıp, onun gözlerine gözlerini dikti ve yanağını okşadı.
"Sadece bana güçsüzlüğünü göstersen de bu beni ne kadar mutlu ediyorsa o kadar üzüyor da, seni üzen herkesi öldürmek istiyorum."Michelle, bu dediğine karşılık tebessüm etmişti.
"Fazla büyütme." Eren'in omuzunda toz varmış gibi silkelemişti.
"Sadece şaşkınlık içerisindeyim, bu beni üzmez.""Hey." Dedi Eren, somurtarak." Sence bunu yer miyim? Ben senin sevgilinim, sana tam 8 yaşımdan beri aşığım. Yüzün bir beton bile olsaydı yine de ne hissettiğini anlayabilirdim."
"Of...senden nefret ediyorum sahiden." Diyip iç çekti Michelle.
Ancak bu Eren'i güldürmüştü.
Ciddi olmadığını biliyordu ve bu söylediğinin hislerinin tam tersi olduğuna da emindi.
"Tabii, buna eminim.""Hislerimden şüphe mi ediyorsun?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak Michelle.
"Hayır, tabi ki hayır."
"Ben de öyle düşünmüştüm zaten."
"Peki tahminen bana aşık olduğunu ne zaman söylersin?"
"N-ne?!"
Elini dudaklarına yerleştirip kocaman açarak, yanaklarını kapatmıştı.
"Saçma sapan konuşma.""Hadi ama!"
Eren, Michelle'in elini tutup çekti.
"Zaten bizbize-" gözleri irice açılmıştı." Oh uku Tanrım..." diye fısıldadı.Michelle, onun eline hafifçe vurdu ve ilerlemeye başladı.
"Hadi gidelim!" Diye homurdandı."Kızardın..." diye fısıldadı Eren. Daha sonra gülmeye başlayıp ona döndü ve peşinden ilerlemeye başladı.
"Kızardığını gördüm!""Kızarmadım!"
"Evet, kızardın!" Dedi neşeyle gülerek Eren." Ah cidden bana aşıksın!"
"Bana bak!" Dedi Michelle, hızlıca ona doğru dönerek." Çok ansız şeyler söylediğin için şaşkınlıktan kalbim çok hızlı kan pompaladı sadece!"
"Yani kızardın?" Dedi Eren gülmeye devam ederek.
"Senden nefret ediyorum cidden..." dedi Michelle, tekrar ilerlemeye devam ederken.
"Ben de senden nefret ediyorum."
"Ne?!" Kaşlarını çatarak Eren'e baktı, Eren ise yanından gülerek yürümeye devam ediyordu.
"Ne ne? Bu senin dilinde seni seviyorum demek değil mi?"
"Aisssh..."
"Vay be..." dedi Eren, hâla inanamayarak." Cidden kızardın..."
"Yaaah!" Dedi Michelle ona dönerek." Öldüreceğim birazdan seni, sussana!"
"Sustum sustum." Dedi Eren kıkırdayarak." Benim utangaç sevgilim."
"Kimmiş utangaç?!" Diye homurdandı Michelle." Ah cidden..." elini alnına koydu." Bana hiç iyi gelmiyorsun."
"Aksine," dedi Eren, hızlıca onu öpüp geri çekilerek." Bence sana çok iyi geliyorum."
Yavaştan Michelle'imizi yontuyoruz;)) özellikle bu Porco olayi cok iyi gelecek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.