Michelle, dudağına dokunarak kızı uzaktan inceledi.
"Fena değil.""Çok güzel."
"Bilmediğim bir ara kız zevkin falan mı bozuldu senin?" Diye homurdandı Michelle, gözlerini devirerek.
Eren, burnunu Michelle'in sarı saçları arasına gömüp derin bir nefes aldı.
"Üstelik çilek kokuyor.""Ne?"
Arkasına dönüp Eren'e baktığında, dip dibe olduklarını ve bahsettiği kişinin kendisi olduğunu fark ettiğinde sırıttı.
"Ah, buydu demek.""Elbette buydu." Dedi Eren sırıtarak." Senden başkasını gözüm görmüyor." Gözlerini yeni gelen kıza dikip, düşünceli bir şekilde baktı." Fena değil, ancak tipim de değil."
"Sence amigo mu orkestra mı?"
"Orkestra, net."
"Ben de öyle düşünmüştüm." Dedi, tekrar kıza bakarak Michelle.
"Onlara selam vermeli miyim? Uzun bir süredir beni izliyorlar." Dedi yeni gelen kız, yanındaki arkadaşına çekinerek sorarak.
"Ah sakın, ne dersen de seni rezil edeceklerine eminim." Demişti kız, endişeyle." Hoş, Eren çok yakışıklı değil mi?" Diye mırıldandı hayranlıkla Eren'e bakarak.
Eren, kıza bir gülümseme yollayarak kalbini küt küt arttırırken, yeni gelen kız ise onlara çekinerek el salladı.
Michelle'de yapmacık bir gülümsemeyle el sallayarak Eren'e bakıp güldü.
"Ne tatlı!""Orkestraya el mi salladın sen?"
"Neden bir hoş geldin demiyoruz?"
"Oh, eğleniyoruz." Demişti Eren, boynunu kütletip sırıtarak." Pekâla, yapalım bakalım."
"Oh işte buraya geliyorlar!" Dedi az evvel Eren'e hayranlıkla bakan kız." Heyecanlı gözüküyor muyum?!"
"Fazlasıyla."
"Aman Tanrım..."
"Merhaba." Demişti yumuşak bir ses tonuyla Michelle, önüne düşen sarı saçını kulağının arkasına iterek tebessüm etti." Sanırım yenisin, okulun büyük olduğuna bakma herkesi tanırım."
"Yalancı." Diye içinden geçirdi Eren. Ancak Michelle gibi gülümseyerek, kızın elini tutup üstüne öpücük kondurdu.
"Okulumuza hoş geldin, umarım burayı seversin. Ben öğrenci konseyi başkan yardımcısı Eren Yeager, bu da konsey başkanımız Michelle Langton."Kız, kızararak elini yavaşça çekti.
"A-abigail.""Ah Eren! Beni hatırladın mı? Fizik sınavında kağıtları değiştirmiştik!" Diyerek araya girdi diğer kız.
"Ah elbette! Emma, değil mi?"
"Anna..."
"Oh, çok üzgünüm..." demişti Eren, sahte bir utanç duyarak." Gün daha yeni başladı ve Michelle ile ben dosya işleri ile çok uğraşıyoruz, dalgınlığıma gelmiş olmalı."
"Önemli değil!"
"Umarım okulumuzu seversin, A-abigail." Demişti, az evvel kızın kekelemesini taklit ederek Michelle.
Ancak kızın bozulduğunu görünce, gülerek elini kızın omzuna koydu.
"Şaka yapiyordum. Burada hepimiz arkadaşız sonuçta.""O kadar samimi olmadık." Demişti Abigail, dik durarak.
Michelle, kaşlarını kaldırarak dudaklarını birbirine bastırdı.
Anna, dirseği ile Abigail'i dürterek onu uyarmaya çalışmıştı.
Bir düşman edinmesine lafı yoktu ancak düşman edinilmemesi gereken kişilerin listesi olsaydı Michelle Langton, listenin başında olurdu."Doğru söylüyor." Diyerek Eren'e baktı Michelle." Sonuçta bizi yeni tanıyor."
"Doğru, bizi seveceğinden bir kuşkum yok." Dedi Eren, sırıtarak.
"Kırıcı olduysam üzgünüm." Demişti Abigail." Seni kırmak istememiştim."
"Ooh..." Demişti Michelle, sanki evcil bir hayvan seviyor gibi." Bunun için endişelenme hayatım, beni kimse kıramaz. Üstelik senin gibi şirin bir kızın beni kırmak istemeyeceğini gayet iyi anlayabiliyorum."
Abigail, gülümsemişti.
"Kendimi ifade edebildiğime sevindim.""Evet, ben de öyle." Demişti Michelle." Belki bir ara bizimle yemek istersin?"
"Onu masanıza mı çağırıyorsun?!" Demişti Anna, heyecanla. Abigail'e heyecanla döndü.
"Turnayı gözünden vurdun!""Sizinle mi yiyeceğim yani?"
"Evet, senin için bir sorun olur mu? Başkan ve başkan yardımcısı olarak yeni gelen arkadaşlarımıza eşlik etmek bizim yazılı olmayan kuralımız, öyle değil mi?" Diye sordu Eren'e bakıp destek almak istercesine.
"Elbette." Dedi Eren, gözlerini Michelle'den çekip Abigail'in mavi gözlerine dikerek." Üstelik senin gibi güzel bir kızı masamda görmek bana zevk verecektir."
"Teşekkür ederim." Demişti Abigail, saçını kulağının arkasına iterek.
Yanakları kızarmıştı ve gülümsemişti.Eh, her kızın kaçamadığı hazin bir sondu. Eren Yeager'ın kendine aşık edemeyeceği hiç kimse yoktu, biri dışında.
"O hâlde biz artık gidelim. Görevlerimiz bizi bekliyor."
"Görüşürüz!"
"Yemekte görüşürüz."
"Tabi, görüşürüz."
"Hoşça kalın, hanımlar."
Michelle, arkasını dönene kadar gülümsemesini yüzünde tutsa da arkasını döner dönmez yanaklarını serbest bırakmıştı.
Önden ilerlerken, Eren hemen yanında ona eşlik ediyordu."Gülmekten yanaklarım ağrıdı."
"Ee, neden bu kız senin için bu kadar önemli?"
Dudağını ısırıp kurnazca Eren'e baktı.
"Çabuk anlıyorsun.""Genelde benden destek almazsın, bir şeyler olmuş olmalı." Demişti Eren, kolunu Michelle'in omzuna atarak." Demek ki bir çıkarın var."
"Bahsettiğim kız buydu." Dedi Michelle, Eren'e bakarak. Daha sonra tekrar yola odaklandı." Adamın, yemeğe gelmeyen kızı. Onun fotoğraflarını görmüştüm."
"Babanın onu ikna ettiğini söylemiştin."
"İşimi garantiye almayı severim. Resmi bir belge imzalanana kadar kıza bir süre samimi gözüksem iyi olacak."
"Oh yani bir süre onu pohpohlayacak mıyız?"
"Evet, onu göklere uçuracağız." Demişti Michelle, sırıtarak." Daha sonra balon patlatır gibi de patlatacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.