43•

359 44 35
                                    

"Çikolata kalmış."

"Ne?"

"Dudağının kenarında."

Michelle, dudağının kenarını sildi.

"Hayır, bekle."
Michelle'e doğru uzanıp, dudağının kenarını baş parmağı ile sildi Felix. Parmağındaki çikolatayı dudaklarının arasına götürüp emdi.
"Tamam, geçti."

"Şu saçma sapan çapkınlıklarını bende yapma lütfen." Dedi Michelle, homurdanarak.

"Yoo, yapacağım."

Michelle, cafede gözlerini gezdirip iç çekti.
"Bunca zamandır burada oturuyorum, daha evvel böyle bir yere gelmedim."

"Çünkü kızımız yüksekten uçuyor!" Demişti Felix.
"Pahalı restoranlar yerine seni bir kez olsun normal bir yere getirmek istedim."

"Hayır, pahalı restoranlara da gitmezdim zaten. Biz genelde evde takılıyorduk." Dedi Michelle, çenesini eline koyup duvardaki tabloya bakarak.
"Sanırım cinsellik üzerine kurulu bir ilişki olmasından kaynaklı."

"Hiç gezmiyor muydunuz?" Diye sordu Felix, şaşkınlıkla." Sexte olsa, insan arada çıkıp gezmek ister ya."

"Haklısın, ancak bunlardan çok yoksun kaldık. Dediğim gibi her ân sevişmeye hazır bir çifttik, gerçi..." dedikten sonra Michelle kıkırdamıştı.
"Bir keresinde bana kendisini seks oyuncağım gibi hissettiğini söylemişti. Şimdi daha iyi anlıyorum."

"Peki farklı hissettiriyor muydu?"

"Ney?" Diye sordu Michelle, gözlerini tablodan çekip Felix'e bakarak.

"Çıkmaya başladıktan sonraki yatak eğlencenizden bahsediyorum, diğerleri gibi miydi sence?"

"Hayır..." dedi başını eğip buruk bir sırıtmayla." Daha farklıydı. Her zaman tutkuluyduk zaten ama bir şey daha vardı."

"Aşk mı?"

"Aşk mı?" Diye yineledi Felix'in sorusunu Michelle. Başını kaldırıp, tebessüm etti." Sanırım."

"Ah Michi," dedi Felix, Michelle'in önüne düşen saçını kulağının arkasına ittirerek.
"Önceki hâlini sadece anlattıklarından biliyorum ancak şuan tanıdığım hâlin o kadar tatlı ki. Sana aşık olasım geliyor."

"Üzgünüm hayatım," diyip güldü." Arkadaşlarımla sevgili olma kotamı çoktan doldurdum." Diyerek dil çıkarmıştı.

"Ah, bu beni üzdü." Dedi Felix'de elini kalbine götürüp sahte bir acıyla." Bu acıyla nasıl yaşayacağım ben şimdi?"

Michelle, kıkırdayarak suyundan bir yudum alıp masaya geri koydu.
"Üzülme, iyi bir çocuk olursan eğer-"

"Şansım olur mu?"

"Hayır, şirinleri görebilirsin diyecektim."

Felix, gözlerini devirmişti.
"Gargamel iyi birisi değildi, ancak yine de şirinleri görüyordu."

"Evet, çocukluk trajedisi."

"Ah, sana bir şey söyleyeceğim. Söylemeyi unutmuştum."

"Nedir?" Diye sordu Michelle, merakla ona bakıyordu." Lütfen yine bir fotoğraf çekimi çıktı deme, kafayı yiyeceğim."

"Yok yok, söz verdiğim gibi seni iki günlüğüne salacağım."
Heyecanla güldü ve Michelle'in ellerini sıkıca tuttu.
"Bil bakalım kim bahsettiğim dergi de stajyer fotoğrafçı olarak işe başlıyor?"

"Bir düşüneyim..." Demişti Michelle, gözlerini kısıp tavana bakarken dudaklarını büzmüştü. Daha sonra, tek kaşını kaldırıp ona baktı.
"Sen mi?"

"EVVET!" Dedi heyecanla Felix." Yani muhtemelen kendi başarımla giremeseydim, annemin ayarlamış olduğu torpili kullanarak Vogue dergisine girecektin. Ama olsun, insanın kendi başarısı ile bir yere gelmesi çok başka."

"Bu harika bir haber!" Demişti Michelle, gerçekten sevinmişti.
"Seninle gurur duyuyorum, sahiden."

"Ama bu seni biraz zorlayabilir."

"Neden senin fotoğraf çekimlerin beni zorlasın ki?" Diye sordu Michelle, şaşkınlıkla." Sonuçta modeller gelecek."

"Evet ama...derginin bir mankeni eski sevgilin, biliyorsun."

"Evet, Eren o dergide modellik yapıyor biliyorum ama zaten Japonya şubesinin fotoğrafçılığını yapmayacak mısın?"

"Evet ama..."
Felix, gözlerini kaçırmıştı.
"Buraya geleceklerini ve fotoğraflarını çekeceğimi nasıl söyleyeceğim?"
Tekrar Michelle'e bakıp gülümsedi.
"Haklısın, sadece belki aynı dergide çalışıyor olmamız senin için rahatsız edici olur diye düşünmüştüm."
"Kendisi öğrense daha iyi."

"Hayır ya," dedi Michelle, elini sallayarak." Problem değil, ikiniz de başarılı insanlarsınız sonuçta. Eren'den nefret etmiyorum ne de olsa."

"Havalimanında seni duysaydı ve o uçağa binmeseydi, bu kadar samimi olabilir miydik?"
Felix, iç çekti.
"Bencil olma, saçma sapan şeyler düşünüyorsun. Onu teselli eden sendin, şimdiyse kibirleniyorsun."
"Bazen Eren'e teşekkür edesim geliyor."

"Neden?" Diye sordu Michelle.

"Bilmiyorum, sadece eğer gitmeseydi arkadaş olamayacağımızı düşünüyordum."

"Evet, sanırım iyi noktaları da olmuş oldu." Diye mırıldandı Michelle." Ama kötü yönleri daha baskın."

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Seni dinliyorum."

"Eğer...bir ihtimal...geri gelecek olsaydı...onunla barışır mıydın?"

"Barışmak mı?" Diye sordu Michelle, bacağını bacağının üstüne atıp ellerini birleştirdi.
"Ben ona küs değilim, aslında kırgın bile değilim. Sadece... bilmiyorum, bir şey var ama dile getiremiyorum."

"İlişkiniz yara aldı, bu sebepten ötürü üzgün hissediyorsun ve muhtemelen tekrar aynısının olma korkusuyla yaşıyorsun değil mi?"

"Evet..." dedi Michelle, gözlerini su bardağına indirmişti." Ama sorun yok, ne de olsa gelmeyecek."

"Peki sorumun cevabı ne?"

"Onunla tekrar bir araya gelip gelmeyeceğimi söylüyorsan eğer..."
"Ne cevap vermeliyim? Bunu ben bile bilmiyorum ki! Koşup sarılasım da var, itip kakasımda!"
"Sanırım olası şeyleri konuşmak daha iyi."

"Ne gibi?"

"Mesela senin bu işin. Hangi çekiminle aldılar, söylesene."

"Konuyu dağıtıyorsun, ancak bunu kabul edeceğim."
Gülümsemişti.
"Söylesem inanmazsın."

Game.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin