Michelle, arabasının kapısını kapattıktan sonra evine yürüdü ve anahtarını güvenliğine fırlattı.
Güvenlik havada yakaladığı anahtarı tutup, arabayı park etmek için arabaya yürüdü.Michelle, eve girip merdivenleri çıktı.
Bugün kendisini uzun zaman sonra lisedeki kendisi gibi hissetmişti. Uzun zamandan beri oyunlar oynamıyor ve yılan kız tavrını takınmıyordu.
"Biraz rahatlatıcı..." diye düşündü.
Çünkü kendisi gibi hissetmişti.
Ancak yine Eren sayesindeydi.Odasına girdikten sonra, kapıyı ardından kapadı. İlerleyerek, yatağına yürüdü ve oturdu.
Karşısında duran aynada kendisine uzun uzun baktıktan sonra, oflayarak kendini geriye atarak yatağına uzanmıştı.
"3...2...1...""Uzun zamandan beri buraya gelmiyordum, tuhaf hissettirdi. Kilidi bile değiştirmemişsin."
"Neden değiştireyim?" Diye söylendi Michelle, ona bakmadan.
"Gerek mi vardı ki?"Eren, yanıt vermeden ellerini onu iki tarafına koyarak üstüne hafifçe eğilmiş ve göz göze gelmişti.
Yüzünde oluşan tebessüme engel olamadı.
"Geleceğimi biliyordun."Michelle, kaşlarını kaldırıp ona baktı.
"Elbette biliyordum, seni tanıyorum.""Bende sorudan kaçacağını biliyordum."
"Hiçbir şeyden kaçmadım." Dedi Michelle doğrularak, Eren kendisini yana atıp oturmuştu.
"Felix'le kalkmam gerekiyordu, o kadar. Annesinin tansiyonunun çıkması onun suçu değil.""Sadece bahane üretiyorsun." Dedi Eren sırıtarak.
"Felix'den yardım dilenirken gördüm seni.""Öyle bir şey demedim."
"Duydu mu?""Gözlerinden okunuyordu, sanırım birisi daha seni gözleriyle okumaya başlamış ha? Bak işte bu çok rahatsız edici."
"Ayrıca tabi ki duydum, karışımdaydın..."Michelle, gözlerini devirmekle yetindi.
"Ee, siz ikinizin arasında neler dönüyor?" Diye sordu Eren, sırıtarak." Bir erkekle sadece arkadaş kalabilmek pek senlik bir şey değil de."
"Felix bir istisna." Dedi Michelle, umursamazca." O gerçekten değerli birisi."
"Evet bunu anlayabiliyorum, bunu oldukça belli ettin bugün. Ona bakıp gülümserken fazlaca samimi görünüyordun, tıpkı eskiden bana olduğu gibi..."
"Gitmemeliydin." Dedi Michelle, ellerinden güç alıp ayağa kalktı. Komodinin üstünde duran sürahisini alıp bardağına su koydu.
"Gitmeseydin belki hâla sana gülümseyebilirdim."
Arkasını dönüp ona baktı ve suyundan bir yudum aldı."Bana bir söz vermiştin."
Michelle, suyunu yutup komodinine tekrar bardağını bırakıp belini dolabına yaslayarak kollarını göğsünde birleştirdi.
"Böyle bir şey olacağını düşünmemiştim.""Her şeyi en ufak ayrıntısına kadar hesaplıyorsun, bunu ben bile düşünmüşken sen düşünemedin mi yani? Yapma...düşündüğünü biliyorum."
"Ortaya kolye konmasaydı bu kadar ileri gitmezdim."
"O kolyeyi asla ortaya koymamalıydın."
Ayağa kalkıp Michelle'e doğru ilerledi.
"Çünkü o kolyeyi kazanmak için yapamayacağın şey olmadığını ben bile biliyorum.""Sonuç olarak seni kaybetmemek için kolyeyi kaybetmeyi göze aldım, ancak sen yine de gittin."
"Çünkü bana baktıkça kolyeni hatırlayıp üzülecektin, beni kaybetmen kolyeyi kaybetmenden daha iyidir diye düşündüm."
"Her zaman verdiğin sözleri tutmamalısın."
"Verdiğimiz sözler için yaşamıyor muyduk?" Diye sordu Eren, Michelle'i dolabı ile kendisi arasına sıkıştırarak.
"Lise de bu böyleydi.""Sadece belli bir yere kadar." Dedi Michelle, gözlerini Eren'in gözlerinden çekmeden.
"Bir yerden sonra değiştiğini düşünmüştüm.""Bu benim için yaşadığın anlamına mı geliyor?"
Michelle, başını dik tutarak ciddiyetle ona baktı.
"Sen gidene kadar öyleydi."Eren, başını eğip güldüğünde Michelle istemsizce kaşlarını çatmıştı.
"Neden gülüyorsun?""Sadece beni hâla kıskandığına ve beni beklemeye devam ettiğine bakılırsa hâla benim için yaşıyormuşsun gibi geliyor."
"Seni kıskanmadım."
Şaşkınlıkla hızlıca söyleyivermişti.
"Ve beklemedim de!""Evin kilidini değiştirmedin çünkü bir gün mutlaka geri döneceğimi biliyordun. Değiştirmedin çünkü bir gün bu odaya girdiğinde her zaman ki gibi beni evde görmeyi bekliyordun."
"Sadece gerek duyma-"
"Ayrıca Freya muhabbetinde seni gördüm, ne zaman sinirlensen saçlarınla oynarsın. Belki başkalarını kandırabilirsin, ancak seni en iyi ben tanırım."
"Beni en iyi sen tanıyorsan, şuan ne düşündüğümü de biliyor olmalısın."
"İçten içe barışıp her şeye kaldığımız yerden devam etmek istiyorsun, ancak bunu söylediğimde 'hayır, gitmeni istiyorum' diyeceksin."
"Evet, öyle diyeceğim. Çünkü gerçek düşüncelerim bunlar."
"Ne kadar zordu? Anlatsana." Dedi Eren, biraz geri çekilip Michelle'e baktı.
"Ben sahiden çok zorlandım çünkü. Çoğu kez profilinden çıkamadım. Bazen yanındaki ben olabilirdim diye de düşünüp durdum.""Pekte zor değildi." Dedi Michelle, yutkunup otoritesini bozmamaya çalışarak.
"Hayatıma devam ettim ve sürekli beni sevdiğini itiraf et artık diyen birinin varlığı olmadan yaşadım. Özgürdüm çünkü her şeyime karışan birisi yoktu ve mutluydum çünkü bir şey yaparken birisinin kırılıp kırılmayacağını düşünmek zorunda değildim. Üstelik geceleri çokça da rahat uyudum çünkü sürekli birisinin bana sıkıca sarılması yüzünden boğulmuyordum. Bu süreçte kendimi de dinledim, başıma bela olan birisi yoktu ve-" kaşlarını çatmıştı." N'apıyorsun?!" Diye sordu.Eren, Michelle'in yanağını okşadıktan sonra tebessüm etti.
"Gözyaşlarını siliyorum, sanırım dilinin aksine onlar yalan söylediğini haykırıyorlar."Elinin tersiyle, ıslak yanağına dokunmuştu. Çatık kaşları birden büzülmüştü.
"Ne zamandan beri vücuduna söz geçiremiyordu?"Eren, başını Michelle'in omzuna koydu ve derin bir iç çekti.
"Ben de seni çok özledim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game.||Yeager.
Short Story"Kısa bir süreliğine onunla beraber olursan, tamamen seninim." Bu cümle dudaklarının arasından kolayca çıksa da, onu ileride bunu söylediğine pişman edecekti.