38•

336 46 25
                                    

"Yetişemedin mi?" Diye sordu Zeke, ertesi gün Michelle'i evden çıkarken görmüştü.
"Sana söylemiştim."

Michelle, iç çekip başını salladı.
"Geç kaldım, her zaman ki gibi."

"Tatillerinde gelecektir." Demişti Zeke, sıcak bir gülümsemeyle Michelle'e destek vermek istedi." Seni kolayca silemez."

Ancak Michelle, cevap vermemişti.

"Gel buraya," diyerek Zeke, Michelle'in başının arkasına elini koyup kendisine çekerek sarıldı.
"Üzülme, onun sana olan sevgisini biliyorsun."

Michelle, Zeke'ya sarılıp gözlerini yumdu.
"Çok saçma..." diye mırıldandı.

"Saçma olan nedir?" Diye sordu Zeke, Michelle'in saçlarını okşayıp onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Bunca zaman değişmemi söylemedi belki ancak içten içe bunu istediğini biliyordum." Derin bir nefes vermişti.
"Saçmadır ki o gittikten sonra değişmeye başladığımı hissediyorum. Eğer o görmeyecekse ne anlamı var ki?"

Zeke, dudaklarını birbirine bastırıp üzüntüyle başını salladı.
"Ancak biliyorsun, her gidişin mutlaka bir dönüşü oluyor. Üstelik seni tamamen silmişte değil, hâla instagram ve Twitter üzerinden takipleşiyorsunuz. Numaranı da silmediğime göre whatsapptan da konuşmaya devam edebilirsiniz."

"Muhtemelen bir gün sevgilisini paylaşacak ve ben bunu göreceğim..."

"Hey hey hey! İki dakika da kardeşime kendini unutturup yeni sevgili yaptırdın, o iş o kadar kolay mı sence? Seni kaç sene beklemiş birinden bahsediyoruz."

Michelle, gözlerini kapatıp sessiz kaldı.

"Onu bu kadar sevdiğini gerçekten düşünmüyordum."
"Üzülmemeye çalış, olur mu?"

"Orada nerede kalacak?" Diye sordu Michelle, sanki gerçekten öğrenmek için değil de, kendi kendine yakınıyormuş gibiydi.
"Üstelik kahvaltısını bile etmiyor, her gün onu ben uyandırıyordum. Muhtemelen sağlıksız beslenip duracak."

"Bunun hakkında endişelenme, güzel bir ev tutup ve çoktan bir hizmetçiyle aşçıyı işe soktum." Gülmüştü." Eğer için rahat etmiyorsa söyleyeyim, kadınların yaşı 40."

Michelle, ister istemez tebessüm etmişti.

Zeke, Michelle'in omuzlarına ellerini koyup hafifçe kendinden uzaklaştırıp gözlerine baktı.
"Toparla kendini, düşmanı çok olan birisin değil mi? Onlara böyle gözükecek olman onları eğlendirir."

Michelle, başını sallamakla yetinmişti.

"Okul çıkışı seni almaya gelmemi ister misin?" Diye sordu Zeke.
"Kafanı dağıtırız."

"Olur..." diye mırıldandı Michelle.

"Güzel, o hâlde projeni teslim ettikten sonra bir şeyler yaparak kendini oyala. Aklının Eren'le dolu olmasını istemiyorum, anladın mı?"

Michelle, dudağını ısırarak başını salladı.

"Ona iyi bakmış, peh! Yiyorsa kendin gel bak, kızı darmadağın ettin be çocuk."
"O hâlde iyi dersler."

"Teşekkürler..."

*  *  *

"Michelle!" Dedi Sasha, Mikasa'da onunla beraber Michelle'e dönmüştü.
Endişeyle Michelle'e doğru koşup sarıldılar.

"N-noldu?" Diye sordu Michelle, şaşkınca.

"Eren'in gittiğini biliyoruz." Demişti Sasha, sıkıca Michelle'e sarılarak.
"Berbat hissediyorsundur."

Michelle, gözlerinin dolmasını engelleyememişti.

"Gitmeden evvel hepimize mesaj atmış." Dedi Mikasa, Michelle'den ayrılıp ona buruk bir tebessüm de bulunarak.
"Ancak hepimizin son cümlesi aynı."

"Bize sana dikkat etmemizi, senin kendine zarar vermeyi seven bir manyak olduğunu bildiği için senden uzak kalmamamızı ve seni onun yerine de sevip sıkıca sarılmamızı istemiş."

"Ama sanki bilmiyor!" Dedi Mikasa, gülmeye çalışıp Michelle'e destek olmaya çalıştı.
"Sanki sen onun gibi birisi için oturup ağ-"

Titreyen dudağını ısırmıştı, ancak pek bir şeye yararı dokunmamıştı.
Ağlamaya başladığında, sadece Mikasa ve Sasha değil, etrafındaki herkes şaşkınlıkla onu izliyordu.

Daha sonra seslice ağlamaya başladı ve çevredeki kimseyi takmadı.
Sadece ağladı.

"Eren yok, onun için mi?"

"Ona aşık olduğunu bilmiyordum..."

"Sadece yatak arkadaşı değiller miydi?"

"Michelle ağlıyor." Demişti Abigail, dudağını ısırdı.
Nedense gerçekten üzgün hissediyordu.

"Eh," dedi Anna, omzunu silkerek." Senden güçlü birisi her zaman vardır. Demek ki Eren'e olan sevgisi kendisinden güçlüymüş."

"Ona aşık olduğunu bilmiyordum ama." Dedi Abigail, hüzünlü bir sesle." Eğer bu denli ciddi olduğunu bilseydim...ben..."

"Abigail!" Dedi Anna, kaşlarını çatarak." Sana oyun oynadılar, ne çabuk unutuyorsun?"

"Evet ama ben bunun intikamını zaten aldım." Dedi Abigail, tekrar Michelle'e bakmıştı.
"Nedense sarılıp ağlama diyesim geliyor. Çok içli ağlıyor."

"Michelle, iyi misin? Bir yerin mi ağrıyor?!"
Sensei, hızlıca Michelle'in yanına gelip elini onun omzuna koymuştu.
"Revire götürelim."

Michelle, başını hızlıca iki yana sallayarak ağlamaya devam etti.

"Kıpkırmızı olmuş..." başını kaldırıp Mikasa ve Sasha'ya baktı." Ne oluyor?"

"Sensei bir yerinin ağrıdığı doğru ama..."

"Ağrı kesiciyle geçeceğini pek zannetmiyorum." Diyerek Sasha'yı tamamladı Mikasa.

Gözlerini silmeye çalışsa da, bir türlü gözyaşlarından kurtulamıyordu.
"B-beni ç-çok d-d-d-dü-düşü..." derin derin soluklanmaya başlamıştı, aldığı nefes ciğerlerine dolmuyor gibi hissediyordu.

"Michelle!" Dedi Mikasa ve Sasha, endişeyle.

Nefesini bir türlü düzene sokamıyordu, etraftaki her şey birden onun için dönmeye başladı.

"Böyle olmayacak, onu revire götürüyorum!" Dedi Sensei, Michelle bayılmadan evvel onu yakalamıştı.
Kucağına aldı.

Revire doğru hızlıca yürürken, Mikasa ve Sasha ise yanlarında geliyordu.

"Bu kızın nesi var? Hasta değil ya?" Dedi endişeyle Sensei.

"Hayır sensei, muhtemelen üzüntüden." Diye yanıtladı Sasha.

"Üzüntüden mi? Michelle mi?"

"Biliyorsunuzdur," dedi Mikasa, Michelle'e bakarak." O ve Eren, birbirilerinden asla ayrılmıyorlardı. Ancak Eren gitti."

"Eren, gitti diye mi yani?" Dedi şaşkınca Sensei.
Kucağında öğrencisiyle revire girdi.

Hemşire, ayağa kalkıp Michelle'e baktı. Daha sonra başını kaldırıp sensei'ye döndü.
"N'oldu?"

"Üzüntüden bayılmış."

"Şöyle yatıralım." Demişti Sensei, sedyeyi göstererek.

Sensei, Michelle'i sedyeye koyduktan sonra hemşire tansiyon aletiyle gelmişti.

Michelle'in gömleğinin kolunu sıyırıp tansiyon aletini bileğine sardı.
Tansiyon aleti örttüğünde, başını kaldırıp senseiye baktı.
"Bugün dinlensin, tansiyonu düşmüş."

"Aptal Eren..." diye fısıldadı Sasha, Michelle'e bakarken gözleri dolmuştu.
"Kendine mi ceza veriyorsun ona mı aptal!"

"Tüm okulun önünde ağladı..." diye mırıldandı Mikasa." Dalga konusu olup olmayacağını düşünmeden hem de."

Revir kapısı hızlıca açıldı ve içeri Jean girdi.
"O nasıl?!"

"İyi." Dedi Mikasa." En azından bedenen."

Game.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin